Başkan ve Patron: Trump-Musk Çatışması ve Devlet-Sermaye Geriliminin Tarihsel Anatomisi
Birbirlerinden başka kimseye benzemeyen iki adam: Donald J. Trump ve Elon Musk. Biri siyasi sahnede sansasyonun, diğeri teknolojide çılgın vizyonların sahibi. Bir dönem kamuoyuna neredeyse “Amerika’yı birlikte yönetiyorlar” mesajı veren bu ikili, bugün sosyal medyada birbirlerinin gözünü oyuyor.
Trump, Musk’ı “nankör”lükle suçlarken, Musk da Trump’a “Epstein dosyalarını” hatırlatıyor. Trump, Musk’ın federal teşviklerle büyüdüğünü ima ederek fonları kesmekle tehdit ediyor; Musk ise Trump’ın vergi indirimi planını “iğrenç bir rezalet” diye nitelendiriyor. Bu artık sadece bir tartışma değil, devlet ile postmodern sermaye arasındaki hegemonya savaşının yeni cephesi.
Tarih Tekerrür mü Ediyor?
Bu kavga, siyasi tarihte tekil bir vaka değil. Devlet ile sermaye arasında, modernleşmenin başından bu yana süregelen bir iktidar mücadelesi var. Bazen kapalı kapılar ardında yürür, bazen Trump ve Musk örneğinde olduğu gibi alenileşip medya savaşına dönüşür.
Roosevelt ve Büyük Sermaye: New Deal Savaşı
1930’larda Başkan Franklin D. Roosevelt, Büyük Buhran’ı aşmak için büyük sermayeyle cepheden savaştı. Wall Street ve bankacılık sistemine karşı kamuoyunun desteğini alan FDR, “Organize paranın düşmanıyım” diyerek bu çatışmayı meşrulaştırdı.
Bugün Musk’ın, vergi indirimi planına karşı çıkışı ve Trump’ın buna “ihanet” gibi tepki vermesi, bu tarihsel örneği yankılıyor: Kamu yararı mı, özel servet mi?
Kennedy ve Çelik Baronları: Güç Nerede Durmalı?
1962’de John F. Kennedy, U.S. Steel’in fiyat artışlarını “millete ihanet” olarak niteledi. FBI patronları sorguladı. Kennedy, “devlet diz çökmez” mesajı verdi.
Bugün Musk, teknoloji baronlarının en büyüğü. Ama artık yalnızca üretim değil: Medya (X), savunma (SpaceX), yapay zekâ (xAI) gibi alanlarda da devletin yerini almaya çalışıyor. Bu da çatışmayı sadece ekonomi düzleminden çıkarıp egemenlik düzeyine taşıyor.
Türkiye’den Yankı: Erdoğan ve TÜSİAD Gerilimi
2010’larda Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD’ı “millî duruş” göstermemekle suçladı. “Sermaye düşmanı değiliz ama millet düşmanı sermayeyle yürümeyiz” sözleri, Türkiye’de devletin sermaye karşısındaki üstünlüğünü ilan eden bir dönüm noktasıydı.
Tıpkı bugün Trump’ın Musk’a “nankörlük” imasında bulunması gibi, siyasi liderler zaman zaman kendi çizgilerine uymayan sermayeyi dışlayarak iktidarlarını sağlamlaştırmak ister.
Elon Musk: Patron Değil, Alternatif Devlet Adayı
Musk, artık klasik anlamda bir iş adamı değil; bir altyapı imparatoru.
-
Tesla ile yolları,
-
SpaceX ile uzayı,
-
X ile kamuoyunu,
-
xAI ile düşünce sistemlerini kontrol ediyor.
Trump gibi figürler için bu, sadece ekonomik değil, egemenlik alanında bir tehdit. Çünkü Musk gibi biri, seçim kazanmasa bile, altyapıyı, bilgi akışını ve güvenlik algoritmalarını kontrol edebilir. Yani devletin fiilen yerini alabilir.
Sonuç: Kavga İki Ego Arasında Değil, İki Rejim Arasında
Trump-Musk çatışması, ego savaşı görüntüsü altında yürüyen çok daha büyük bir hesaplaşma:
-
Bir yanda devleti tek merkezden yeniden tahkim etmek isteyen lider figürü Trump,
-
Diğer yanda dağınık ama yayılmış bir ağ olarak “devletin fonksiyonlarını üstlenen” postmodern bir patron olan Musk.
Bu çatışma; devletin, teknolojik sermaye karşısında nasıl konumlanacağını ve gelecekte kimin kime hükmedeceğini belirleyecek.