Madleen Gemi Krizi: İsrail, Silahsız Aktivistlere de Savaş Açtı
İsrail, sadece Gazze’yi değil, artık yardım gemilerini de hedef alıyor. Uluslararası sularda, Gazze’ye insani yardım taşıyan Madleen gemisi, İsrail donanması tarafından engellendi; gemideki barışçıl aktivistler ise silah zoruyla alıkonularak gemiyle birlikte İsrail’e götürüldü. Gemiye yapılan müdahale bir askeri operasyon gibi yürütüldü; içinde silah değil, vicdan taşıyan insanların üzerine tüfekler doğrultuldu.
Bu olay, yalnızca uluslararası hukukun değil, insanlığın da çiğnendiğini gösteriyor. Madleen gemisi, Filistin halkına un, ilaç, gıda taşıyordu. Bu yardımın engellenmesi, açıkça bir abluka suçu olduğu kadar, Filistinlilerin açlığa mahkûm edilmesi anlamına geliyor. Aktivistlere yönelik bu silahlı müdahale, artık vicdan sahiplerinin de hedef tahtasına konduğunu gösteriyor.
Haaretz Yazdı: “Filistinlileri Öldürmek İçin Can Atıyorlar”
İsrail’in içinden gelen itiraflar ise çok daha çarpıcı. İsrail’in saygın gazetelerinden Haaretz, Batı Şeria’da görev yapan İsrail askerlerinin, Gazze’deki meslektaşları gibi Filistinlileri öldürmek için “can attıklarını”, komutanlarının da buna göz yumduğunu yazdı.
Gazetenin başyazısında yer verilen olayda, 28 Mayıs gecesi Batı Şeria’nın Cit köyünde, 20 yaşındaki Cessim es-Sidde, yatağında uyurken İsrail askerleri tarafından başından ve gövdesinden dört kurşunla öldürüldü. O sırada babası yan odada uyuyordu.
Söz konusu askerin ne tutuklandığı ne de soruşturma altına alındığı belirtiliyor. İsrail Ordu Sözcüsü’nün geçiştirici açıklamaları, bir başka Filistinli gencin daha uykusunda öldürülmesini “sıradan bir vaka” gibi sunuyor. Haaretz’in soruları ise oldukça yerinde: “Kim soruşturacak? Ne zaman? Hangi ciddiyetle?”
İsrail Ordusunda Cinayet Rutinleşti
Bu olay münferit değil. İsrail ordusunun, Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlar—çocukları, kadınları, gazetecileri, sağlık çalışanlarını ve açlıkla boğuşan insanları hedef alması—artık Batı Şeria’da da bir rutine dönüşüyor.
Gazete açıkça şunu yazıyor: “Gazze’de her şey serbestti. Şimdi Batı Şeria’da da öyle.” Çünkü İsrail ordusu, bu cinayetleri bir istisna değil, bir strateji olarak uyguluyor. Filistinli canı, devletin gözünde değersizleştirilmiş durumda.
İsrail’in, “dünyanın en ahlaklı ordusu” olduğu yönündeki söylemleri de artık boş bir slogandan ibaret. Filistin’de çocuk olmak, gece uyumak, gazeteci olmak, ambulans şoförü olmak, yardım götürmek… Hepsi ölüm sebebi sayılıyor.
Batı Şeria’daki İşgal Derinleşiyor
İsrail, yalnızca Gazze’de değil, Batı Şeria’da da saldırılarını sistematik biçimde sürdürüyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 17 binin üzerinde Filistinli gözaltına alındı, 7 binden fazla kişi yaralandı.
Ateşkesin yürürlüğe girmesinden hemen sonra, 21 Ocak’ta Cenin mülteci kampına başlatılan “Demir Duvar” operasyonu, kısa sürede Tulkerim ve Tubas kamplarına da yayıldı. Bugün hâlâ, bu kamplarda işgal devam ediyor.
Vicdan Gemileri Batırılıyor
Madleen gemisinin başına gelen, sadece bir yardım konvoyunun değil, insanlığın susturulmasıdır. Artık mesele, yardım taşıyan bir gemiye bile savaş açabilen bir devletin ne kadar daha ileri gidebileceğidir.
İsrail’in uyguladığı bu şiddet siyaseti karşısında dünya kamuoyu ya susarak suçun ortağı olacak ya da insani değerlerin tarafında yer alacaktır.