İran Çöküyor mu? Türkiye İçin Yeni Bir Jeopolitik Dönem Başlıyor

İran Çöküyor mu? Türkiye İçin Yeni Bir Jeopolitik Dönem Başlıyor

İran’ın çöküş süreci, Türkiye için sadece bir güvenlik fırsatı değil, aynı zamanda İslam dünyasında mezhep temelli ayrışmayı sona erdirip tarihî liderlik rolünü üstlenebileceği yeni bir jeopolitik dönem başlatabilir. Türkiye, İsrail merkezli yeni emperyal düzene karşı bağımsız bir İslam vizyonu ve Turan'a oluşma hedeflerini inşa edebilir.
Haziran 13, 2025
konu yorum

İran, tarihinin belki de en kırılgan dönemini yaşıyor. İsrail’in başlattığı askeri saldırılar sadece stratejik hedefleri değil, İran devletinin sinir uçlarını hedef alıyor. Nükleer tesisler vuruluyor, üst düzey askeri yetkililer suikastlarla tasfiye ediliyor. İran rejimi, uzun süredir kendisini bölgesel bir “direniş cephesi” olarak pazarlıyordu, fakat şu an direnmekte zorlanan, zayıf düşmüş bir devlet profili çiziyor.

Bu durum yalnızca İran’ı değil, tüm bölgeyi ilgilendiriyor. İran’ın zayıflaması ya da rejim krizine girmesi, ülkenin parçalanma riskini de beraberinde getiriyor. Suriye örneğinde gördüğümüz gibi, etnik ve mezhebi fay hatları bir kere kırıldığında, bölünme sadece bir senaryo değil, olasılık haline gelir. Kürtler, Beluçlar, Azeriler ve Araplar gibi etnik gruplar, İran’ın siyasi zaafını kendi jeopolitik lehlerine kullanmaya hazır bekliyorlar.

Peki Türkiye bu tabloda nerede duruyor?

Türkiye İçin Tarihsel Bir Fırsat mı?

Türkiye ile İran arasındaki jeopolitik rekabet yeni değil. Bu çekişme, Osmanlı-Safevi savaşlarından beri süregiden bir ikili denkleme dayanıyor. Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte İran, özellikle İngiliz destekli politikalarla Irak, Suriye ve Körfez hattında etkinliğini artırmıştı. Türkiye ise 20. yüzyıl boyunca bu alanlardan geri çekilmiş, içe dönük bir siyaset izlemişti.

Bugün ise tablo değişmiş durumda. Türkiye, askeri yetenekleriyle (SİHA’lar, zırhlı birlikler, sınır ötesi operasyon kabiliyeti), diplomatik refleksleriyle (hem NATO üyesi hem Şanghay İşbirliği Örgütü gözlemcisi), ekonomik projeleriyle (Türk Devletleri Teşkilatı, Orta Koridor Projesi) bölgenin merkez ülkesi konumuna geldi.

Eğer İran rejimi ciddi bir yıkım yaşar ve ülke zayıflarsa, bu Türkiye açısından iki tarihsel hedefin önünü açabilir:

  1. Ortadoğu’daki Etki Alanının Genişlemesi:
    Osmanlı’nın kaybettiği Irak, Suriye ve Lübnan hattında İran’ın çekilmesi, Türkiye’nin yeniden etkili aktör haline gelmesini sağlayabilir. Zaten son yıllarda bu bölgelerde İran’a karşı nüfuz alanları oluşturulmuştu; İran’ın zayıflaması bu süreci hızlandırabilir.

  2. Turan Coğrafyasına Doğrudan Erişim:
    İran, Türkiye ile Azerbaycan arasında hem coğrafi hem ideolojik bir engel konumunda. İran’daki Türk nüfus (özellikle Güney Azerbaycan), Ankara-Turan hattının önünde duran en büyük stratejik bariyer. İran’ın zayıflaması, Türkiye’nin Orta Asya ile doğrudan temas kurmasını sağlayabilir. Hazar’ın güneyinden geçen yeni bir enerji, ticaret ve kültürel koridor inşa edilebilir.

Türkiye, Yeni Bir İslam Coğrafyası Vizyonu Kurabilir mi?

İran’ın zayıflaması, yalnızca bir devletin sahneden çekilmesi değil, aynı zamanda bölgede son kırk yıldır kurulan “direniş ekseni” söyleminin de zemin kaybetmesi anlamına geliyor. Bu eksen, esasen İsrail karşıtlığı üzerinden meşrulaşan ancak zamanla mezhepçi bir çatışmayı besleyen bir yapıya dönüştü. İran’ın Şii yorumu ve yayılmacı anlayışı, Suriye’den Yemen’e kadar birçok bölgede Sünni dünyayla çatışan bir hat kurdu. Bu hat, hem İslam dünyasını ayrıştırdı hem de Batılı aktörlerin bölgeyi daha kolay yönlendirmesine olanak sağladı.

Türkiye’nin bu noktada üstlenebileceği rol, salt askeri veya ekonomik bir liderlik değil; aynı zamanda İslam coğrafyasını yeniden tek bir güvenlik vizyonu, medeniyet tasavvuru ve siyasi bilinçle buluşturacak bir medeniyet diplomasisi olabilir. Bu vizyon, mezhepler üstü bir İslam anlayışıyla, hem Şii-Sünni ikiliğini aşacak hem de İsrail üzerinden yeniden kurulmak istenen emperyal güvenlik düzenine karşı bağımsız bir alternatif sunacaktır.

Yeni Stratejik Zeminler

Bu dönüşüm için Türkiye’nin şu alanlarda stratejik hazırlık yapması elzemdir:

  1. İdeolojik Yeniden Konumlanma:
    Türkiye, Osmanlı’nın son döneminde sahip olduğu İslam dünyasını kuşatıcı ve birleştirici rolü yeniden canlandırmalı. Mezhepçilik yerine ümmet bilincini, etnik kimlikler yerine ortak tarihsel hafızayı önceleyen bir anlatı inşa etmeli.

  2. Güvenlik ve İstihbarat Ağı:
    İran’ın zayıflamasıyla oluşacak boşluk, Batılı güvenlik şemsiyeleriyle değil; bölgesel, bağımsız ve çok merkezli bir güvenlik mimarisiyle doldurulmalı. Türkiye, Katar’dan Azerbaycan’a, Somali’den Libya’ya kadar inşa ettiği askeri üs ve ortaklıkları daha stratejik bir güvenlik hattına dönüştürebilir.

  3. Yumuşak Güç Stratejisi:
    Medya, eğitim, dini kurumlar ve sivil toplum üzerinden bölgeye dönük etkin bir yumuşak güç politikası izlenmeli. Diyanet’in yeniden yapılandırılması ve İslam dünyasına hitap edecek çok dilli, çok kültürlü dini-diplomatik projeler bu kapsamda değerlendirilmeli.

  4. Tarihi Misyonun Yeniden Tanımlanması:
    Osmanlı’nın yıkılmasıyla kaybedilen sadece topraklar değil, aynı zamanda İslam dünyasının merkezine dair iddia idi. İran’ın boşalttığı alan Türkiye’ye, bu iddiayı yeni bir paradigmada yeniden üstlenme fırsatı sunuyor.

Yeni Dünya, Yeni Türkiye

İsrail-İran savaşı sadece iki ülkenin savaşı değil. Bu, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi anlamına geliyor. ABD’nin müdahil olup olmayacağı, Çin’in sessizliği, Rusya’nın pozisyonu ayrı ayrı analiz edilmeli. Ama kesin olan bir şey var: Türkiye, bu denklemde pasif bir izleyici değil.

Ankara, bu süreci doğru okur ve hamlelerini stratejik bir akılla yürütürse, hem Ortadoğu’daki etkinliğini artırabilir hem de yüzyıllık bir hayali —Türk dünyasının birleşmesini— gerçek bir jeopolitik haritaya dönüştürebilir.

Türkiye, bu jeopolitik depremi “Yüzyılın Projesi”ne dönüştürmek için tarihî, askerî ve diplomatik tüm unsurları koordine etmek zorunda. Pasif izleyicilik değil, kurucu aktörlük fırsatı kaçırılmamalı.

Latest from Hayati Esen

Yeni Harita, Eski Düşmanlar: İran-İsrail Savaşı Başladı
Önceki Hikaye

Yeni Harita, Eski Düşmanlar: İran-İsrail Savaşı Başladı

İsrail-İran Savaşı Başladı: Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler ve Küresel Kriz Riski
Sonraki Hikaye

İsrail-İran Savaşı Başladı: Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler ve Küresel Kriz Riski

Git

Don't Miss