Havai’nin O‘ahu adasında doğanın saklı köşelerinde ürkütücü bir keşfe imza atıldı: Örümcek ağlarında sinsice sürünen, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir tırtıl türü gün yüzüne çıktı.
Bu esrarengiz tırtıl, sadece ağlarla kaplı ağaç kovuklarında, kaya yarıklarında ve çürümüş kütüklerin içinde yaşamakla kalmıyor; aynı zamanda etçil! Ve avını mideye indirdikten sonra, geriye kalan uzuvları zırh gibi üzerine kuşanıyor.
Araştırmacıların ona verdiği isim ise tam yerinde: “Kemik Koleksiyoneri.”
Dünyada bilinen yaklaşık 200 bin kelebek ve güve türü arasında etçil olanlar yalnızca %0,1 gibi minicik bir azınlığı temsil ediyor. Bu tırtıl ise hem yaşadığı tuhaf habitatla hem de yırtıcı yaşam tarzıyla bu nadir grubun yıldız oyuncusu.
Gloucestershire Üniversitesi’nden ekolojist ve entomolog Prof. Adam Hart, çalışmada doğrudan yer almamış olmasına rağmen BBC Science Focus’a yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Tırtıllarda etoburluk son derece nadir bir durum. Bugüne kadar yalnızca Hawaii’deki birkaç türde gözlemlenmişti.”
Yeni keşfedilen bu tür hayatta kalmak için adeta doğanın ‘artıklarını’ değerlendiriyor: Örümcek ağlarına yakalanmış, zayıf ya da ölü böceklerle besleniyor, gerekirse ağları kemirip avına ulaşıyor.
Ama asıl marifeti burada bitmiyor. Koruyucu dış katmanını -yani kozasını- örümcek ağlarında sürüklerken, böcek iskeletleri ve uzuvları kozasına yapışıyor. Böylece tırtıl, tüyler ürperten ama son derece etkili bir kamuflaja bürünüyor.
Araştırmacılar, bu koleksiyonda altıdan fazla farklı böcek türüne ait parçalar tespit etti. Ancak bu, rastgele bir çöp birikintisi değil: Tırtıl her parçayı titizlikle ölçüp biçiyor, büyük olanları dişleriyle küçültüp tam oturacak şekilde kozasına işliyor.
Ortaya çıkan şey mi? Düşmanlarını kandıracak şekilde tasarlanmış, cesetlerden örülmüş bir zırh!
Prof. Hart şöyle ekliyor:
“Pek çok tırtıl doğuştan gelen müthiş kamuflajlara sahiptir. Ama çevreyi doğrudan dekorasyon malzemesi olarak kullanmak, hele ki bu kadar ustaca yapmak, nadir görülen bir beceri.”
Araştırmacılar, tırtılları laboratuvarda büyüterek gözlemlerini derinleştirdi. Ve bir başka rahatsız edici gerçeği daha ortaya çıkardılar: Yamyamlık.
Doğada her ağda yalnızca bir tırtıla rastlanmasının sebebi bu olabilir: Rakiplerini yemeden hayatta kalamıyorlar.
Dahası, bu “kemik koleksiyonerleri” yalnızca böcek kalıntılarını kullanıyor; başka hiçbir malzemeyi kabul etmiyorlar. Plastik, yaprak, çamur… Hiçbiri işlerine yaramıyor. Sadece ve sadece bir zamanlar yaşamış bedenler.
Üstelik bu tür yeni türemiş bir tuhaflık da değil. Yapılan analizlere göre, bu tırtıl türü yaklaşık 6 milyon yıldır hayatta! Bu, O‘ahu adasının kendisinden bile daha eski.
Ne var ki bugün, yalnızca 15 kilometrekarelik küçücük bir alanda yaşıyorlar. Araştırmacılar, eğer acil koruma önlemleri alınmazsa, bu örümcek ağlarında hayatta kalmaya çalışan tuhaf ve büyüleyici yaratığın sonsuza dek yok olacağı uyarısında bulunuyor.
Prof. Hart, son sözünde şöyle diyor:
“Doğada keşfedilecek daha pek çok garip ve muhteşem omurgasız var. Ama örümcek ağında avlanan ve avlarının kalıntılarıyla kendini gizleyen bir tırtıl?
İşte bu, şimdiye kadar duyduklarım arasında en acayip ve en hayranlık uyandıranlardan biri!”