Son dönemde altın fiyatlarında yaşanan ani yükseliş, yatırımcıların dikkatini çekmiş durumda. Altının ons fiyatı 2625 Dolara kadar geriledikten sonra 2700 dolar seviyesinin üzerine çıkmış olması, bu yılki yükseliş oranını dolar bazında %30’un üzerine taşıdı. Türkiye’deki altın fiyatları ise hem döviz kuru etkisiyle hem de ons altındaki artış nedeniyle daha da belirgin bir şekilde yükseldi ve yıllık bazda %180’lik bir kazanç sağladı.
Jeopolitik Gelişmeler ve Altın Fiyatları
Altın fiyatlarındaki bu yükselişin arkasındaki temel nedenlerden biri jeopolitik gelişmelerdir. Özellikle Orta Doğu’daki gerginlikler ve İran-İsrail arasındaki çatışma riski, küresel piyasalar üzerindeki belirsizliği artırdı. Bu tür dönemlerde, güvenli liman olarak görülen altına olan talep artar ve fiyatlar yükselir. Şu anda yaşanan durum da buna işaret ediyor. Ortadoğu’da olası bir bölgesel savaşın çıkma ihtimali, altının önümüzdeki dönemde de değer kazanabileceğinin sinyallerini veriyor.
Euro ve Dolar Arasındaki Mücadele
Dolar ve Euro arasındaki değer değişimi de son dönemde dikkat çeken bir diğer unsur. Eylül ayında dolar karşısında 1.12 seviyelerine kadar çıkan euro, Ekim ayı itibarıyla jeopolitik gerginlikler, Çin’deki ekonomik sorunlar ve Japonya’daki siyasi değişiklikler nedeniyle 1.08 seviyesine geriledi. Bu yaklaşık %3’lük bir düşüş anlamına geliyor ve büyük para birimleri için oldukça önemli bir değişimdir.
ABD ve Avrupa merkez bankalarının politikaları da bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Avrupa Merkez Bankası, faiz indirimi yapmaya devam ederken, ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımlarını sürdüremeyeceği yönünde bir algı oluştu. Bu durum, faiz oranlarındaki farkın dolar lehine gelişmesine yol açtı ve doların euro karşısında değer kazanmasına katkıda bulundu. Türkiye açısından bakıldığında ise euro’nun değer kaybı ve doların güçlenmesi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Çünkü Türkiye’nin dış ticaretinde ithalatın büyük bölümü dolar, ihracatın ise büyük bölümü euro ile yapılıyor. Doların değer kazanması ithalat maliyetlerini artırırken, euro’nun değer kaybı ihracat gelirlerini olumsuz etkiliyor.
Trump Faktörü ve Ekonomik Beklentiler
ABD’de yaklaşan başkanlık seçimleri, piyasalar üzerinde önemli bir belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyor. Donald Trump’ın yeniden seçilme ihtimali, piyasaların gündeminde önemli bir yer tutuyor. Şu anki değerlendirmelere göre Trump’ın kazanma olasılığı %60 civarında fiyatlanıyor ve bu durumun altın fiyatlarına etkisi de hissedilmeye başlandı.
Trump’ın seçilmesi durumunda izlenmesi beklenen ekonomik politikalar, mali genişleme ve vergi indirimleri gibi adımları içerebilir. Bu tür politikalar, kısa vadede piyasalarda olumlu bir etki yaratabilir; ancak uzun vadede enflasyonist baskıları artırabilir. Trump’ın başkanlığı döneminde faiz oranlarını düşük tutma ve harcamaları artırma yönündeki tutumu dikkate alındığında, doların orta ve uzun vadede değer kaybetmesi olasıdır. Bu da altının değerlenmesini destekleyebilir.
Küresel Piyasaların Genel Görünümü ve Altın
Altın, son dönemdeki yükselişini büyük ölçüde jeopolitik gerginlikler ve para politikalarındaki belirsizliklere borçlu. Ancak bu yükselişin sürdürülebilirliği tartışmalı. Küresel piyasaların risk algısı olumsuz seyrederken, güvenli liman olarak görülen altına olan talep devam edebilir. Ancak jeopolitik risklerin azalması veya ekonomik belirsizliklerin yerini daha istikrarlı bir görünüm alması durumunda, altın fiyatlarında bir düzeltme yaşanması da olasıdır.
Öte yandan, euro ve dolar arasındaki güç dengesi de sürekli değişim göstermeye devam edecek. Avrupa’nın zayıf ekonomik görünümü ve ABD’nin güçlü dolar politikası, bu iki para birimi arasındaki dalgalanmaları şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, altın fiyatlarının yükselişi devam etse de bu hareketin kalıcılığı, büyük ölçüde jeopolitik gelişmeler ve küresel ekonomik dengelerin nasıl şekilleneceğine bağlı olacaktır. Altının güvenli liman rolü, piyasalardaki belirsizlik sürdükçe önemini koruyacak gibi görünüyor. Ancak yatırımcılar için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, kısa vadeli dalgalanmalara karşı uzun vadeli bir strateji benimsemek olacaktır.