Daron Acemoğlu’nun Nobel’e Giden Yolu ve Küresel Eşitsizlik Üzerine Düşünceler

Daron Acemoğlu’nun Nobel’e Giden Yolu ve Küresel Eşitsizlik Üzerine Düşünceler

Ekim 15, 2024
konu yorum

Geçtiğimiz günlerde ’ne layık görülen Prof. Dr. , dünya çapında yankı uyandıran çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Özellikle “Institutions as the Fundamental Cause of Long-Run Growth” (Uzun Vadeli Büyümenin Temeli Olarak Kurumlar) başlıklı makalesi, Nobel’e uzanan yolun en önemli kilometre taşlarından biri olarak gösteriliyor. Bu yazıda, Acemoğlu’nun bu etkileyici çalışmasındaki ana argümanlarını ele alarak, küresel eşitsizlik ve kurumların ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini daha yakından inceleyeceğiz.

Küresel Eşitsizlik ve Doğal Deneyler

Acemoğlu’nun Nobel ödülünü getiren çalışması, küresel eşitsizliğe yönelik teorik ve deneysel yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Makale, ekonomik kurumların uzun vadeli büyüme üzerindeki etkilerini açıklarken, geçmişten günümüze üç farklı “doğal deney” sürecine odaklanıyor.

İlk doğal deney olarak, 1950’lerde Kuzey ve Güney Kore’nin bölünmesi inceleniyor. Güney Kore, piyasa ekonomisine yönelerek hızlı bir ekonomik büyüme sürecine girerken, Kuzey Kore merkezi planlamaya dayalı bir model izliyor. Bu süreçte Güney Kore’nin kişi başına düşen milli gelirde hızla artış gösterdiği, Kuzey Kore’nin ise büyük bir ekonomik durgunluk yaşadığı gözlemleniyor. Bu, piyasa ekonomisinin ve kurumların ekonomik performans üzerindeki belirleyici etkisine somut bir örnek oluşturuyor.

İkinci deney ise, 15. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın kolonizasyon sürecine dayanıyor. Bu süreçte, farklı bölgelerde oluşan yeni ekonomik yapılar ve güç dengeleri, ülkeler arasındaki ekonomik kurumların nasıl farklılaştığını gözler önüne seriyor. Bu örnek, küresel güçlerin şekillendirdiği ekonomik sistemlerin tarihsel temellerini anlamamıza yardımcı oluyor.

Kurumların Rolü: Kapsayıcı ve Sömürücü Yapılar

Acemoğlu, makalesinde ekonomik kurumları iki temel kategoriye ayırıyor: kapsayıcı ve sömürücü kurumlar. Kapsayıcı kurumlar, siyasal gücün toplumun geneline yayılmasını ve gelir ile refahın adil bir şekilde bölüşülmesini sağlarken; sömürücü kurumlar, küçük bir elit grubunun çıkarlarını koruyarak çoğunluğun yoksullaşmasına yol açıyor. Sömürücü kurumlar, inovasyonu ve uzun vadeli büyümeyi engellerken, kapsayıcı kurumlar sürdürülebilir kalkınmanın ve refahın anahtarı olarak öne çıkıyor.

Bu noktada Acemoğlu, demokratik yapılarla piyasa ekonomisinin bir arada işleyişine dikkat çekiyor. Siyasal ve ekonomik güç dengeleri, kurumların etkinliğini belirlerken, bu güçlerin dengesiz dağıldığı yerlerde eşitsizliklerin derinleştiği vurgulanıyor. Acemoğlu’nun bu analizleri, eşitsizliklerin kurumsal altyapılarla nasıl doğrudan ilişkili olduğunu gözler önüne seriyor.

Çin ve Reformlar Üzerine Bir İnceleme

Acemoğlu’nun çalışmaları, aynı zamanda Çin’in ekonomik dönüşümü üzerinden de önemli çıkarımlarda bulunuyor. 1950’lerden itibaren merkezi planlama ekonomisini benimseyen Çin, reformlarla birlikte piyasa ekonomisine geçiş yaptı. 1976’da başlayan reform süreci, özellikle köylülere toprak hakkı verilmesi ve dış ticaretin artırılmasıyla birlikte, Çin’i yoksulluktan kurtaran büyük bir ekonomik büyümeye taşıdı.

Ancak Acemoğlu, büyüme ile kalkınmanın aynı şey olmadığını hatırlatıyor. Kalkınmanın daha niteliksel unsurları, eğitim, sağlık gibi sosyal göstergelerle ölçülürken, ekonomik büyüme daha niceliksel bir kavram olarak öne çıkıyor. Çin örneği, reformlarla birlikte büyük bir ekonomik sıçrama yaşasa da, gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle hâlâ ciddi yapısal sorunlar barındırıyor.

Eşitsiz Bir Dünyada Kurumların Önemi

Acemoğlu’nun çalışmaları, ekonomik büyümenin sadece piyasa dinamiklerine değil, aynı zamanda kurumsal yapılarla ne kadar bütünleştiğine de bağlı olduğunu gösteriyor. Ekonomik kurumların, toplumun geneline yayılmış siyasi güç ve adil bir gelir dağılımı sağlamadıkça uzun vadeli ve sürdürülebilir bir büyüme elde edilemeyeceği, Nobel ödülüne layık görülen bu çalışmaların en temel çıkarımıdır.

Daron Acemoğlu, küresel eşitsizlikler ve kurumların rolü üzerine yaptığı bu önemli araştırmalarla, ekonomik düşünceye yeni bir perspektif kazandırdı. Nobel Ödülü’nü getiren bu çalışma, sadece akademik dünyada değil, politika yapıcılar ve toplumlar nezdinde de geniş yankı uyandırmaya devam ediyor.

Bu yazı, küresel eşitsizlikler üzerine derinlemesine düşünmek isteyenler için yeni bir bakış açısı sunarken, Acemoğlu’nun ekonomik kuramlarının dünyayı nasıl etkilediğine dair de önemli ipuçları veriyor.

Latest from BİLİM-YORUM

Roma Betonu 2.000 Yıl Sonra Nasıl Hala Ayakta?

Roma Betonu 2.000 Yıl Sonra Nasıl Hala Ayakta?

Roma İmparatorluğu’nun altın çağından neredeyse iki bin yıl sonra bile bazı yapıları hâlâ ayaktadır. Zamanın sınavını başarıyla geçen bu yapılar arasında Roma’daki Pantheon, İspanya’nın
İsrail İran'ın Askeri Üslerine Saldıracak mı? Hüsnü Mahalli'nin Analizi
Önceki Hikaye

İsrail İran’ın Askeri Üslerine Saldıracak mı? Hüsnü Mahalli’nin Analizi

Bilim insanları, yapay zekanın 'yıkıcı zarara' yol açıp açamayacağını gösteren yeni bir AGI ölçütü tasarladı
Sonraki Hikaye

Bilim insanları, yapay zekanın ‘yıkıcı zarara’ yol açıp açamayacağını gösteren yeni bir AGI ölçütü tasarladı

Git

Don't Miss