Eskiye dönebilmek için çok mu geç kaldık?
Yoksa o treni kaçırdık mı Haydarpaşa’dan
Ben açgözlülükle betonları dökerken
Fikrin tepesinde 50.katta tepinirken
Sen çığlıklar atıyordun
Yapma! diye yalvarıyordun bana
Beni korursan, sen de güvende olursun, diyordun
Umursamadım, gözümü beton bürümüştü
Her yeri betona boyamak istiyordum
Evin önünde kalmış son bahçeyi
1+0 stüdyoya çevirdim
Her santimetrenden yararlanmalıydım
Çok değerliydin çünkü
Seni de düşünmüyor değildim
Boğazına ışıltılı ışıldaklar taktım
En pahalısından
Yine de mutlu olmuyordun
Anlamıyordum derdini
Ne zararı vardı ki gri betonların
Griydi en kazançlısından
Bu gece anladım mutsuzluğunu…
Gecenin ayazında yırtılmış battaniyeye sarılırken
Tüm döktüğüm betonlar tuz buz olurken
Sen, sen Güzel İstanbul!
Gözyaşlarımı siliyorsun
Bütün kötülüklerime rağmen
Bana kol kanat geriyorsun
Yüzüm yok gözüne bakmaya
Sen de ben de biliyoruz ki
Yaralar sarılınca yüzsüzlüğe devam
Beton atmaya devam…