editor
Son haftalarda internet adeta kaynıyor: “Giza piramitleri’nin altında dev bir şehir mi var?” İtalya’dan çıkan bu iddia, sosyal medyada viral oldu, bazı haber kanallarında yer buldu, hatta komplo teorilerinin gözdesi haline geldi. Ama bu kez işin içinde sıradan teorisyenler değil, doktoralı bilim insanları var!
İddianın Sahipleri: Bir Kimyager ve Bir Radar Uzmanı
Eski organik kimya profesörü Dr. Corrado Malanga ve uzaktan algılama uzmanı Dr. Filippo Biondi, Mısır’daki Kefren Piramidi’nin tam iki kilometre altında 38.000 yıllık devasa yapılar keşfettiklerini öne sürdü. Üstelik bu yapılar yalnızca birkaç oda değil: Sekiz tane spiral geçitli kuyu, iki tane 90 metrelik dev küp yapı ve birbirine tünellerle bağlı beş bina! Bu antik mimari, bazılarına göre kayıp bir şehir; bazılarına göre ise tarih öncesi bir enerji santrali!
Komplo Teorilerinin Altın Çağına Dönüş
Piramitlerin altında gizli yapılar olduğu fikri yeni değil. Ta Herodot zamanından bu yana süregelen bu söylentiler, 19. yüzyılda Fransız entelektüellerin, 20. yüzyılda ise ünlü medyum Edgar Cayce’in etkisiyle yeniden gündeme gelmişti. Cayce’ye göre, piramitlerin altında kadim bir bilgi odası yatıyordu. Daha uçuk teoriler ise dev yapıları uzaylılara bağladı. Ve şimdi, Malanga ve Biondi’nin akademik titrleriyle desteklenen bu yeni “gizli şehir” iddiası, halkın hayal gücünü yeniden ateşlemiş durumda.
Teknoloji mi, Hayal Gücü mü?
İkili, geliştirdikleri “yeni” bir radar sinyali yorumlama tekniği sayesinde bu keşfi yaptıklarını söylüyor. Ancak burada dikkat: Onlar yapıları gerçekten “görmediler”; sadece radar verilerini “yeniden yorumladılar.” Ve bu yorumlara eşlik eden 3D görsellerin, bilimden çok bir bilim kurgu filmine benzediği ortada. Hatta ünlü arkeolog Dr. Flint Dibble, bu çizimlerin Total Recall filmindeki reaktör odasına benzediğini esprili bir şekilde dile getirdi.
Bilim Dünyası Şüpheli
Uzmanlar bu iddialara oldukça temkinli yaklaşıyor. Yer altını görüntüleme konusunda dünyaca tanınan radar uzmanı Prof. Lawrence Conyers, bu iddiaların “aşırı abartı” olduğunu belirtti. Eski Mısır Eski Eserler Bakanı Zahi Hawass ise daha sert: “İzinsiz, temelsiz ve gerçek dışı.” Ayrıca bu çalışmalar için resmi bir izin alınmadığı da ortaya çıktı.
Ünlü arkeolog Sarah Parcak ise noktayı koyuyor: “Sentetik radar, kayaların içini göremez. İsterseniz istediğiniz gibi oynarsınız bu görüntülerle.”
Suyun Altında Bir Şehir mi?
İşin en ironik yanı ise şu: Eğer gerçekten iki kilometre derinlikte dev yapılar olsaydı, bu yapılar sürekli yeraltı suyuyla temas halinde olurdu. Giza platosunda yer altı suyu sadece birkaç on metre aşağıda. Sfenks gibi yapılar bile bu yüzden zamanla erozyona uğruyor. Yani söz konusu yapılar varsa, bunlar karada değil; su altında inşa edilmiş olmalıydı! Aquaman’in Atlantis’i gibi yani…
Gerçek Çok Daha Etkileyici
Bu teoriler ne kadar büyüleyici olsa da, gerçek aslında çok daha etkileyici. Giza piramitleri, Afrika’nın nemli döneminden sonra, Nil’in Kufu kolunun tam plato dibine kadar ulaştığı dönemde inşa edildi. Taş bloklar, bu su yoluyla taşındı. Ne gizli şehirler, ne uzaylılar… Her şeyin ardında iyi organize olmuş insan emeği, su ve mühendislik var.
Son Söz: Komplo mu, Kurgu mu, Kurumlar mı?
Giza’daki sırlar bitmez. Ama bu yeni “gizli şehir” hikayesi, ne yazık ki bilimsel temelden çok, yaratıcı hayal gücüne dayanıyor gibi görünüyor. Akademik unvanlar, gelişmiş grafikler ve sosyal medya rüzgarı birleşince ortaya çıkan bu hikâye, arkeolojinin değil, popüler kültürün bir ürünü.
Ancak yine de şunu unutmamak gerek: İnsanlık tarihi zaten başlı başına bir mucize. Onu anlamak için uzaylılara gerek yok.
Yararlanılan kaynak link: nationalgeographic
