Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bir süredir devam eden kayıp kızımız Narin‘in aranması, bölge halkının gündeminden düşmeyen trajik bir olay haline geldi. 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos günü Kur’an kursundan çıktıktan sonra kayboldu. O günden bu yana süren arama çalışmaları, zamanla daha karmaşık ve endişe verici bir hal aldı. Ailelerin çocukları üzerindeki kaygıları artarken, köy halkı da bu büyük belirsizliğin içinde kendini güvende hissetmemeye başladı.
Arama çalışmalarında elde edilen bazı ipuçları, olayın ardında karanlık bir gerçeğin yattığını düşündürüyor. Öncelikle Narin’in kaybolduğu gün yapılan aramalardan sonuç alınamaması ve babası Arif Güran’ın saat 20.00’de jandarmaya başvurması, olayın ciddiyetini ortaya koyuyor. Jandarma ekiplerinin hızla olay yerine sevk edilmesi ve bölgeyi adeta abluka altına alması, kaybolma vakasının sıradan olmadığını düşündürdü. Ancak ne yazık ki, geçen her günle birlikte küçük Narin’e dair umutlar tükenmeye başladı.
Tedirgin Bekleyiş
Arama çalışmalarının ilk günlerinde, ailenin ve köy halkının çaresiz bekleyişi dikkat çekiciydi. Yüzlerce kişinin katılımıyla yapılan geniş çaplı aramalar sonuç vermedi. Elde edilen tek somut veri, Narin’in okula ait güvenlik kamerası görüntüleri oldu. Saat 15.15 civarında arkadaşlarıyla birlikte yürüyen Narin, kısa süre sonra evine dönmek için onlardan ayrıldı. Ancak bu yolculuk bir daha asla tamamlanmadı. Narin’den geriye sadece bu görüntüler kaldı.
Bu süreçte bölgeye sevk edilen güvenlik güçleri ve arama-kurtarma ekipleri, büyük bir titizlikle çalışmayı sürdürdü. İz takip köpekleri, insansız hava araçları, komando birlikleri ve su altı arama ekipleri devreye girdi. Ancak tüm çabalara rağmen, küçük kızın izine rastlanamadı. Olayın geçtiği mahallede, Narin’in kaybolduğu saatlerde yaklaşık 150 aracın sorgulanması ve köydeki birçok evin didik didik aranması da sonuç vermedi.
Ağabey ve Amca Şüphesi
Olayın giderek karmaşık hale gelmesinin en büyük nedeni ise soruşturma sürecinde yaşanan gelişmeler oldu. Önce Narin’in ağabeyi E.G., kolundaki ısırık izleri nedeniyle gözaltına alındı. Ancak yapılan incelemeler sonucunda, bu izlerin Narin’e ait olup olmadığının tespit edilememesi üzerine E.G. serbest bırakıldı. Tam da bu noktada, gözler aile içindeki bir başka şüpheliye çevrildi: Narin’in amcası S.G.
Amca S.G.’nin gözaltına alınmasının nedeni, arabasında yapılan incelemede Narin’in DNA’sına rastlanmasıydı. Bu gelişme, olayın aile içi bir trajediye dönüşme ihtimalini artırdı. Adli tıptan gelecek detaylı incelemeler ve amcanın ifadesiyle olayın aydınlanması bekleniyor. Ancak soru işaretleri giderek çoğalıyor.
Bölgedeki Tedirginlik Artıyor
Arama çalışmaları devam ederken, Tavşantepe Mahallesi ve çevresinde yaşayan ailelerin güvenlik kaygıları da giderek artıyor. Narin’in kaybolduğu gün ve sonrasında yaşananlar, özellikle çocuk sahibi aileler için korkutucu bir tablo oluşturdu. Bu nedenle birçok aile, evlerine güvenlik kamerası taktırma yoluna gitti. Her ne kadar bu önlem, benzer olayların önüne geçmek için atılan bir adım olsa da, toplumda oluşan derin güvensizlik duygusunu tamamen ortadan kaldırmıyor.
Kayıp Bir Kız, Bulunamayan Adalet
Narin Güran’ın kaybolmasının üzerinden 12 gün geçti. Çalışmaların yoğunlaştırıldığı bazı alanlardan umut verici ipuçları elde edilse de, hâlâ net bir sonuç yok. Olayın seyri, sadece Diyarbakır değil, tüm Türkiye’de dikkatle takip ediliyor. Bir yanda ailesi ve köy halkı büyük bir umutsuzlukla beklerken, diğer yanda her geçen gün adaletin sağlanması için çaba gösteren yetkililer var.
Bu olay, toplumsal güvenliği ve özellikle çocukların korunmasını bir kez daha gündeme taşıyor. Küçük Narin’in başına gelenlerin ardındaki sır perdesi aralandığında, umuyoruz ki adalet yerini bulacak. Ancak ne olursa olsun, bu olayın geride bıraktığı travma uzun süre hafızalardan silinmeyecek.
Bir çocuk kaybolduğunda, aslında hepimiz biraz kayboluyoruz.