Bakan Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin Enerji Tüketimi ve Stratejik Hedeflerini Değerlendirdi

Bakan Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin Enerji Tüketimi ve Stratejik Hedeflerini Değerlendirdi

Eylül 20, 2024
konu yorum

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı , Habertürk ekranlarında katıldığı bir programda, ülkenin enerji stratejileri, mevcut projeler ve vatandaşların enerji faturalarıyla ilgili merak ettiklerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakan, enerji sektöründeki yoğun çalışma temposunu ve yapılan kritik anlaşmaları değerlendirerek, Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltma çabalarını vurguladı.

Bakan, özellikle Türkiye’nin dışa bağımlı bir ülke olarak enerjiyi farklı kaynaklardan tedarik etme konusunda ciddi adımlar attığını belirtti. Bu kapsamda, Çanakkale‘de açılışı yapılan yüzer üretim platformunun önemine dikkat çeken Bakan, bu platformun Türkiye’deki petrol ve doğalgaz aramacılığının eksik kalan son parçası olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu alandaki serüveni, 1954’te Türkiye Petrolleri’nin kuruluşuyla başlamış ve 2016’da uygulamaya konulan milli enerji ve maden politikasıyla hız kazanmıştır. Bakan, bu platformun ülkenin enerji bağımsızlığına katkı sağlayacağını belirtti.

Karadeniz‘de bulunan Sakarya Gaz Sahası‘ndan elde edilen doğalgaz üretimine de değinen Bakan, bu gazın günlük 6 milyon metreküp üretim kapasitesine ulaştığını söyledi. Bu miktarın Türkiye’deki 2.6 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacını karşıladığını belirten Bakan, 2025 yılına kadar bu kapasitenin 10 milyon metreküpe çıkarılacağını ve böylece 4 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacının karşılanacağını ifade etti.

Bakan, ayrıca vatandaşların enerji faturalarındaki yükü hafifletmek için devletin ciddi sübvansiyonlar sağladığını ve şu anda elektrik ve doğalgaz faturalarının %60’ının devlet tarafından karşılandığını açıkladı. Önümüzdeki dönemde de bu sübvansiyonların devam edeceğini belirten Bakan, enerji fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisini minimize etmeye çalıştıklarını söyledi.

Son olarak, Bakan, 2025 yılında hayata geçmesi planlanan kademeli fiyatlandırma sistemi hakkında bilgi verdi. Bu sistemde, belli bir tüketim seviyesini aşan tüketicilere farklı bir tarifelendirme uygulanması öngörülüyor. Bakan, bu uygulamanın, özellikle üst gelir grubundaki tüketicileri hedef alacağını ve enerjinin daha adil bir şekilde dağıtılmasına katkı sağlayacağını ifade etti.

Bu açıklamalar, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına giden yolda atılan önemli adımların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bakan, Türkiye’nin enerji alanındaki çalışmalarının, vatandaşların enerji maliyetlerini düşürmeyi ve ülkenin ekonomik kırılganlıklarını azaltmayı hedeflediğini vurguladı.

Elektrik Tüketim Alışkanlıkları ve Yeni Uygulamalar

Bakan, programda enerji tüketimi ile ilgili yapılan çalışmaları paylaşarak, Türkiye genelinde ortalama elektrik tüketiminin 200 kWh civarında olduğunu belirtti. Ancak, bu tüketimin üzerinde olan 1 milyon abonenin, yüksek tüketim grubuna dahil edileceğini ve bu gruptan sübvansiyonların kaldırılabileceğini söyledi. Bu kararın, enerji verimliliğini teşvik etmeyi ve gereksiz enerji kullanımını azaltmayı hedeflediğini ifade etti. Bakan, “Enerji tüketiminde maliyete katlanabilecek grupların, sübvansiyonlardan faydalanmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Enerji Projelerinin Maliyeti ve Getirisi

Bakan, enerji projeleri için yapılan harcamaların sorgulanmasına yönelik gelen eleştirilere de yanıt verdi. Türkiye’nin, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yaptığı yatırımların uzun vadede kârlı olduğunu belirtti. Bakan, “’deki gaz keşfi gibi büyük projeler, ticari olarak çok kârlıdır ve bu durum, uluslararası petrol ve doğalgaz şirketlerinin de ilgisini çekmektedir” dedi. Bakan, bu projelerin uluslararası işbirliklerine de açık olduğunu, ancak bu işbirliklerinin Türkiye’nin çıkarlarına uygun olması gerektiğini vurguladı.

Doğu Akdeniz ve Somali’deki Çalışmalar

Bakan, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına da değindi. Akdeniz’in, hidrokarbon rezervleri açısından hala büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirten Bakan, Karadeniz’deki başarıların ardından bu bölgedeki çalışmaların da devam edeceğini söyledi. Ayrıca, Somali’de yürütülen enerji arama çalışmalarına da dikkat çekti. Oruç Reis gemisinin Somali’ye giderek denizde sismik araştırmalar yapacağını ve bu çalışmaların sonuçlarına göre sondaj yapılabileceğini belirtti.

Bakan, Türkiye’nin enerji sektöründe attığı adımların, hem iç tüketimi karşılamada hem de uluslararası arenada rekabet gücünü artırmada önemli rol oynadığını vurguladı. Türkiye’nin enerji stratejisinin, dışa bağımlılığı azaltarak ekonomik kırılganlığı minimize etmeyi ve enerji maliyetlerini düşürmeyi hedeflediğini belirtti. Bakan, enerji projelerine yapılan yatırımların uzun vadede ülkeye büyük faydalar sağlayacağını ve Türkiye’nin enerji alanında daha güçlü bir konuma geleceğini ifade etti.

Nükleer Enerji ve Almanya’nın Tutumu

Bakan, Türkiye’nin 1950’lerden beri nükleer enerjiye sahip olma çabalarının olduğunu belirterek, Akkuyu Nükleer Santrali’nin bu çabaların somut bir sonucu olduğunu ifade etti. Akkuyu’da 2018 yılında ilk betonu dökülen proje, Türkiye’nin enerji güvenliğinde önemli bir rol oynayacak. Ancak Bakan, Almanya’nın Akkuyu projesine yönelik tutumunun projeyi geciktirdiğini belirtti. Rosatom’un, Akkuyu Nükleer Santrali için Almanya’dan sipariş ettiği bir ekipmanın teslimatının Almanya tarafından engellendiğini ve bu durumun projeyi birkaç ay geciktirebileceğini söyledi.

Bakan, bu engellemelerin Türkiye’yi hedef aldığına dikkat çekti ve Almanya’nın, nükleer enerji konusunda çelişkili bir tutum sergilediğini belirtti. Almanya’nın, bir yandan nükleer enerjiye karşı çıkarken, diğer yandan iklim değişikliği ile mücadele için nükleer enerjinin önemini vurgulayan taahhütlere imza attığını söyledi. Bu durumun, iklim değişikliği ile mücadelede Batı’nın samimiyetini sorgulattığını ifade etti.

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığına Yönelik Adımlar

Bakan, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına yönelik adımlarını hızlandırdığını ve bu süreçte mühendislerin büyük bir özveri ile çalıştığını belirtti. Türkiye’nin, kendi mühendisleri ile büyük projeler gerçekleştirme konusunda önemli bir özgüven kazandığını vurgulayan Bakan, bu yetkinliğin uluslararası alanda da takdir edildiğini söyledi. Ancak, yetişmiş mühendislerin yurt dışından gelen cazip tekliflerle Türkiye’den ayrılma riski bulunduğunu da ekledi.

Nükleer Enerjinin Ekonomiye Katkısı

Bakan, Akkuyu Nükleer Santrali’nin devreye girmesiyle Türkiye’nin elektrik ihtiyacının %10’unun karşılanacağını ve bu sayede yıllık 35 milyon ton sera gazı emisyonunun engelleneceğini belirtti. Ayrıca, nükleer enerjinin maliyetinin yüksek olabileceği yönündeki eleştirilere de cevap verdi. Akkuyu’da üretilen elektriğin %50’si için kilovat saat başına 12,3 cent’lik bir alım garantisi verildiğini, geri kalan elektriğin ise piyasa koşullarında satılacağını açıkladı.

Bakan, Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk reaktörünün 2025 yılı içerisinde devreye alınmasının hedeflendiğini ve 2028 yılına kadar toplam dört reaktörün faaliyete geçmesinin planlandığını söyledi. Bu süreçte Türkiye’nin enerji güvenliğini artırmayı ve dışa bağımlılığı azaltmayı amaçladıklarını belirtti.

Enerji Bakanı, Türkiye’nin enerji alanında attığı adımların ülkenin enerji bağımsızlığını sağlamada ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmada hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Bakan, Türkiye’nin nükleer enerjiye geçiş sürecinde yaşanan engellemeler karşısında kararlılığını koruduğunu ve bu alandaki projelerin başarıyla tamamlanacağını belirtti. Türkiye’nin enerji stratejisinin, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek ve nükleer enerjiye geçiş yaparak karbon nötr bir ekonomi olma hedefine ulaşmayı amaçladığını ifade etti.

Latest from EKONOMİ

Karanlık ve Boşluk: Jung’un Gölgesi ve Durkheim’ın Anomisi
Önceki Hikaye

Karanlık ve Boşluk: Jung’un Gölgesi ve Durkheim’ın Anomisi

İsrail-Lübnan Gerginliği: Savaşın Eşiğinde
Sonraki Hikaye

İsrail-Lübnan Gerginliği: Savaşın Eşiğinde

Git

Don't Miss