Nepal’in uzak yüksek kayalıklarında, yılda sadece iki hafta boyunca nadir bulunan ve halüsinasyon etkilerine sahip “Deli Bal” hasat ediliyor. Bu olağanüstü bal, dünyanın en büyük bal arıları olan Himalaya arıları tarafından üretiliyor ve içinde güçlü grayana toksinleri barındırıyor. Bu toksinler, duyuları bozarak olmayan sesleri duymaya veya çevrenin eridiğini görmeye neden olabilir.
Deli balın bulunduğu kovanlara ulaşmak için avcılar, sadece ip merdivenlere güvenerek tehlikeli kayalıklara tırmanır. Ellerini ve ayaklarını kullanarak tırmanan avcılar, devasa arıların acı dolu sokmalarına da dayanmak zorundadır. Tarih boyunca, yerel halk bu balı küçük dozlarda çeşitli hastalıkların tedavisinde ve afrodizyak olarak kullanmıştır. Ancak bu balın şifa ile zehir arasındaki sınır oldukça incedir. Fazla alınan bir kaşık, kalp atışlarını yavaşlatabilir, felce ya da ölüme yol açabilir.
Köylerde sadece bir aile, 7.500 yıllık mağara resimlerinde tasvir edildiği gibi eski yöntemlerle deli bal avcılığına devam etmektedir. Bal avına çıkmadan önce yerel geleneklere göre koruma amaçlı muska takılır.
Bal avcıları, kayalıklara kuracakları merdiven için el yapımı aletlerini hazırlar. Üç nesil bir arada bal avcılığı yapar ve bu zorlu işte herkesin bir görevi vardır. Dev arı kolonilerini savuşturmak için, yakılan dev bir yaprak demeti tek savunma yöntemidir. Tehlikeli kayalıklardan aşağıya inip dev bal kovanlarına ulaşarak balı toplarlar.
Deli bal, rhododendron çiçeklerinden elde edilen grayana toksinleri içerir ve bu balın yapımı için arılar milyonlarca çiçeği ziyaret eder. Ancak bu zorlu hasat işine rağmen, avcılar sattıkları her kilo baldan yalnızca 50 dolar kazanır. Öte yandan, bu nadir deli balının 200 gramı, piyasada yaklaşık 400 dolara satılmaktadır.
Deli bal tadıldığında, hafif acı bir tat ve ağızda yanma hissi bırakır. Bu bal, kontrollü dozlarda kullanıldığında zihinsel uyanıklık sağlayabilir, ancak fazla miktarda alındığında felce ve bilinç kaybına yol açabilir. Antik çağlarda, deli balın biyolojik silah olarak kullanıldığı da bilinir. MÖ 67’de Karadeniz bölgesini işgal eden Romalı askerler, bu balın etkisi altında savunmasız hale gelerek hayatlarını kaybetmiştir. Balın doğru dozda alınması, zihinsel netlik ve enerji sağlayabilirken, fazla tüketimi ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bazı ülkelerde çoğunlukla tıbbı amaçlı olarak kullanılıyor. Bununla birlikte uzmanlar, bu ilginç gıdanın yalnızca doktor gözetiminde tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Deli balın hem riskli hem de eşsiz etkileri vardır. Gurung kabilesi, bu zorlu ve tehlikeli geleneği sürdürmeye devam etmekte ve bu kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaya çalışmaktadır.