Orta Doğu’da dengeler her geçen gün daha da hassaslaşıyor. Son dönemde, özellikle İran’ın lideri Hamaney’in açıklamaları, İsrail’e karşı bir misillemenin yakın zamanda yapılıp yapılmayacağı sorusunu gündeme taşıyor. Hamaney’in ve İran’ın diğer yetkililerinin sözleri üzerinden yapılan bu analizler, Orta Doğu’yu izleyen herkes için oldukça dikkat çekici. Acaba İsrail ve İran arasındaki bu gerginlik, sadece iki ülkenin kendi çıkar çatışmalarından mı kaynaklanıyor, yoksa arka planda başka güçlerin etkisi mi var?
İran’ı Anlamak Neden Bu Kadar Zor?
Türkiye’de İran hakkında konuşmak, genellikle karmaşık ve riskli bir mesele olarak görülür. İran söz konusu olduğunda, çok fazla değişken ve farklı etken devreye giriyor. Bu yüzden de İran’ı tam anlamıyla kavramak, onun niyetlerini anlamak oldukça güç. Konuşurken araya giren farklı görüşler ve çoklu etkenler, İran hakkında net bir resim çizmeyi zorlaştırıyor. Ancak, İran’ın Dışişleri Bakanı da dahil pek çok yetkilisinin açıklamaları, onların İsrail’e karşı ne tür bir politika güttüğüne dair ipuçları sunuyor.
İsrail-İran Gerginliği: Gerçek mi, Stratejik Bir Dengede Mi?
Orta Doğu’daki pek çok kişi, İsrail ve İran arasındaki gerginliği “örtülü bir anlaşma” olarak görmeye alışkın. Bu görüşe göre iki ülke, bölgede kendi menfaatlerini korumak adına bir tür stratejik anlaşma içinde hareket ediyor. Fakat, bu bakış açısı artık geçerliliğini yitirmiş gibi görünüyor. Aslında İsrail’in İran’a ya da İran’ın İsrail’e karşı yıkıcı bir saldırıda bulunması, sadece iki ülke ilişkilerinin değil, aynı zamanda bölgedeki diğer büyük güçlerin de devrede olduğu bir konu. Dolayısıyla, burada asıl söz sahibi olanlar çoğu zaman bu iki ülkeden ziyade Amerika Birleşik Devletleri gibi süper güçler oluyor.
ABD ve Seçimler: 5 Kasım Tarihi Neden Önemli?
Peki, 5 Kasım’da ne olacak? Bu tarih özellikle Amerikan başkanlık seçimleri ile çakışıyor. İsrail, İran’a karşı sert bir saldırı gerçekleştirirse ve bu durum seçim öncesi gerçekleşirse, ABD’nin tavrı ne olacak? Eğer bu gerginlik Amerikan seçimleri sırasında zirveye ulaşırsa, ABD’nin vereceği yanıt sadece iki ülke arasındaki gerginliği değil, küresel siyaseti de yeniden şekillendirebilir. İsrail’in böyle bir adım atması halinde ABD’nin sert bir yanıt vereceği düşünülüyor. Zira ABD’deki seçim sürecinde böyle bir gelişme, Başkan Biden’ın doğrudan üzerine alınacağı bir provokasyon olarak değerlendirilebilir. İran’ın Trump’a değil, Biden’a karşı bir hareket planlaması ise oldukça stratejik bir adım olarak görülebilir.
Amerika’nın Sabır Sınırı
ABD, özellikle bölgedeki hareketliliği sıkı bir şekilde izliyor. Biden yönetimi, İran’a “sabırlı olun” mesajı veriyor ve seçim sürecinin sona ermesini istiyor. ABD, bu gerginliği seçim sürecine kadar düşük seviyede tutmayı amaçlarken, Biden yönetiminin stratejik planları içinde daha büyük bir barış süreci hedeflediği biliniyor. Ancak bu plan, şu ana kadar beklenen sonuçları vermedi. Bu nedenle, seçim sonrasına kadar bölgede daha temkinli adımlar atılması muhtemel.
Bir Delilik Yapılacak mı?
İran’ın ya da İsrail’in bu aşamada radikal bir adım atması bir delilik olarak yorumlanabilir. Bu noktada, Orta Doğu’nun geleceğini şekillendirecek kararlar alacak olanlar sadece İsrail ve İran değil; ABD’nin ve diğer küresel aktörlerin de sürece dâhil olduğu bir tablo söz konusu. Son olarak, bölgede yaşanan hareketlilik ve süper güçlerin aldığı pozisyonlar, 5 Kasım’ın hem bölge için hem de dünya siyaseti için kritik bir tarih olabileceğine işaret ediyor.