Yarın, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Türkiye’ye gelip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşecek. Evet, yanlış duymadınız; “Darbeci, diktatör, katil” dediğimiz Sisi, bir zamanlar “Asla görüşmem” diyen Erdoğan’ın konuğu olacak. Bu siyasi ‘U’ dönüşün ardında ne yatıyor?
Bölgenin sıcak gündemi elbette Gazze. Ancak Erdoğan ve Sisi’nin masasında sadece Gazze yok; Libya’dan Doğu Akdeniz’e, anlaşmazlıklar listesi epey kabarık. İşin ironik yanı, birkaç yıl öncesine kadar bu iki liderin yollarının kesişmesi bile imkansız gibi görünüyordu. Ne oldu da bu eski düşmanlar şimdi aynı masada buluşuyor?
Kısa Hafızalar, Uzun Hesaplar
Erdoğan, Sisi’nin Müslüman Kardeşler yönetimini askeri darbe ile devirdiği için yıllarca Sisi’yi hedef tahtasına koydu. Müslüman Kardeşler’in Erdoğan için taşıdığı anlamı bilmeyen yok; Ak Parti’nin Ortadoğu’daki ideolojik yoldaşıydı. Ama ne oldu? 2022’de Katar’da düzenlenen Dünya Kupası sırasında Erdoğan ve Sisi el sıkıştı, bir yıl sonra Şubat ayında Mısır’da tekrar buluştu. Şimdi de Sisi, Türkiye’ye geliyor. Peki, Erdoğan’ın bu değişim ve dönüşümünü nasıl okumalıyız?
Mısır’da Sisi, 2013’te Müslüman Kardeşler’in Başkanı Muhammed Mursi’yi devirdiğinde, Batı’da “otoriter” etiketini hak ediyordu belki, ama uzun zamandır istikrar arayan bölge için makbul bir figür haline geldi. Şimdi 12 yıllık iktidarında ilk kez Türkiye’yi ziyaret edecek ve bu ziyareti elbette Mısır medyası “büyük bir zafer” olarak pazarlayacak.
Müslüman Kardeşler: Görünmez Gücün Tasfiyesi
Müslüman Kardeşler’in bölgedeki etkisi tartışılmazdı; sosyal yardımlaşma ağları, cami örgütlenmeleri ve halk desteği ile güçlerini pekiştirmişlerdi. Ancak işler, kağıt üzerinde görüldüğü kadar kolay değildi. Müslüman Kardeşler’in Londra’daki Başkan Yardımcısı Hilmi el-Cezzar, Mısır yönetimine, siyasi faaliyetleri durdurma karşılığında af teklifi sundu. Bu gelişme, Erdoğan’ın Sisi ile pazarlık masasındaki pozisyonunu güçlendirebilir mi? Belki evet, belki hayır. Ama kesin olan bir şey var ki; Arap Baharı’nın umutları çoktan rafa kaldırıldı.
Erdoğan ve Müslüman Kardeşler’in, Arap Baharı sürecindeki ‘demokrasi ve özgürlük’ vaatleri, bugün bölgesel siyasetin değişen rüzgarlarıyla savrulmuş durumda. ABD ve Batılı güçler, bu ‘yenilikçi’ söylemleri kendi çıkarları için destekler gibi görünse de, İhvan’ın gerçek bir tehdit olduğunu düşündüklerinde bu desteği hızla çektiler. Mursi’nin devrilmesi de bu pragmatizmin bir sonucuydu.
Ortak Çıkarların Garip Dansı
Erdoğan ve Sisi’nin bugün aynı masada oturuyor olması, Ortadoğu siyasetinin kaygan zeminini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir zamanlar Müslüman Kardeşler’in bayraktarlığını yapan Erdoğan, şimdi Mısır ve diğer Arap ülkeleriyle yeni bir sayfa açmaya çalışıyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden Mısır ve Suriye’ye uzanan normalleşme süreci, Erdoğan’ın Ortadoğu’da kaybettiği zemini yeniden kazanma arayışının bir yansıması.
Ama işin aslı, bu normalleşme süreci, Erdoğan’ın eski ideolojik söylemlerini bir kenara bırakıp, ABD ve AB eksenine daha uyumlu politikalar geliştirdiğini; özellikle NATO’nun politik ve askeri çizgisinin bölgede taşıyıcısı olmaya yöneldiğini gösteriyor. Sisi’nin ziyareti, Erdoğan iktidarı için Müslüman Kardeşler’in tedavülden kalkışının ve bölgede yeni bir pragmatik dönemin başladığının işaretlerinden biri.
Yeni Ortadoğu: Pragmatizm Kazanıyor
Ortadoğu’da kartlar sürekli yeniden karılıyor ve bu süreçte liderlerin ideolojileri, çıkarlarının gerisinde kalıyor. Ne Erdoğan’ın ‘yeni Osmanlıcı’ hayalleri, ne de Sisi’nin ‘Mısır milliyetçiliği’ şu anda masada. Ortada sadece çıkarlar var; bölgesel güç dengelerini yeniden kurmak, ekonomik işbirlikleri oluşturmak ve Batı’nın onayını almak.
Erdoğan ve Sisi’nin bu garip dansı, Ortadoğu’nun değişmeyen gerçeğini bir kez daha gösteriyor: İdeolojik söylemler, çıkarların karşısında her zaman kaybediyor. Bu yüzden Sisi’nin ziyareti, Ortadoğu’nun pragmatizminin bir zaferi olarak tarihe geçecek. Eski düşmanlar, yeni dostlar ve değişmeyen çıkar hesapları… İşte Ortadoğu’nun bitmeyen hikayesi.