Microsoft, 7 Ekim 2023 Sonrası İsrail’e Verdiği Desteği Kabul Etti

Microsoft, 7 Ekim 2023 Sonrası İsrail’e Verdiği Desteği Kabul Etti

Teknoloji devlerinin jeopolitik krizlerdeki rolü sorgulanıyor: Microsoft’un İsrail’e verdiği acil durum desteği, şeffaflık ve hesap verebilirlik ihtiyacını gözler önüne seriyor.
Mayıs 17, 2025
konu yorum

Microsoft’un resmi blogunda yayımlanan açıklamada, şirketin 7 Ekim 2023’ten sonraki haftalarda İsrail hükümetine “sınırlı ” sağladığı kabul edildi. Açıklamada, bu desteğin ticari anlaşmaların ötesinde, “önemli ölçüde” gözetim altında ve sınırlı temelde verildiği vurgulandı. Ayrıca, şirketin Gazze’deki sivillerin mahremiyetine ve diğer haklarına saygı gösterdiğine inanıldığı belirtildi.

Acil Durum Desteğinin Kapsamı

  • Microsoft, İsrail’in esir takasını hızlandırmak amacıyla hükümete teknolojik yardım sunduğunu açıkladı.

  • Sağlanan hizmet arasında yazılım lisansları, profesyonel danışmanlık, Azure bulut depolama ile dil çevirisi ve yapay zeka destekli analizler yer aldı.

  • Şirket, söz konusu desteğin yalnızca “acil durum” prosedürleri kapsamında gerçekleştirildiğini yineledi.

İç İnceleme ve Şeffaflık Eksikliği

  • Çalışanların kaygıları ve medyaya yansıyan haberler, Microsoft’u kapsamlı bir iç soruşturma başlatmaya yöneltti.

  • Dışarıdan bir danışmanlık firmasıyla “ek bilgi toplama” amacıyla anlaşıldı; firma ve raporun içeriği kamuoyuyla paylaşılmadı.

  • Associated Press’in sorularını yanıtlamayı reddeden Microsoft, ordunun AI modellerini hedef seçmede nasıl kullandığına dair ayrıntı vermedi.

Gizlilik ve Politik Uygunluk

  • Microsoft, “müşterilerin yazılımları kendi sunucularında nasıl kullandıklarına dair görünürlüğe sahip olmadığını” kabul etti ve diğer bulut sağlayıcılar üzerinden kullanıma dair bilgi eksikliğini kabul etti.

  • Açıklamada, İsrail ordusunun şirketin “Kabul Edilebilir Kullanım Politikası” ve “Yapay Zeka Davranış Kurallarına” bağlı kalmakla yükümlü olduğu, ancak ihlal edildiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığı savunuldu.

Çalışan ve Tepkileri

  • Eski Microsoft çalışanı Hossam Nasr, Ekim 2024’te, Gazze’de öldürülen Filistinliler için düzenlenen etkinliğin ardından işten çıkarılmıştı. Nasr, şirketin “işçilerin endişelerini gidermek yerine PR amacıyla açıklama yaptığını” ileri sürdü.

  • Electronic Frontier Foundation yöneticisi Cindy Cohn, açıklamanın pek çok kritik soruyu yanıtsız bıraktığını; özellikle AI modellerinin İsrail ordusu üzerinde gerçek etkisine dair şeffaflık eksikliğini eleştirdi.

Cevapsız Kalan Sorular

Microsoft’un yayımladığı metin, desteğin varlığını kabul etmekle birlikte; kullanım detayları, bağımsız soruşturmanın bulguları ve sivillerin korunmasına dair somut adımları kamuoyuna açıklamaktan kaçındı. Bu durum, hem çalışanlar hem de sivil toplum kuruluşları nezdinde şirket imajına yönelik kuşkuları derinleştiriyor.

Teknoloji Şirketlerinin “Tarafsız” İddiası Sarsılıyor

Microsoft’un İsrail’e “acil durum desteği” sağlaması, küresel düzende özel sektörün artan rolüne ilişkin ciddi soru işaretleri doğuruyor. Bir zamanlar yalnızca yazılım ve sunan devler, bugün krizlerin merkezi aktörleri haline gelmiş durumda.

Öncelikle, bu tür müdahalelerin “insan kurtarma” söylemiyle meşrulaştırılması kaygan bir zemindir. İlk adımda insani kaygılarla meşruiyet bulan destek, ardı arkası kesilmediğinde çok daha geniş stratejik ve siyasi hedeflere hizmet edebilir. , hangi “acil durum” tanımını esas alacak, hangi taleplere nasıl yanıt verecek soruları yanıtsız kalırsa, demokratik denetim mekanizmalarının aşınması kaçınılmazdır.

İkinci olarak, Microsoft’un “müşterilerin sunucularında ne yaptığını göremiyoruz” itirafı, sivil hak ve mahremiyetin korunmasında derin zaafiyetler olduğunu gösteriyor. Savaş koşullarında AI analizleri ve gözetim araçlarıyla sağlanan destek, sivillerin güvenliği ve haklarına yönelik riskleri büyütüyor; bağımsız, çok paydaşlı denetim mekanizmaları olmadan, kimse gerçek etkileri ölçemez.

Üçüncü olarak, bu örnek, özel sektör-güç ilişkilerinin yeniden tanımlandığını ortaya koyuyor. Devletler kadar güçlü altyapı ve veri kontrolüne sahip şirketler, ulus-devlet egemenliğini gölgeleyerek kendi inisiyatiflerini dayatma potansiyeli taşıyor. Yarın benzer desteği başka bir hükümete, hatta silahlı gruba verdiklerinde, dünya dengeleri şirketlerin iki dudağı arasında şekillenebilir.

Çözüm, hukukî ve şeffaf denetimle, çok paydaşlı bir gözetim sisteminde yatıyor. Uluslararası sözleşmeler, şirketlerin kriz anı müdahalelerine dair kuralları netleştirmeli; sivil toplum, akademi ve devlet temsilcilerinin birlikte yer aldığı izleme mekanizmaları hayata geçirilmeli. Aksi takdirde, “tarafsız” oldukları iddiasındaki teknoloji devleri, insanlığın güvenliği için varlık nedenleri kadar ciddi bir tehdit haline dönüşebilir.

Latest from TEKNOLOJİ

Nakba'nın yıldönümü: Filistin ve Latin Amerika arasında ortak dersler
Önceki Hikaye

Eman Abusidu: Nakba’nın yıldönümü: Filistin ve Latin Amerika arasında ortak dersler

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığı: Karadeniz
Sonraki Hikaye

Türkiye’nin Enerji Bağımsızlığı: Karadeniz

Git

Don't Miss