Dil, insanlığın en eski sınırlarından biri. Ama artık bu sınır da teknolojinin darbeleriyle çatırdıyor. Çin’in Shenzhen kentinde geliştirilen ve ağız üstüne takılan “konuşan maske”, bu çatlağı derinleştirecek gibi. Mandarin Çincesi’ni gerçek zamanlı olarak İngilizceye çeviren bu prototip cihaz, yalnızca bir tercüme aracı değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve hatta psikolojik bir devrimin habercisi olabilir.
Maske sayesinde Çinli anne babalar, İngilizce bilmeseler bile çocuklarıyla İngilizce konuşabiliyor. Otellerde, havalimanlarında ya da taksilerde anlık çeviri yapabilme özelliği, turizmden acil yardım hizmetlerine kadar birçok alanda kullanım potansiyeli taşıyor. Üstelik bu teknoloji, uzay görevlerinde ya da çatışma bölgelerinde sesli iletişimin zor olduğu durumlarda bile şifreli haberleşmeye olanak tanıyor.
Ancak her devrim, beraberinde kayıplar getirir. Sosyal medyada bazı kullanıcılar, bu maskenin insan sesini bir sistem sesine çevirerek kişisel kimliğe zarar verdiğini öne sürüyor. Kendi sesinden vazgeçmek, sadece teknik bir fedakârlık mı, yoksa insan olmanın özüne dair bir şeyin kaybı mı?
Henüz prototip aşamasında olan bu cihazın kaba ve kullanıcı dostu olmayan yapısı, onun kısa vadede yaygınlaşmasını engelleyebilir. Fakat bu, gelecekte küçülerek daha estetik bir forma kavuşmayacağı anlamına gelmiyor. Çin basını, bu maskenin ebeveynleri çocuklarıyla İngilizce konuşan “cyborg”lara dönüştürebileceğini söylüyor. Belki de bir gün hepimiz, farklı dillerde konuşabildiğimiz ama aynı sesi paylaştığımız bir dünyaya uyanacağız.
Peki bu bir çığır mı, yoksa yeni bir yabancılaşma biçimi mi? Belki de bu maskeyle birlikte sınır sadece diller arasında değil, insan ile makine arasında da kalkıyor.