Kaliforniya’da yaşayan lise öğrencisi Tamara Gizer, okul ödevi için Büyük Buhran’ı konu alan bir tarih makalesi yazmakla görevlendirildi. Ancak Tamara, konuyu farklı bir açıdan ele almayı seçti: “Kendimi okul müfredatında yeterince temsil edilmiş hissetmiyordum. Bu yüzden çalışmamı Latin Amerikalı bir perspektifle yazmaya karar verdim.”
1930’lar boyunca Meksikalı Amerikalılarla ilgili araştırma yaparken, Tamara “Meksika Repatriasyonu” olarak bilinen ve genellikle göz ardı edilen bir olayla karşılaştı. Bu olayda, Başkan Hoover’ın döneminde yaklaşık 1 milyon Meksikalı sınır dışı edilmişti ve bunların %60’ı Amerikan vatandaşıydı. Bu bilgi, Kaliforniya eyalet senatörü Josh Becker’ı da derinden etkiledi.
Becker, eyalet senatörü Lena Gonzalez ile birlikte bu olayın anısına Los Angeles’ta bir anıt inşa edilmesini amaçlayan bir yasa tasarısı sundu. “Bu olayı daha doğru bir şekilde anmak ve insanları bu konuda eğitmek için harekete geçmemiz gerektiğini düşündüm” diye belirtti.
1930’lar, ekonomik sıkıntıların zirve yaptığı bir dönemdi ve Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Buhran’ın etkisiyle derin bir kriz içindeydi. Bazı Amerikalılar, işlerini kaybettikleri için Meksikalı göçmenleri suçlamaya başlamıştı. Hükümet, bu baskılar sonucunda kitlesel sınır dışı operasyonları düzenleyerek sadece Meksikalı vatandaşları değil, Amerikan doğumlu Latin Amerikalıları da Meksika’ya geri gönderdi. Bu olayın en şaşırtıcı kısmı ise birçok tarihçinin bile bu durumu bilmemesiydi.
Tamara, o döneme ait belgeleri ve mektupları inceleyerek, bu zor dönemi yaşayan insanların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı. “Bu olay sırasında birçok aile parçalandı,” diyor Tamara. “Özellikle çalışmakta olan birçok erkek, vatandaşlıklarını kanıtlayamadıkları için aniden sınır dışı edildi.”
Anıtın tasarımı, detayları ve kesin yeri henüz belirlenmiş değil; ancak hedef, bu anıtı 2028 Los Angeles Olimpiyatları’ndan önce tamamlamak. Tamara ve ailesi, bu anıtın sessiz utancın sona ermesini ve bu karanlık tarihin, zorlukların üstesinden gelme hikayesine dönüşmesini umuyorlar.
Tamara, genç Latin Amerikalıların tarihlerini öğrendiklerinde güçlendiğini düşünüyor. “Geçmişimizi öğrenirsek, bu tür olayların bir daha yaşanmasına engel olabiliriz,” diyerek diğer gençlere de ilham vermeyi amaçlıyor.