2020’de başlayan pandemi süreci, ekonomik dengeleri sarsarken, özellikle emlak sektöründe kalıcı izler bıraktı. 2021 yılında hızlanan enflasyon, ev fiyatlarında keskin bir yükselişe neden oldu. Alım gücündeki ciddi düşüş, vatandaşı ev sahibi olmaktan uzaklaştırırken, kira artışlarıyla birlikte barınma krizi tartışmaları da hız kazandı. Fiyat artışlarının bir nebze yavaşlaması, krizin derinleşmesini engellese de konut sahibi olmak çoğu kişi için uzak bir ihtimal olarak kalmaya devam ediyor.
Ev Sahipliği Oranlarında Düşüş
Türkiye’de ev sahipliği oranı 2010 yılında yüzde 60 iken 2014’te yüzde 61’e kadar çıktı. Ancak, 2023 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 56,2’ye geriledi. Bu düşüş, ülke genelinde barınma krizinin giderek derinleştiğine işaret ediyor. Artık birçok kişi için ev sahibi olmak bir hayalden öteye gitmiyor.
Konut Maliyetlerinde Sıçrama
Ekonomim.com’un TÜİK ve TCMB verilerinden derlediği bilgilere göre, 2015-2024 döneminde inşaat maliyetlerindeki değişim oldukça dikkat çekici. TÜİK verilerine göre, 2021-2023 yılları arasında inşaat maliyetlerindeki artış rekor seviyelere ulaştı ve toplamda yüzde 1.450 oranında bir artış kaydedildi. Pandemiyle beraber küresel piyasalarda yükselen emtia fiyatları, döviz kurları ve yerel enflasyon, maliyetleri körükleyen başlıca faktörler oldu. Bu süreçte inşaat malzemeleri fiyatları yüzde 1.373, işçilik maliyetleri ise yüzde 1.634 oranında arttı.
İkamet amaçlı konutlarda ise artış yüzde 1.427 oranındayken, bu artışın malzeme bazında yüzde 1.342, işçilik bazında ise yüzde 1.617 olarak gerçekleşmesi dikkat çekiyor. Artan maliyetlerin konut fiyatlarına etkisi, vatandaşların barınma hakkına erişimini giderek zorlaştırıyor.
Konut Fiyatlarındaki Rekor Artış
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, konut fiyatları da maliyet artışlarını takip ederek 2015-2024 döneminde yüzde 1.429 oranında arttı. Ancak, bu artış oranı, inşaat maliyetlerinin altında kaldı. Öte yandan, yeni konut fiyat endeksi, yüzde 1.679’luk bir artışla işçilik maliyetlerindeki artış seviyelerine yakın bir düzeye ulaştı.
Konut fiyatlarının bu denli yüksek oranlarda artması, vatandaşların konut alım gücünü giderek zayıflatıyor. 2022 yılında yüzde 182 ile en yüksek artış oranını gören konut fiyatları, 2023’te de yüzde 85 gibi yüksek bir oranda artmaya devam etti.
Asgari Ücret ve Alım Gücü Dengesi
Asgari ücret bazında işçilik maliyetleri 2015-2024 yılları arasında yüzde 1.691 oranında arttı. Bu oran, işçilik maliyetlerindeki artışlarla paralel seyrediyor. 2024 yılında konut artış hızının bir miktar yavaşlaması, asgari ücretin alım gücünde kısmi bir iyileşme sağlamış olsa da, TCMB verilerine göre 120 metrekarelik bir evin ortalama fiyatı 4 milyon 69 bin 200 TL’ye ulaşmış durumda. Bu da asgari ücretli bir çalışanın ev sahibi olabilmesi için tam 239 ay, yani neredeyse 20 yıl çalışması gerektiğini gösteriyor.
Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, asgari ücret ile konut fiyatları arasındaki makas daha da açılıyor. Bu koşullar altında, kentte yaşayanlar için ev sahibi olmak bir hayalden ibaret kalıyor.
Giderek zorlaşan barınma koşulları, özellikle dar gelirli vatandaşları zorlarken, Türkiye’deki ev sahipliği oranının düşmesi alarm verici bir gelişme. Artan maliyetler, yüksek konut fiyatları ve enflasyonist baskılar, barınma hakkının erişilebilirliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Mevcut tablo, konut politikalarında acil ve köklü çözümler geliştirilmesi gerektiğini işaret ediyor.