ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, 47. başkanlık dönemine hazırlık yapıyor. 2017-2021 yılları arasında Oval Ofis’te görev yapmış olan Trump, halefi Joe Biden’dan 2025 Ocak ayında yeniden başkanlık koltuğunu devralabilir. Bu gelişme, yalnızca ABD iç politikası için değil, dünya ekonomisi için de yankı uyandıracak nitelikte. Özellikle Türkiye, Trump’ın yeni dönemdeki ekonomi politikalarına temkinli yaklaşmakta ve olası etkilerini değerlendirmeye başlamış durumda. Peki, ikinci Trump döneminde Türkiye ekonomisi nasıl etkilenebilir?
İlk Trump Döneminin Ekonomik Yansımaları ve Doların Tırmanışı
Trump’ın ilk başkanlık döneminde Türkiye ekonomisi üzerinde doğrudan etkiler gözlenmişti. 2018’de yaşanan Rahip Brunson krizi sırasında Trump’ın Türkiye’ye yönelik sert açıklamaları, doları adeta fırlatmıştı. Dolar endeksi küresel piyasalarda yatay seyretse de, Türkiye’de dolar/TL kuru birkaç ay içinde 4 liradan 6 liranın üzerine çıkmış ve 2020’deki pandemi etkileriyle 7 liranın üstüne kadar tırmanmıştı.
Türkiye’nin döviz kurlarındaki dalgalanması, ülke ekonomisini kırılgan hale getiren temel etkenlerden biri. Trump’ın önceki dönemde uyguladığı politikaların Türkiye üzerindeki etkisi yalnızca dolar/TL kuru ile sınırlı kalmadı. ABD’nin para politikalarının etkisiyle Türkiye gibi gelişen ülkelerin para birimleri üzerinde baskı oluştu ve bu durum, Enflasyon gibi temel ekonomik göstergeleri doğrudan etkiledi.
Enflasyon ve Ekonomik İstikrar Üzerindeki Potansiyel Etkiler
Trump’ın korumacı politikaları, ABD’de enflasyon üzerinde baskı yaratan unsurlardan biri olarak kabul ediliyor. Bu politikaların Türkiye’ye olası etkileri değerlendirildiğinde, enflasyonun yüksek seyrettiği ve kur geçişkenliğinin yoğun olduğu bir ülke olarak, Türkiye’nin ABD’deki ekonomik gelişmelerden doğrudan etkilenme olasılığı öne çıkıyor. Nitekim Trump’ın ilk döneminde, Türkiye’de enflasyon oranı %9,22 seviyesindeyken, 2018’de yaşanan kur krizinin ardından %25’lere kadar çıkmıştı. Bu durum, Türkiye ekonomisinin dış kaynaklı ekonomik dalgalanmalara karşı kırılganlığını gözler önüne serdi.
Trump’ın olası başkanlığı, ABD enflasyonunu artıracak yeni ticaret politikaları ya da ek tarifelerle gündeme gelirse, bu durum Türkiye’de enflasyonla mücadelede zorlukları artırabilir. Türkiye’nin enflasyon oranını aşağı çekme hedefi, ABD’den kaynaklı dış baskılar nedeniyle sekteye uğrayabilir.
Dış Ticaret ve Koruma Politikaları: Türkiye-ABD İlişkilerinin Geleceği
Trump, ABD’de korumacı ticaret politikaları ile biliniyor. Öncelikli hedefleri Avrupa ve Çin gibi büyük ticaret partnerleri olsa da, Türkiye’nin de ABD ile ticari ilişkileri açısından etkileneceği aşikar. Trump’ın ilk döneminde ABD ile Türkiye arasındaki ticaret hacminde belirgin dalgalanmalar gözlenmemiş olsa da, uygulanan yaptırımlar ve Türkiye’nin dış politikasına yönelik sert açıklamalar, ticaretin siyasi etkilere açık olduğunu göstermişti.
Trump’ın yeniden başkan olması halinde Türkiye ile ABD arasındaki ticaretin özellikle stratejik sektörlerde kısıtlayıcı politikalarla karşı karşıya kalabileceği öngörülüyor. Özellikle enerji, savunma ve teknoloji sektörlerinde uygulanan yaptırımların devamı, iki ülke arasındaki ticaret hacminin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Trump’ın korumacı politikalarının, ABD ile Türkiye arasındaki ithalat-ihracat dengesi üzerinde baskı yaratması ve Türkiye’nin ABD pazarındaki rekabet gücünü sınırlandırması bekleniyor.
Türkiye Ekonomisi İçin Yeni Dönemin Zorlukları ve Fırsatları
Trump’ın ikinci başkanlık dönemine ilişkin belirsizlikler, Türkiye ekonomisi için hem riskler hem de fırsatlar yaratabilir. Örneğin, Trump’ın enerji politikalarında ABD’nin kendi kaynaklarına daha fazla yönelmesi, küresel petrol fiyatlarında dalgalanmalara yol açabilir. Bu durum, enerjide dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye için petrol ve gaz maliyetlerinde artış anlamına gelebilir. Öte yandan, Trump’ın Orta Doğu’daki politikalarının ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir boyut kazanması, bölgesel işbirlikleri açısından fırsat yaratabilir.
Trump’ın Türkiye ekonomisi üzerindeki potansiyel etkilerini değerlendirirken, ABD’nin ticaret ve finans politikalarına yön veren ana dinamiklerin takip edilmesi önemlidir. Bu dinamikler ışığında Türkiye’nin döviz kuru, enflasyon ve dış ticaret dengesinde yaşanabilecek değişimlere yönelik stratejik bir plan oluşturulması, olası riskleri minimize edebilir.
Sonuç: Türkiye İçin Çıkış Yolları Neler?
Trump’ın yeni bir başkanlık dönemine adım atması halinde Türkiye’nin, ABD’deki ekonomi politikalarından en az seviyede etkilenebilmesi için bazı önlemler alması kaçınılmaz.
- Çeşitlendirilmiş Ticaret Politikaları: Türkiye, ABD dışındaki ticaret ortaklarıyla ilişkilerini güçlendirmeli ve dış ticaret dengesini daha az bağımlı hale getirmelidir.
- Yerli Üretim ve İthalata Bağımlılığın Azaltılması: Dışa bağımlılığın azaltılması için Türkiye’nin yerli üretimi artırması, özellikle savunma, enerji ve teknoloji sektörlerinde kendi kendine yeter hale gelmesi önemlidir.
- Risk Yönetimi ve Ekonomi Politikaları: Türkiye, dış kaynaklı finansal dalgalanmalara karşı risk yönetim stratejilerini güçlendirerek, kırılganlıklarını azaltabilir ve ekonomik istikrarı sağlayacak adımlar atabilir.
Bu adımlar, Türkiye’nin ABD kaynaklı olumsuz etkilerden daha az etkilenmesine katkı sağlayabilir.