Son bir ayda, stabilcoin kripto para dünyasının kenarından çıkarak ana akım finansın merkezine yerleşti.
Hong Kong, stabilcoin ihraçlarını meşrulaştıran ve destekleyen bir düzenleyici çerçeve oluşturarak stabilcoin yasasını yürürlüğe koydu. ABD’li yasa yapıcılar ise, geniş çaplı stabilcoin kullanımını teşvik etmeye yönelik benzer bir yasayı tartışıyor. Öte yandan, stabilcoin ihraççısı Circle Internet Group’un New York borsasında halka açılması ve hisse fiyatlarının ilk günde %168 oranında artması da büyük yankı uyandırdı.
Tüm bu gelişmeler yalnızca kripto para endüstrisi açısından değil, küresel finansın dönüşümü açısından da kritik önemde. Ancak bundan daha derin bir soru gündeme geliyor: Bu gelişmeler paranın geleceği, finansal düzenlemeler ve uluslararası ekonomik güç dengeleri açısından ne anlama geliyor?
Stabilcoin’ler ilk olarak, Bitcoin ve Ethereum gibi kripto paraların yüksek volatilitesinden korunmak için tasarlandı. Varlıkların değerini dalgalanmalara maruz kalmadan saklama imkânı sundular. Bu sayede, merkeziyetsiz ekonomide varlıklar arasında geçiş yaparken, ABD doları gibi geleneksel itibari para birimlerine dönmeye gerek kalmadan işlem yapılabiliyordu. Ancak bugün stabilcoin’in sunduğu avantajlar, ilk çıkış amacının çok ötesine geçti.
Günümüzde stabilcoin’ler, sınır ötesi ödemelerde verimlilik, akıllı sözleşmeler aracılığıyla programlanabilirlik ve bankacılık sistemi ile merkeziyetsiz finans (DeFi) platformları arasında bir köprü olma işlevi görüyor. Özünde, geleneksel bankacılık altyapısının dışında çalışan yeni bir dijital likidite formunu temsil ediyorlar.
Stabilcoin’lerin artan önemi, aynı zamanda daha geniş makroekonomik eğilimlerin de yansıması. Faiz oranlarının uzun yılların en yüksek seviyelerinde seyrettiği bu dönemde, stabilcoin ihraççıları rezervlerini ABD Hazine tahvilleri gibi yüksek kaliteli likit varlıklara yatırarak ciddi gelir elde edebiliyor. Örneğin Circle, yalnızca geçen yıl 1,7 milyar dolarlık faiz geliri açıkladı. Bu kârlılık, stabilcoin’leri sadece bir işlem aracı olmaktan çıkarıp, özel şirketler ve hükümetler için stratejik açıdan değerli bir varlığa dönüştürüyor.
Hong Kong’un stabilcoin düzenlemesi ise özel bir ilgiyi hak ediyor. Bu yasa, düzenleyici netlik açısından adeta “altın standart” niteliğinde. Yasa, ihraççıların her bir stabilcoin’i yeterli likit varlıkla desteklemesini, bu varlıkların güvence altında tutulmasını ve düzenli olarak denetlenmesini şart koşuyor. Bu kurallar, şeffaflık, istikrar ve yatırımcı korunmasını sağlıyor. 2022 ve 2023 yıllarında, Tether’in çıkardığı USDT ve Circle’ın çıkardığı USDC gibi stabilcoin’lerde yaşanan geçici “peg kayıpları” sırasında bu tür unsurların eksikliği ciddi krizlere neden olmuştu.
Bu düzeyde bir denetim, stabilcoin’i spekülatif bir araç olmaktan çıkarıp güvenilir bir finansal enstrümana dönüştürüyor. Daha da önemlisi, Hong Kong’u dijital para yarışında kilit bir oyuncu haline getiriyor.
Ancak düzenlemeyle gelen meşruiyet, stratejik bazı soruları da gündeme getiriyor: Hong Kong, doğrudan USDT ve USDC gibi dolar sabitli devlerle rekabet etmeye mi odaklanmalı, yoksa farklı bir yol mu izlemeli?
Burada Hong Kong’un büyük bir fırsatın eşiğinde olduğu düşünülüyor: Henüz yeterince gelişmemiş ama potansiyel olarak oyunun kurallarını değiştirebilecek bir alan olan yuan sabitli stabilcoin geliştirme fırsatı. Bugün piyasa dolar sabitli stabilcoin’lerin hâkimiyetindeyken, yuan bazlı alternatifler için çok güçlü gerekçeler bulunuyor.
Çinli yatırımcılar kripto para piyasalarının ilk dönemlerinde belirleyici bir rol oynadı. Fiyatlamalar ve işlemler çoğu zaman yuan cinsinden yapılıyordu. Bir yuan sabitli stabilcoin, bu ekosistemi yeniden inşa etmeye yardımcı olabilir ve Çin para birimiyle sınır ötesi ticaret ve yatırımların daha verimli biçimde yapılmasını sağlayabilir.
Ayrıca, Hong Kong merkezli ve iyi denetlenmiş bir yuan sabitli stabilcoin, Çin’in para birimini uluslararasılaştırma çabaları için stratejik bir araç olabilir. Böyle bir sistem, offshore yuan akışını farklı ülkeler arasında daha serbest hale getirebilir. “Tek ülke, iki sistem” ilkesinin sunduğu özgün statü sayesinde Hong Kong, dijital yuan’ın küresel ölçekte yayılması için etkili bir pilot bölge işlevi görebilir.
Bu sırada, Başkan Donald Trump’ın kripto dostu politikaları altında ABD’nin ise bu yarışta geriden geldiği görülüyor. Circle ve Coinbase gibi büyük kripto para şirketlerine ev sahipliği yapmasına rağmen, ABD hâlâ kapsamlı ve bütüncül bir federal düzenleyici çerçeveden yoksun. Bunun yerine şirketler, eyalet düzeyinde alınan para transferi lisanslarıyla faaliyet gösteriyor ve bu da ciddi bir düzenleyici belirsizlik yaratıyor.
Ancak son dönemde gündeme gelen Genius Act ve Stable Act gibi yasa tasarıları, ABD’li yasa yapıcıların nihayet stabilcoin’in önemini kavradıklarını gösteriyor. Bu durumun etkileri büyük olabilir. Stabilcoin’in dolar bazlı kalması ve Amerikan kurumları tarafından düzenlenmesi, ABD’nin parasal hâkimiyetini merkeziyetsiz finans dünyasına da taşıma potansiyeli taşıyor.
Bugün USDT ve USDC’nin rezerv varlıklarının toplamı 200 milyar ABD dolarını aşmış durumda. Stabilcoin ihraçları arttıkça, ihraç eden şirketlerin daha fazla yüksek kaliteli ABD doları bazlı varlık, özellikle de hazine tahvili satın alması gerekiyor. Bu yönüyle stabilcoin, Amerika’nın bütçe açığını finanse eden yeni bir kanal haline geliyor.
Artık stabilcoin, paranın geleceği üzerinde süren jeopolitik mücadelenin merkezinde yer alıyor. Devletler, stabilcoin gibi dijital para birimlerinde üstünlük kurmanın, bir sonraki finansal inovasyon dalgasında liderliği belirleyeceğini çok iyi biliyor. Üstelik stabilcoin’ler, dolaylı olarak kamu açıklarını finanse etme imkânı da sunuyor; çünkü ihraççılar, bu paraların karşılığında yoğun biçimde devlet tahvilleri satın alıyor.
Hong Kong için yol haritası net: Stabilcoin’i yalnızca teknolojik bir yenilik olarak değil, aynı zamanda finansal geleceğini yeniden şekillendirecek stratejik bir varlık olarak benimsemeli. Varlıkların tokenleştirilmesi sürecini hızlandırmalı, sınır ötesi kullanım alanlarını genişletmeli ve küresel dijital ekonomi içindeki konumunu güçlendirecek uluslararası ortaklıklar kurmalı.
Daha da önemlisi, Hong Kong’un odak noktası, yuan merkezli bağımsız bir finansal ekosistem inşa etmek olmalı. Dolar sabitli stabilcoin’lerle rekabet etmeye çalışmak yerine, çok kutuplu bir dijital para altyapısını öncülük ederek hem bölgesel hem de küresel işlemleri destekleyen yeni bir paradigma geliştirmeli.
Stabilcoin, yeni bir para çağının başlangıcını simgeliyor. Değerin nasıl saklandığı, aktarıldığı ve sınır ötesi değiş tokuş edildiği anlayışını kökten dönüştürüyor. Hong Kong’un bu dönüşümde yalnızca düzenleyici uyumla yetinmemesi, aynı zamanda benimsenmeyi, inovasyonu ve sistem entegrasyonunu da aktif biçimde teşvik etmesi gerekiyor.
Dijital paraya yönelik küresel geçiş hızlandıkça, parasal egemenlik üzerindeki rekabet de keskinleşiyor. Bu an, tarihî bir dönüm noktası olabilir. Hong Kong, bu fırsatı değerlendirip finansın geleceğini şekillendirecek mi, yoksa gelişmelerin gerisinde mi kalacak?
Kaynak link: https://www.scmp.com