KONUNUN ARKA PLANI: ABD-ÇİN TİCARET SAVAŞLARI
Donald Trump yönetimi, 2017’den itibaren “Önce Amerika” (America First) politikası kapsamında Çin’le olan ticaret açığını hedef aldı. ABD, Çin’in teknoloji hırsızlığı, adil olmayan devlet sübvansiyonları ve piyasa dışı uygulamalarıyla küresel ticareti bozduğunu savunarak, Çin mallarına ağır gümrük tarifeleri getirmeye başladı. Buna karşılık Çin de ABD ürünlerine misilleme yaptı.
Özellikle 2018–2019 döneminde Trump yönetimi, Çin’e yüz milyarlarca dolarlık ürün için yüzde 10’dan yüzde 45’e kadar çıkan gümrük vergileri uygulamaya başladı. Çin de soya fasulyesinden uçak parçalarına kadar birçok Amerikan ürününü hedef aldı. Bu ticaret savaşı sadece iki ülkeyi değil, küresel tedarik zincirlerini de derinden etkiledi. Dünya Bankası ve IMF, bu savaşın küresel büyümeyi aşağı çektiğini birçok kez vurguladı.
GELİŞMENİN DEĞERLENDİRMESİ: GERÇEKTEN “ANLAŞMA” MI?
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’in açıklamaları, teknik düzeyde bir mutabakat sağlandığını gösterse de “önemli ilerleme” ifadesi diplomatik bir belirsizlik içeriyor. Özellikle anlaşma içeriğinin pazartesi açıklanacak olması, taraflar arasında hâlâ kırılgan noktaların olduğunu gösteriyor. Gümrük vergilerine dair açık bir geri adım yok — bu da piyasalara rahat bir nefes aldırmak için yetersiz.
Greer’in “1.2 trilyon dolarlık ticaret açığını azaltmaya yardımcı olacak” ifadesi dikkat çekici. Bu rakam, ABD’nin küresel toplam mal ticareti açığını ifade ediyor ve Çin bu açığın yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Bu da demektir ki, Çin’le yapılacak herhangi bir anlaşma, sembolik değil yapısal bir değişiklik anlamına gelmeli. Ancak henüz bu yapısal adımların atıldığına dair bir belirti yok.
TRUMP’IN STRATEJİSİ: GÖSTERİ VE GERÇEKLİK ARASINDA
Trump’ın Truth Social üzerinden yaptığı “Harika ilerleme” açıklaması, tipik bir medya stratejisi. İçeriği belirsiz, ama güçlü bir “başarı algısı” yaratmaya yönelik. Bu tür açıklamalar, özellikle iç kamuoyunu ve seçim ortamını etkilemeye yönelik araçlar olarak kullanılıyor. Trump yönetiminin geçmişte de benzer şekilde “anlaştık” deyip haftalar sonra sürecin çöktüğü çok sayıda örnek var (örneğin Çin’le imzalanan ve sonra bozuldu denilen Faz 1 anlaşması).
SONUÇ VE BEKLENTİLER
-
Pazartesi açıklanacak içerik kritik. Vergiler, teknoloji transferi, fikri mülkiyet koruması ve finansal hizmetlere erişim gibi başlıklarda bir açılım olmazsa, bu “anlaşma” yalnızca retorik bir başarı olarak kalacaktır.
-
Kırılganlık devam ediyor. Şayet bu uzlaşma bir “Faz 2” sürecine kapı aralıyorsa, gerginliğin tamamen bittiğini söylemek için çok erken.
-
Küresel etkiler. ABD-Çin arasındaki ticaret geriliminin yumuşaması, dünya piyasaları ve özellikle teknoloji/imalat sektörleri için kısa vadeli bir rahatlama anlamına gelebilir.