editor
Son dönemde Türkiye ve İsrail arasındaki gerilim, İstanbul’da gözaltına alınan ve Mossad ajanı olduğu iddia edilen Liridon Rexhepi‘nin tutuklanmasıyla yeniden gündemde. Bu olay, sadece bir casusluk vakası değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki kırılgan ilişkilerin de bir yansıması.
Millî İstihbarat Teşkilâtı‘nın (MİT) açıklamalarına göre, Rexhepi’nin 25 Ağustos’ta İstanbul’a gelişinden bu yana izlenen hareketleri, 30 Ağustos’ta tutuklanmasıyla sonuçlandı. Rexhepi’nin, Mossad’a ait bir para ağını yönettiği, drone görüntüleri çektiği ve Filistinli siyasetçilere karşı psikolojik savaş faaliyetlerinde bulunduğu iddiaları, Türkiye’nin Mossad’a karşı yürüttüğü mücadelede önemli bir başarı olarak kayıtlara geçti.
Rexhepi‘nin uyruğu açıklanmasa da, güvenlik kaynakları onun Doğu Avrupa ülkelerinden Türkiye’deki Mossad ajanlarına Western Union ve kripto para birimleri aracılığıyla para aktardığını belirtiyor. Özellikle Kosova üzerinden gelen bu para akışının, Suriye’deki saha durumuyla ilgili bilgi toplama karşılığında gerçekleştirildiği öne sürülüyor. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerin hassasiyetini daha da derinleştiriyor.
Türk istihbaratının son aylarda Mossad’ın Türkiye’deki faaliyetlerine karşı gerçekleştirdiği operasyonlar, iki ülke arasındaki güvensizliğin altını çiziyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın 5 Nisan’da açıkladığı gibi, Mossad tarafından hedef alınan kişi ve şirketler hakkında bilgi topladıkları gerekçesiyle sekiz kişi İstanbul’da tutuklanmıştı. Bu operasyon, Ocak ayında gerçekleştirilen ve başta Filistinliler olmak üzere çeşitli Arap uyruklu 34 kişinin casusluk yapmakla suçlanarak tutuklandığı Köstebek Operasyonu’nun devamı niteliğindeydi.
Soruşturmalar, Mossad’ın Türkiye’de insani nedenlerle ikamet eden yabancı uyruklu kişilere karşı gözetleme, izleme, saldırı ve kaçırma faaliyetlerinde bulunmak üzere 46 ajan görevlendirdiğini ortaya çıkardı. Bu durum, Türkiye’nin Hamas ile sürdürdüğü ilişkiler ve Hamas’ı terör örgütü olarak sınıflandırmayı reddetmesi nedeniyle Mossad’ın Türkiye’de ajan istihdam etmesine karşı duyduğu endişeyi pekiştiriyor.
Bu gelişmeler, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini nasıl etkileyecek? İstihbarat savaşlarının gölgesinde, Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik dengeler daha da kırılgan bir hale geliyor. Türkiye’nin Mossad’a karşı yürüttüğü mücadele ve operasyonlar, sadece iki ülkenin değil, aynı zamanda bölgenin istikrarı için de kritik bir önem taşıyor. Gözler şimdi, bu istihbarat savaşlarının hangi boyutlara ulaşacağını ve iki ülkenin diplomatik ilişkisinde nasıl bir yol haritası çizileceğini merakla izliyor.
Her ne kadar iki ülke arasındaki siyasi gerilimler zaman zaman yumuşama belirtileri gösterse de, istihbarat dünyasında yaşanan bu mücadeleler, ilişkilerin kırılgan doğasını gözler önüne seriyor. Türkiye, kendi ulusal güvenliğini sağlamak adına Mossad’ın faaliyetlerine karşı sert adımlar atarken, İsrail’in bu duruma tepkisi ve bölgede nasıl bir strateji izleyeceği belirsizliğini koruyor. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği, sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de önemli sonuçlar doğurabilir.
