BRICS'e Katılım Türkiye - ABD - Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?

BRICS’e Katılım Türkiye – ABD – Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?

Eylül 7, 2024
konu yorum

Avrupa Komisyonu Dışişleri ve Güvenlik Politikası Sözcüsü Peter Stano, her ülkenin kendi çıkarına uygun kararlar alabileceğini belirtti. Türkiye, AB üyeliğine aday bir ülke olup Gümrük Birliği ve ticari ilişkiler üzerinden Avrupa ile güçlü bağları bulunmaktadır. Ancak Stano, aday ülkelerin AB’nin değerlerini paylaşmasını ve dış politikalarını uyumlu hale getirmesini beklediklerini vurguladı.

BRICS'e Katılım Türkiye - ABD - Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?
Çağrı Erhan

Türkiye’nin AB üyelik sürecindeki statüsü, 25 yıldır devam eden bir belirsizliğe işaret ediyor. Çağrı Erhan, bu süreci “25 yıldır nişanlı kalmak” olarak nitelendiriyor ve Türkiye’nin adaylık sürecinin gerçek anlamda ilerleme kaydetmediğine dikkat çekiyor. Erhan’a göre, 1997 Lüksemburg Zirvesi’nde Türkiye, Kıbrıs ve Ege meselelerindeki tutumunu değiştirmediği için aday ilan edilmemiş ve bu nedenle AB ile ilişkiler kopma noktasına gelmişti.

1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin AB adaylığı onaylanırken, Kıbrıs ve Ege gibi sorunların ön şart olmaksızın ele alınacağı belirtilmişti. Ancak 2004’te Kopenhag Zirvesi’nde dönemin Danimarka Başbakanı Rasmussen ile Almanya Dışişleri Bakanı Fischer arasında geçen diyalog, Türkiye’nin üyelik sürecinin aslında oyalama taktiği olduğunu gözler önüne sermişti.

AB’nin 2004’te Türkiye’den ’ni yeni katılan üyelere genişletmesini istediğini, özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayan Türkiye için bu şartın büyük bir engel teşkil ettiğini belirtti. 2005’te bu protokol imzalandı ancak Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya devam edeceğini açıkladı. AB ise karşı deklarasyonlarla Türkiye’nin taahhütlerinin arkasında durmasını bekledi ve bu durum müzakere sürecini etkiledi.

19 yıllık müzakere sürecinde 35 fasıldan sadece 13-15’inin açıldığını, bunlardan yalnızca birinin geçici olarak kapandığını ifade etti. Ayrıca, Fransa ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin de 5 faslı bloke ettiğini belirtti. Sonuç olarak, Türkiye’nin AB ile müzakereleri sürdürmesi giderek zorlaşmış ve sürecin “malumun ilanı” haline geldiğini vurguladı.

Erhan’ın değerlendirmesi, Türkiye’nin AB ile olan müzakere sürecinin durma noktasına geldiğini, AB’nin değerler sisteminin Gazze gibi olaylar sonrası güvenilirliğini kaybettiğini ve bu süreçte Türkiye’nin kendi yolunu çizmesinin önemini ortaya koyuyor.

Türkiye – ABD – Avrupa İlişkilerine Etkisi

BRICS'e Katılım Türkiye - ABD - Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?
Mehmet Ali Güller

Mehmet Ali Güller, Türkiye’nin BRICS’e katılımıyla ilgili hükümetin yaklaşımını “utangaç pazarlıkçı” ve “ikili” olarak nitelendiriyor. Bu yorum, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde genellikle stratejik değil, daha taktiksel bir duruş sergilediğini öne sürüyor. Güller, Türkiye’nin BRICS’e katılımının, Çin ve Rusya’nın istediği şartlar altında bile büyük bir engelle karşılaşmayacağını ve bu ülkelerin üyelik için güçlü bir itirazlarının olmadığını belirtiyor. Türkiye’nin BRICS’e katılımı, özellikle Çin ve Rusya için stratejik bir kazanım olarak görülse de, ABD ve Batı’nın buna bakış açısı daha karmaşık olabilir.

Hükümetin Stratejisi: Stratejik mi, Taktiksel mi?

Güller’e göre, Türkiye hükümeti BRICS’e katılım gibi hamleleri, Batı ile olan pazarlıklarının bir aracı olarak kullanıyor. Bu yaklaşım, özellikle ABD ve Avrupa ile yaşanan diplomatik ve ekonomik gerilimlerde kendini gösteriyor. 2018’de Erdoğan’ın BRICS zirvesine katılması, Türkiye’nin bu konuda zaten iradesi olduğunu ve bu tür adımların yeni olmadığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu tür girişimleri, Batı ile olan pazarlıklarda bir kaldıraç olarak kullanılmakta. Güller, bu hamlelerin çoğunlukla Batı basınına “Türk yetkililerin” açıklamaları üzerinden sızdırıldığını belirtiyor. Bu durum, Türkiye’nin dış politikada genellikle “ısıtma çalışmaları” yaptığına işaret ediyor.

BRICS Üyeliği: Stratejik Kazançlar ve Zorluklar

Güller, Türkiye’nin BRICS’e katılmasının stratejik nedenlerle önemli olduğunu savunuyor ve bu katılımın gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak, bu hedefin kısa vadede gerçekleşmesinin zorluğuna da dikkat çekiyor. Bir NATO ülkesinin, Batı bloğunun bir parçası olan Türkiye’nin BRICS içinde yer alması, Çin ve Rusya için büyük bir stratejik avantaj sağlayabilir. Diğer yandan, bazı görüşlere göre ABD, BRICS’in içinde Hindistan gibi kendine yakın ülkeler üzerinden bu bloğu etkileyebilir ve bu katılımı kendi çıkarlarına göre yönlendirebilir.

Küresel Güney – Kuzey Karşıtlığı ve Yeni Dönem

Güller, günümüzde küresel Güney ile küresel Kuzey’in karşı karşıya geldiği yeni bir tarihsel döneme girildiğini belirtiyor. Portekiz Cumhurbaşkanı’nın ve ABD’deki siyasi liderlerin açıklamaları, mevcut küresel düzenin eski yapısını kaybettiğine işaret ediyor. Bu dönemde, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ve kurallarını ABD’nin yazdığı mevcut sistemde daha fazla söz hakkı talep ediyor. Bu talepler, ekonomik büyümelerine paralel olarak güç kazanmakta ve BRICS gibi platformlarda somutlaşmaktadır.

BRICS: Bir Ekonomi Kulübü mü, Yoksa Daha Fazlası mı?

BRICS, henüz Avrupa Birliği gibi bir örgüt mertebesine ulaşmamış olsa da, bir ekonomi kulübü veya fikir kulübü olmaktan öteye geçmiştir. BRICS’in temel hedefleri arasında, ABD’nin kurduğu küresel düzende küresel Güney’in daha fazla söz sahibi olmasını sağlamak ve ABD’nin mali sistemine reform getirmek yer alıyor. BRICS ülkeleri, uluslararası ticarette dolar yerine ulusal para birimlerini kullanarak dedolarizasyon sürecini başlatmış ve bu hedef doğrultusunda bir ortak dijital rezerv para birimi oluşturma planları yapmaktadır. Ayrıca, 100 milyar dolarlık sermayesiyle Yeni Kalkınma Bankası, sürdürülebilir altyapılar için kredi vererek üyelerine ve dış ülkelere finansal destek sağlamaktadır.

Hakan Güldağ’ın Değerlendirmesi

BRICS'e Katılım Türkiye - ABD - Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?
Hakan Güldağ

Hakan Güldağ, BRICS’in yükselişi ve Türkiye’nin olası üyeliği bağlamında, küresel güç dengelerindeki değişimleri ele alıyor. Güldağ, Soğuk Savaş dönemindeki net bloklaşmanın aksine, günümüzde dünya ekonomisinde ve uluslararası ilişkilerde daha karmaşık ve çok kutuplu bir yapının ortaya çıktığını belirtiyor. Günümüzde rekabet yalnızca ideolojik değil; finans, teknoloji, ticaret ve jeopolitik alanlarda da yaşanıyor. Bu, Hindistan, Çin ve potansiyel olarak Türkiye gibi ülkelerin yeni oluşan bu küresel ekosistemde nerede duracaklarını yeniden değerlendirmeleri gerektiğini gösteriyor.

Soğuk Savaş’tan Farklı Bir Rekabet: Ekonomik Güçlerin Yükselişi

Güldağ, Çin’in ekonomik atılımını ve Batı’nın üretim platformunun küresel güneye kaymasını önemli bir dönüşüm olarak değerlendiriyor. Çin’in 1989’da Berlin Duvarı yıkıldığında 350 milyar dolarlık bir ekonomiden, günümüzde 18 trilyon dolarlık bir dev haline gelmesi, sadece Çin’in değil, genel olarak küresel Güney’in ekonomik büyüklüğünü ve etkisini artırdığını gösteriyor. Hindistan, Çin ve diğer BRICS ülkelerinin ekonomik büyüklüğü, küresel sistemde daha fazla söz sahibi olma taleplerini de beraberinde getiriyor.

BRICS ve Küresel Güney: Yeni Bir Model mi, Alternatif mi?

BRICS’in yükselişi, Batı merkezli ekonomik düzenin zayıflaması ve küresel Güney’in söz hakkını artırma taleplerinin bir yansıması olarak görülüyor. Ancak Güldağ, bu sürecin kapitalizmin yeni bir modeline yol açmadığını, var olan modele tam olarak entegre olmayan bir alternatif oluşturduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, BRICS’in temel hedeflerinden biri, ABD’nin kurduğu düzen içinde daha fazla söz hakkı elde etmek ve özellikle mali sistemde reform gerçekleştirmek. Çin’in 19. Parti Kongresi sonrası belirlediği yeni ekonomik sürümü, hem iç tüketimi artırmaya hem de küresel ölçekte finansman sağlamaya odaklanıyor; bu da Çin’in Afrika’da en büyük finans sağlayıcı ülke olmasını beraberinde getiriyor.

Türkiye’nin BRICS ile İlişkisi: İki Ucu Keskin Bıçak

Güldağ, Türkiye’nin BRICS’e olası katılımının getireceği avantajların yanı sıra, ciddi kırılganlıkları da beraberinde getireceğini belirtiyor. Türkiye’nin Batı ile olan ticari bağları, özellikle Avrupa Birliği (AB) ile olan Gümrük Birliği anlaşması, ülkenin ekonomik ve ticari geleceği açısından kritik önemde. BRICS, henüz kurumsal yapısı tam oturmamış bir platform olduğu için, Türkiye’nin bu organizasyon içindeki varlığı Avrupa ile olan ilişkilerini karmaşıklaştırabilir. Türkiye’nin BRICS’e katılımının bir “Truva atı” olarak Batı’ya karşı kullanılabileceği yönündeki tezler ise, bu sürecin stratejik ve diplomatik açıdan hassas dengelere sahip olduğunu gösteriyor.

BRICS vs. Batı: Türkiye’nin Stratejik Yol Haritası

Güldağ, Türkiye’nin dış politikada dengeli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguluyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarına atıfta bulunarak, Türkiye’nin Batı ile olan tarihi bağlarını koparmadan BRICS ve diğer alternatif platformlarla işbirliği yapabileceğini belirtiyor. Bu yaklaşım, Türkiye’nin stratejik çıkarları doğrultusunda hareket ederken, Batı ile olan ekonomik ve ticari bağlarını da korumasına olanak tanıyabilir.

Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği: Fayda ve Zarar Dengesi

Türkiye’nin AB ile olan Gümrük Birliği anlaşması, ülkedeki sanayileşme sürecine önemli katkılar sağlamış olsa da, zaman içinde bazı ekonomik zorlukları da beraberinde getirdi. Güldağ, bu anlaşmanın Türkiye’nin sanayileşmesini desteklediğini ve ülkeyi Avrupa’nın en önemli tedarikçilerinden biri haline getirdiğini vurguluyor. Ancak, Gümrük Birliği’nin güncellenmemesi ve Türkiye’nin bu süreçteki kayıplarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor.

Sonuç: BRICS, Türkiye İçin Fırsat mı, Risk mi?

Güldağ’ın değerlendirmesi, Türkiye’nin BRICS’e katılımının hem fırsatlar hem de riskler barındırdığını gösteriyor. BRICS, Türkiye’ye küresel Güney’in yükselen gücünden yararlanma imkanı sunabilir; ancak Batı ile olan köklü ilişkilerin zarar görmemesi için dikkatli bir dengeleme stratejisi gerekiyor. Türkiye’nin ekonomik büyüme ve uluslararası konumunu güçlendirme hedefleri doğrultusunda, BRICS gibi platformları stratejik işbirlikleri olarak değerlendirmesi, mevcut küresel sistemde daha güçlü bir konum elde etmesini sağlayabilir.

BRICS Tam Olarak Neye Alternatif? Gürkan Zengin’in Değerlendirmesi

BRICS'e Katılım Türkiye - ABD - Avrupa İlişkilerini Nasıl Etkiler?
Gürkan Zengin

Gürkan Zengin, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkisinde yaşadığı hayal kırıklıklarını dile getirerek, Türkiye’nin uzun yıllardır AB kapısında bekletilmesinin yarattığı derin hayal kırıklığını ve aşağılanmışlık hissini vurguluyor. Zengin’e göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu durumu açıkça dile getiren ilk lider olarak dikkat çekiyor. AB ile tam üyelik perspektifinin artık gerçekçi olmadığını belirten Zengin, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasının 50 yıl daha beklemesini gerektirebileceğini ve bunun mevcut konjonktürde de mümkün olmadığını ifade ediyor.

AB ile İlişkiler: Umutlar ve Gerçekler

Zengin, Avrupa’da yükselen ırkçılık, Türk karşıtlığı ve İslamofobinin Türkiye’nin AB üyeliğini imkansız hale getirdiğini savunuyor. AB ile tam üyelik hedefinin yerine, imtiyazlı ortaklık, vize serbestisi gibi daha somut ve gerçekleştirilebilir hedefler koyulması gerektiğini belirtiyor. AB’nin Türkiye’yi sürekli oyaladığı ve Türkiye’nin bu süreçte kandırıldığını ifade eden Zengin, devletin bu gerçeği kabul ederek, AB üyeliği hedefini bir çıpa olarak görme anlayışından vazgeçmesi gerektiğini savunuyor. Bunun yerine, AB ile daha ciddi ve somut pazarlıklar yapılmasını, örneğin iş insanları, gazeteciler ve öğrenciler için vize serbestisi gibi konulara odaklanılmasını öneriyor.

Gerçekçi Yaklaşım: İkili İlişkiler ve Bölgesel İşbirlikleri

Zengin, AB üyeliği perspektifini terk etmek gerektiğini, ancak bu durumun Türkiye’nin Avrupa ile tüm ilişkilerini koparması anlamına gelmediğini belirtiyor. İkili ilişkiler ve bölgesel işbirliklerinin önemini vurgularken, Türkiye’nin AB tarafından tampon bölge olarak kullanılmasını da eleştiriyor. Türkiye’nin mülteciler konusunda Avrupa ile pazarlık yapması gerektiğini ve bu tür sorunların ciddi bir şekilde ele alınmasını gerektiğini ifade ediyor. Türkiye’nin AB ile ilişkilerde daha kararlı ve net bir tutum sergilemesini savunarak, AB’nin Türkiye’yi oyalamasına daha fazla izin verilmemesi gerektiğini söylüyor.

BRICS: Yeni Bir Alternatif mi?

Gürkan Zengin, BRICS’in tam olarak neye alternatif olduğunu sorgularken, Türkiye’nin AB ile yaşadığı hayal kırıklıklarını göz önüne alarak, BRICS gibi yeni yapılarla daha ciddi ve çok boyutlu ilişkiler kurulması gerektiğini dile getiriyor. BRICS, şu an için tam anlamıyla bir Avrupa Birliği alternatifi olmasa da, çok kutuplu dünya düzeninde Türkiye için yeni fırsatlar sunabilir. Zengin’e göre, Türkiye’nin mevcut uluslararası konjonktürde AB ile sürtüşmeden BRICS gibi oluşumlarla işbirliğine gitmesi, ülkenin stratejik esnekliğini artırabilir.

Türkiye’nin Stratejik Seçenekleri: BRICS ve Ötesi

Zengin, AB ile süregelen anlaşmazlıkların ve hayal kırıklıklarının, Türkiye’yi BRICS gibi alternatif yapılarla daha fazla işbirliği yapmaya itebileceğini öne sürüyor. Ancak, bu işbirliklerinin AB ile mevcut ekonomik ve ticari bağları zedelemeyecek şekilde dengelenmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye’nin hem Batı ile tarihi bağlarını koruyarak hem de Doğu ile yeni ittifaklar geliştirerek çok yönlü bir dış politika benimsemesi gerektiğini savunuyor. BRICS, Türkiye için bir fırsat olabilir, ancak bu, Batı ile olan mevcut ilişkilere zarar vermemek kaydıyla değerlendirilmeli.

Sonuç: Yeni İttifaklar ve Esnek Diplomasi

Gürkan Zengin’in değerlendirmeleri, Türkiye’nin AB ile olan ilişkisinde yaşadığı hayal kırıklıklarının, ülkeyi yeni alternatifler aramaya yönelttiğini gösteriyor. BRICS, Türkiye için AB’ye tam anlamıyla bir alternatif olmasa da, çok kutuplu dünyada farklı güçlerle işbirliği yaparak stratejik konumunu güçlendirebileceği bir platform olabilir. Türkiye, Batı ile olan ilişkilerini tamamen koparmadan, BRICS gibi oluşumlarla yeni işbirlikleri kurarak, esnek ve çok yönlü bir diplomasi yürütmelidir. Bu stratejik yaklaşım, Türkiye’nin uluslararası arenada daha bağımsız ve güçlü bir aktör olarak yer almasını sağlayabilir.

Haber Türk Gerçek Fikri Ne Canlı Yayınından Yararlanarak Hazırlanmıştır

Latest from Yorum

Selena Gomez, Milyarderler Arasına Katıldı
Önceki Hikaye

Selena Gomez, Milyarderler Arasına Katıldı

Ayşenur Ezgi Eygi: Bir Aktivistin Mirası ve Filistin İçin Verilen Mücadele
Sonraki Hikaye

Ayşenur Ezgi Eygi: Bir Aktivistin Mirası ve Filistin İçin Verilen Mücadele

Git