ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki stratejik hamleleri, giderek artan bir karmaşa ve belirsizlik ortamı yaratıyor. Özellikle Biden yönetiminin İsrail Başbakanı Netanyahu’ya olan desteği, görünürde bir tezat yaratıyor. Zira Beyaz Saray, Netanyahu’yu eleştiriyor gibi görünse de sahadaki gelişmelere baktığımızda, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına dolaylı yoldan sınırsız destek veriliyor.
ABD’nin bu desteği, Hizbullah gibi bölgedeki direniş güçlerine karşı İsrail’in yürüttüğü operasyonları genişletme hedefinin bir parçası olarak görülebilir. Bu süreç, aslında bölgesel bir savaşın fitilini ateşleyebilir. Hizbullah’ın talepleri çok net: Gazze’deki saldırıların durdurulması ve ateşkes. Ancak ABD, bu fırsatı Hizbullah‘ı zayıflatmak ve İran’a giden yolu açmak için kullanma niyetinde.
[irp posts=”2420″ ]
Beyaz Saray’ın özel temsilcileri Amos Hochstein ve Brett McGurk gibi isimler, İsrail’in bölgedeki hareketlerini destekleyerek, Lübnan’da ve diğer komşu ülkelerde gerilimi tırmandırıyor. ABD donanması ve NATO müttefikleri, istihbarat desteği sağlıyor, silah taşıyor ve bölgedeki askeri varlıklarını artırıyor. Özellikle Akdeniz’de konuşlanmış casus uçaklar, İsrail’e istihbarat sağlama konusunda kritik bir rol oynuyor.
Bu süreç, aslında Ortadoğu’da yıllardır devam eden kaosun bir başka perdesi. Afganistan ve Irak işgallerinin getirdiği yıkım, Arap Baharı’nın yarattığı çöküşler ve Suriye’deki iç savaş, bölgenin toparlanamayan yaralarından sadece birkaçı. ABD’nin ve müttefiklerinin bu güç kullanımı, bölgeyi yeniden dizayn etme hayaliyle ilerliyor, ancak geçmiş tecrübeler bu hayallerin sadece yeni felaketler doğuracağını gösteriyor.
[irp posts=”2416″ ]
Şu an Gazze’de başlayan saldırılar, bir sonraki aşamada Lübnan’a sıçrayabilir, hatta Suriye’yi yeniden bir savaş ortamına sürükleyebilir. En büyük hedef ise kuşkusuz İran. ABD’nin Ortadoğu’daki stratejik ajanları, bu fırsatı tarihi bir an olarak değerlendiriyor, ancak bu strateji, ABD’yi de içine çekecek büyük bir karmaşaya neden olabilir. Pentagon ve Dışişleri’nden gelen uyarılara rağmen, şu an sahada İsrail’in eli güçlendiriliyor ve ABD bu politikanın tam arkasında duruyor.
İsrail ve Hizbullah arasında sınırda gerilim devam ederken, Lübnan ordusunun sınırdan çekilmesi gibi gelişmeler, çatışmaların tırmanacağının habercisi olabilir. Lübnan’ın iç savaşa sürüklenme riski her geçen gün artıyor. Hizbullah, İsrail’e karşı geçmişte olduğu gibi direnmeye hazır, ancak İsrail’in askeri gücü ve uluslararası destekle bu kez planlarını daha derin ve geniş çaplı bir operasyona çevirmiş durumda.
[irp posts=”2424″ ]
Sonuç olarak, bölge büyük bir belirsizlik içinde. Ortadoğu’daki bu oyun, sadece bölge halklarını değil, tüm dünyayı etkileyebilecek bir savaş riskini beraberinde getiriyor. Geçmişteki işgallerin ve müdahalelerin yarattığı sonuçlar ortadayken, bu gidişat hiç de hayra alamet görünmüyor