Dünya çapında her yıl yüzlerce dizi ve film izleyicilere sunuluyor. Bu yapımlar, yönetmenler, senaristler, oyuncular ve set çalışanları gibi kalabalık ekipler tarafından üretiliyor ve çekimler başlamadan önceki proje aşamasından, çekim sırasına ve sonrasına kadar çeşitli çevresel etkiler bırakabiliyor.
Haziran ayında çevrim içi dizi ve film platformu Netflix’in yayımladığı rapor, sera gazı emisyonlarının azaltılması için sektörde alınan önlemleri öne çıkarırken, prodüksiyonların neden olduğu büyük emisyon miktarını da gözler önüne serdi.
Rapora göre, sadece Bridgerton dizisinin üçüncü sezonunda kullanılan enerji üniteleri sayesinde yaklaşık 146 milyon ton karbondioksit eş değeri salım engellendi. Back in Action filminin hazırlık ve çekim sürecinde kullanılan hidrojen enerji üniteleri ise yaklaşık 129 milyon ton karbondioksit eş değeri salımın önüne geçti.
Londra’daki yapımlara yenilenebilir enerji sağlamak amacıyla Film London tarafından başlatılan Grid Project’in elektrik erişim kutularını kullanan ilk yapım olan Supacell dizisi, bu sayede yaklaşık 22 milyon ton karbondioksit eş değeri salım engelledi. Benzer şekilde, The Electric State filminde hibrit bir sistem kullanılarak ana kamp alanındaki jeneratörlerin çalışma süresi %80 oranında azaltıldı ve yaklaşık 17 milyon ton karbondioksit eş değeri emisyonun önüne geçildi.
Dizi ve Film Sektöründe Çevre Dostu Uygulamalar
Dizi ve film sektörünün çevresel etkileri ve bu etkilerin nasıl azaltılabileceği konularında açıklamalarda bulunan Altın, bu yapımların yeni dünyalar yaratma potansiyeline sahip olduğunu, ancak yaratım süreçlerinin çevreye zarar verebileceğini vurguladı. Karbon ayak izini azaltmak için alınabilecek bazı basit önlemler olduğunu belirten Altın, şu önerilerde bulundu:
- Hazırlık aşamasında ekip sayısını azaltarak ve teknolojiden yararlanarak karbon ayak izi düşürülebilir.
- Çekim sırasında ve sonrasında daha fazla önlem alınabilir. Dijital çözümler kullanmak, kağıt israfından kaçınmak, toplu taşıma araçlarını tercih etmek ve toplantıları çevrim içi yapmak gibi adımlar faydalıdır.
- Setlerde hangi faktörlerin gerekli olup olmadığını belirlemek israfı önleyebilir.
Altın, dünya genelinde film sektörü için sürdürülebilirlik planları ve manifestolar bulunduğunu, ancak uzun çekim süreleri ve yetiştirme telaşı gibi nedenlerle bu konunun göz ardı edilebildiğini ifade etti. Çevreye duyarlı prodüksiyonların gerekliliği konusunda farkındalık yaratmanın önemini vurguladı ve sektörde bu bilinci yaygınlaştırmak için daha fazla çaba gerektiğini belirtti.
Sette Karbon Emisyonunu Azaltma Önerileri
Altın, dizi ve film setlerini daha çevre dostu hale getirmek için şu önerilerde bulundu:
- Kağıt israfını önlemek: Dijital uygulamalar sayesinde kağıt kullanımını en aza indirebiliriz.
- İçecek ve yiyecek tüketimi: Plastik şişeler ve karton bardaklar yerine matara ve damacana sistemleri kullanılabilir.
- Enerji kaynakları: Sürdürülebilir aydınlatma sistemleri tercih edilebilir ve mazot kullanımını azaltacak alternatif enerji kaynakları değerlendirilebilir.
- Dekor ve kostüm kullanımı: Yeniden kiralanabilir ve paylaşılabilir malzemeler tercih edilebilir.
- Yemek seçenekleri: Vegan yemekler gibi çevre dostu seçenekler değerlendirilmeli.
Altın, Türkiye’de sürdürülebilir prodüksiyonların yaygınlaşması için devlet desteğinin önemine değinerek, bir kamu yayını aracılığıyla örnek bir dizi çekiminin bu yöndeki ilk adım olabileceğini söyledi.
Bu öneriler ve alınacak önlemlerle, hem sektörde hem de günlük hayatta çevreye duyarlı davranarak geleceğe yatırım yapmanın mümkün olduğunu belirtti.