editor
Türkiye siyasetinde yankı uyandıran gelişmelerden biri, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklanması oldu. Gündemi meşgul eden bu olayın yankıları Esenyurt sınırlarını çoktan aşarak kamuoyunun dikkatini çekmiş durumda. İstanbul vali Yardımcısı Can Aksoy’un, Esenyurt Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilmesi, belediyenin geleceğine dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Peki, Ahmet Özer bu iddialara nasıl yanıt veriyor?
Aile ve Sosyal Çevre Hakkında Verdiği Bilgiler
Ahmet Özer’in ifadesine dair dikkat çeken ayrıntılardan biri, geniş aile yapısı ve akraba çevresine yönelik sorulara verdiği yanıtlar. 22 kardeşi bulunduğunu belirten Özer, terör örgütüyle doğrudan veya dolaylı bir ilişki iddiasını kesin bir dille reddediyor. Kendisinin ne örgüt lideri Abdullah Öcalan’la ne de İmralı’ya giden heyetlerle bir görüşmesinin olmadığını ifade ediyor. İddialara karşı bu net duruşu, olayın birçok boyutunu tartışmaya açıyor.
“Görüşmeleri Hatırlamıyorum”
Özer’in, terör örgütüyle bağlantısı olduğu ileri sürülen görüşmelerle ilgili iddialara karşı duruşu, “hatırlamıyorum” cevabıyla şekilleniyor. Üzerine atılı suçlamaların odak noktasında bulunan Ahmet isimli bir şahısla görüşmelerini kabul etmeyen Özer, ifadesinde belirsizliğin altını çiziyor. Bu noktada Özer, gündelik ilişkilerde bile söz konusu kişilere hitap ederken “Hacı” ifadesini kullanmadığını belirterek, iddiaları geri çeviriyor.
PKK İle İlişkili Olduğu İddia Edilen Yayınlar
Ahmet Özer’in PKK bağlantılı olarak nitelendirilen bir dernek binasına giriş yaptığına dair görüntüler de soruşturmanın önemli bir parçası. Özer, MEBYA/DER isimli derneğe dair bir ziyaret hatırlamadığını ve derneğin ne olduğunu bilmediğini dile getiriyor. Bu tür iddialar karşısında net bir bellek kaybını öne süren Özer’in, iddiaları çürütmeye yönelik verdiği bu ifadeler kamuoyunun dikkatini çekiyor.
“Öcalan Sloganları” İddiası
Ahmet Özer’e, belediye tarafından düzenlenen “Kardeş Kültürler Festivali” sırasında Öcalan lehine sloganlar atıldığı iddiaları da yöneltilmiş. Festivale yaklaşık 450 bin kişinin katıldığını ve etkinliğin güvenliğinin Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından sağlandığını belirten Özer, kendisinin bu sloganlara şahit olmadığını söylüyor. Bu beyanla birlikte, organizasyondan haberdar olduğunu ancak ayrıntılardan sorumlu olmadığını ifade ediyor.
Telefon Görüşmeleri ve Para Hareketleri
Soruşturmanın en çarpıcı kısımlarından biri, Ahmet Özer’in farklı kişilerle yaptığı telefon görüşmelerinin incelenmesi. 1 Ocak-20 Ekim 2024 arasında 694 farklı kişiyle görüşme yaptığı belirtilen Özer, bu kişilerden bazılarının terörle bağlantılı olduğunu bilmediğini ifade ediyor. Belediye başkanı olarak her gün çok sayıda kişi tarafından arandığını belirten Özer, bu tür görüşmelerin doğrudan terör örgütüyle ilişkilendirilemeyeceğini savunuyor.
Bankadaki para hareketlerine yönelik sorular ise Özer’in ifadesinde yer alan başka bir önemli konu. Milyonlarca dolar para giriş ve çıkışını yalanlayan Özer, hesabındaki para hareketlerini iddialarla bağdaştırmıyor. Özer, bu tür iddiaları şiddetle reddederek, hayatında bu büyüklükte paraların hesabında bulunmadığını belirtiyor.
“Terörle İşim Olmaz”
Yaklaşık 40 yıldır akademisyen kimliğiyle çeşitli kurumlarda görev aldığını ve binlerce öğrenci yetiştirdiğini belirten Ahmet Özer, terörle ilgisi olmadığını vurguluyor. Yurt içi ve yurt dışı birçok önemli organizasyonda Türkiye’yi temsil ettiğini belirterek, bugüne kadar adli sicilinde en ufak bir leke olmadığını ifade ediyor. Özer, terör suçlamalarıyla ilişkilendirilmesini kabul edilemez buluyor ve hakkındaki iddiaların düşmesini bekliyor.
Sabah Operasyonu ve Tepkiler
Özer’in en çok üzerinde durduğu noktalardan biri ise gözaltına alındığı an. Sabah saat 05.45’te evine yapılan operasyonu eleştiren Özer, bu durumun eşi ve çocukları üzerinde ciddi bir korku yarattığını belirtiyor. Kendi deyimiyle “bir terör suçlusu gibi” evine yapılan baskını yadırgayan Özer, sürecin sonlandırılarak göreve dönme talebini yineliyor.
Ahmet Özer’in iddialara karşı verdiği yanıtlar ve sürecin gelişimi, Türkiye’de yerel yönetimlerin karşılaştığı güvenlik riskleri, siyasi baskılar ve hukuk mekanizmasının işleyişi gibi konuları da yeniden gündeme taşıyor. Özer’in duruşu, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, olayın hukuki sürecinin nasıl sonuçlanacağı merak konusu.
