Erdoğan’ın Açıklamaları Kürt Meselesinde Yeni Bir Yön mü, Eski Sorunların Devamı mı?

Erdoğan’ın Açıklamaları Kürt Meselesinde Yeni Bir Yön mü, Eski Sorunların Devamı mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamaları Kürt meselesinde yeni bir dönemi mi işaret ediyor? Farklı siyasi yorumcuların perspektifleriyle çözüm sürecinin geleceği, sınır güvenliği ve bölgesel dinamiklerin Türkiye üzerindeki etkisini analiz ediyoruz
Ekim 30, 2024
konu yorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son konuşması, siyasi sahnede ne, ’la diyaloğa ve Türkiye’nin sınır güvenliğine yönelik önemli mesajlar taşıyor. Bu analizde, konuyu değerlendiren siyasi gözlemciler İbrahim Uslu, ve Çetin Çetiner’in farklı yaklaşımlarına yer veriyoruz. Konu üzerine ortaya çıkan bu çeşitli yorumlar, Türkiye’nin uzun süredir tartıştığı meseleler hakkında birbirinden farklı bakış açılarını bir araya getiriyor.

1. “Çözüm Süreci”nin Sonu mu? İbrahim Uslu’nın Görüşleri

Eski ANAR Başkanı İbrahim Uslu: İktidar düzenli olarak destek kaybediyor,  2023'te ilk turda kazanamaz | Independent Türkçe

İbrahim Uslu’ya göre, Erdoğan’ın bu açıklamaları bir çözüm süreci olasılığını tamamen kapatıyor.

“Bugünkü konuşmada ’ın çözüm süreciyle ilgili net bir tavır aldığını gördük. Bana göre Erdoğan, artık çözüm süreci ya da kalıcı bir diyalog süreci arayışında değil. MHP ve AK Parti’nin söylemlerinde de gördüğümüz gibi, burada daha çok tek seferlik, yani kısa vadeli bir pazarlık masası kurulması ihtimali var. Terör örgütleriyle doğrudan müzakereye kapıyı kapatmış bir tablo var karşımızda.

Cumhurbaşkanı, terör örgütleriyle masaya oturulmayacağını net bir şekilde ifade etti. Peki, geriye ne kaldı? Abdullah Öcalan ve HDP ile sınırlı, ancak örgütün geri kalan kesimlerinin dışarıda bırakıldığı bir diyalog ihtimali. Ancak, terör örgütünün paydaş olmadığı bir süreç, provokasyonlara her daim açık kalacaktır. Geçmişte yaşanan kırılganlıkları hatırlarsak, örgüt içindeki farklı grupların süreci kolaylıkla baltalayabileceğini biliyoruz. Yani, daha önceki süreçlerde bile çok cesur adımlar atılmışken başarısız olunmuştu; bugün ise bu adımların çok daha zayıf versiyonlarıyla bir sonuç beklemek, gerçekçi olmayabilir.

Bir başka kritik nokta da anayasal düzenlemelerle ilgili. İktidarın öncelikli hedefi bazı anayasa maddelerini değiştirmek gibi görünüyor. Bu düzenlemeler karşılığında HDP’nin istediği bazı değişiklikler için ortak bir noktada buluşmak hedefleniyor olabilir. Ancak bu sefer ki girişim, çözüm süreci olarak değil, daha çok siyasi bir al-ver anlaşması gibi görünüyor. Dolayısıyla, uzun soluklu bir çözüm beklemek gerçekçi olmayabilir.”

Uslu, Erdoğan ve MHP’nin terör örgütleriyle ilişkilere karşı kesin tavrını, Kürt meselesinde uzun vadeli bir çözüm değil, daha ziyade tek seferlik bir anlaşma arayışına işaret olarak değerlendiriyor.

2. Farklı Bir Yorum: Ufuk Uras’a Göre Dönüşüm İhtimali

Ufuk Uras: 12 Eylül ruhuna en büyük darbe 15 Temmuz'da vuruldu |  Independent Türkçe

Ufuk Uras ise tam tersi bir bakış açısı sunarak, nın klasik bir çözüm olmasa bile bir “dönüşüm” sürecini yansıtabileceğini savunuyor. Uras, Erdoğan’ın yurttaşlık birliği ile terör sorunu arasında çizdiği ayrımın, Kürt vatandaşlarla daha demokratik bir çerçevede diyaloğun mümkün olabileceğine işaret ettiğini belirtiyor.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında çözüm sürecine dair doğrudan bir ifade olmayabilir, ancak ben burada bir dönüşüm süreci ihtimalini görüyorum. Kürt yurttaşların eşit yurttaşlık çerçevesinde değerlendirilmesi, demokratik bir Cumhuriyet fikriyle birlikte ele alınmış. Bu çok önemli, çünkü şiddet ve terör meselesini yurttaşlık hakları meselesinden ayıran bir bakış açısına işaret ediyor.

Konuşmanın sonunda sınır güvenliğine yapılan vurguyu da dikkate alıyorum. Cumhurbaşkanı’nın Irak ve Suriye’deki merkezi yönetimlerle normalleşme çerçevesinde bir güvenlik düzenlemesine atıfta bulunması, sınır güvenliğini komşu ülkelerle yeni bir iş birliği perspektifinde ele alabileceğini gösteriyor. Burada yeni bir sayfa açmak mümkün.

Bu noktada şiddetin sona erdirilmesi için atılacak her adıma değer verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Evet, süreç çok katmanlı, çok kırılgan. Provokasyonlara açık bir ortamdayız; ancak bu dönüşüm, geçmişe kıyasla farklı bir yaklaşımı temsil ediyor. Sorunları konuşabiliyorsak çözüm için de bir yol bulunabileceğine inanıyorum.”

Bu bağlamda, Türkiye’nin bölgedeki normalleşme adımları ve sınır güvenliği vurgusu da dikkat çekiyor.

3. Bölgesel Yankı: Çetin Çetiner’in Sınır Ötesi Perspektifi

Çetiner Çetin Haberleri - Son Dakika Yeni Çetiner Çetin Gelişmeleri

Çetin Çetiner ise Erdoğan’ın konuşmasının yalnızca Türkiye’de değil, özellikle Kuzey Irak ve Suriye’de de yankı bulacağına dikkat çekiyor. Çetiner’e göre, bu söylem iç dayanışmayı pekiştirme amacını taşıyor.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını oldukça önemli buluyorum; özellikle sınır güvenliği ve iç dayanışmaya vurgu yapması dikkat çekiciydi. Türkiye’nin sınır bölgelerinde, özellikle Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de yaşanan gelişmelere bakıldığında, bu açıklamaların bölgedeki yankısı büyük olacaktır. Erdoğan’ın iç cepheyi tahkim etme yönündeki söylemi, ülke içinde birlik ve beraberliği güçlendirme amacını taşıyor.

PKK’ya yönelik çözüm arayışlarında, örgütün kendi içindeki fraksiyonları iyi okumak gerekiyor. Çünkü PKK homojen bir yapı değil; Amerika’yla iş birliği yapan gruplar, İran’la yakın olan unsurlar ve Avrupa bağlantılı bölümler var. Bu kadar farklılaşmış bir yapı içinde, bir diyalog süreci başlatmak, her zaman kırılgan bir zeminde ilerlemek anlamına geliyor. Abdullah Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisi hâlâ güçlü, ancak farklı gruplar arasında uyum sağlamak da zor.

Erdoğan, 1000 yıl önce Alparslan’ın Malazgirt’te ‘Kürt beylerim’ diye başlayan hitabını anımsatarak, geçmişteki kardeşlik bağlarını yeniden inşa etmeyi öneriyor. Bu söylemin toplumsal zeminde karşılık bulma ihtimali büyük. Ancak, yalnızca Türkiye içinde değil, bölgede yer alan uluslararası ve bölgesel aktörler tarafından provoke edilebileceği gerçeğini unutmamak gerekiyor. Eğer dış dinamikler ve örgütün kendi iç yapısındaki çatışmalar süreci baltalamazsa, bu adımlar Türkiye’de kalıcı bir istikrar ve barış için umut olabilir.”

Ayrıca PKK’nın fraksiyonları ve uluslararası aktörlerin etkisine vurgu yaparak, olası bir yeni yaklaşımın PKK’nın kendi içindeki farklı sadakat yapıları dikkate alınarak şekillendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

4. Sürecin Kırılganlığı: Gerçekçi Beklentiler

Her bir yorumcu, böylesi bir sürecin kırılganlığı konusunda hemfikir. Uslu’nın çözüm süreci konusundaki şüpheciliğinden, Uras’ın birlik yönündeki umutlarına ve Çetiner’in bölgesel istikrara dair uyarılarına kadar her yorum, uzun vadeli bir barışın sağlanması için siyasi irade, toplumsal katılım ve bölgesel iş birliğinin dengeli bir şekilde sağlanmasının önemini vurguluyor.

-YORUM-

Erdoğan’ın açıklamaları, geçmiş çözüm süreçlerinden farklı bir yönelim olduğunu işaret etse de uzmanlar, bu sürecin derinleşmesi veya benzer sorunların yeni biçimlerde tekrar gündeme gelmesi konusunda birbirinden farklı görüşlere sahip. Türkiye’nin gelişen bu yaklaşımının kalıcı bir barışa mı yoksa yeni bir sınav sürecine mi yol açacağını ancak zaman gösterecek.

Latest from Yorum

Bakırhan’dan Erdoğan’a: 'Onurlu Barış Zemindeyiz ve Durduğumuz Yer Çok Net
Önceki Hikaye

Bakırhan’dan Erdoğan’a: ‘Onurlu Barış Zemindeyiz ve Durduğumuz Yer Çok Net

İmamoğlu’ndan Özer’in Gözaltına Alınmasına Tepki: ‘Altı Ayda Ne Değişti?
Sonraki Hikaye

İmamoğlu’ndan Özer’in Gözaltına Alınmasına Tepki: ‘Altı Ayda Ne Değişti?

Git

Don't Miss