Bir yılın ardından, olayların genel bir değerlendirmesini yapıyoruz. 7 Ekim saldırılarıyla birlikte, Filistin ve İsrail arasında önemli bir kırılma yaşandı. Peki, bu süreçte ne kazanıldı? Açıkça söylemek gerekirse, ne Filistinliler ne de İsrail kazandı. Aksine, her iki taraf da büyük kayıplar verdi.
7 Ekim’in Ortaya Çıkardıkları
7 Ekim ve sonrasındaki gelişmeler İsrail’in uzun süredir sahip olduğu iki önemli algıyı yıktı: İsrail’in dokunulamaz olduğu ve uluslararası arenada masumiyet algısı. Hamas’ın düzenlediği 7 Ekim saldırıları, İsrail’in savunmasız olabileceğini gösterdi. Ayrıca, İsrail’in küresel destekçilerinin gözündeki masumiyet algısı da önemli ölçüde sarsıldı.
Özellikle Batı kamuoyunda İsrail’e olan destek ciddi eleştirilere maruz kalıyor. ABD’deki Demokrat Parti içinde bile İsrail’e verilen destek sorgulanıyor. Bu durum, İsrail’in uluslararası alanda zemin kaybettiğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Avrupa’da ise İspanya, İsveç, İrlanda gibi ülkeler Filistin Devleti’ni tanıma çağrısı yaparken, İsrail’in uluslararası arenada yargılanması gerektiğini savunuyor.
İki Devletli Çözüm ve Bölgedeki Dengeler
7 Ekim öncesinde, iki devletli çözüm ihtimali kapalı gibiydi. Abraham Anlaşmaları ile İsrail ve bazı Arap ülkeleri arasında yakınlaşma sağlanmıştı. Ancak bu saldırıların ardından iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğuna dair görüşler güçlendi. Ancak İsrail’deki mevcut siyasi ortam, bu çözümü desteklemiyor.
Filistin cephesinde de Hamas ve Batı Şeria’daki Filistinliler arasında tam bir birlik olmaması, çözüm olasılığını zayıflatıyor. Ayrıca, bölgedeki diğer güçlerin tutumu da önem taşıyor. İran ve İsrail’in karşı karşıya geldiği bu süreçte, Suudi Arabistan gibi Sünni monarşilerin pasif kalması, onların meşruiyetini sorgulatıyor. Bu ülkeler, Filistin sorununu daha ne kadar görmezden gelebilecek?
Gözlerin Gazze’den Uzaklaşması
Başlangıçta dünya kamuoyu Gazze’deki yıkıma odaklanmıştı, ancak zamanla odak Lübnan ve İran’a kaydı. Bu, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının daha az konuşulmasına yol açtı. Bu durum, Netanyahu’nun savaşı uzatmasıyla kendi siyasi çıkarlarına hizmet eder bir hale geldi. Ne yazık ki bu gelişmeler, Gazze’deki insani krizlerin gölgede kalmasına neden oluyor.