Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde “yapay zeka ve kadın” temasına dikkat çekti. Dijitalleşmenin insanı nesnelleştirdiğini ve yapay zekanın kadınlara yönelik eşitsizlikleri artırabildiğini vurgulayan Erdoğan, adil bir teknoloji kullanımı için algoritmaların dezavantajlı kesimleri gözetmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımını artırmak için yapılan çalışmalara değinen Erdoğan, kadın hakları alanında engellerin aşıldığını ve toplumsal güçlenmede kadınların rolünün önemini dile getirdi. Ayrıca, Gazze’deki kadınların direnişini desteklemeye devam edeceklerini ifade etti.
Haber Yorum
6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, kadın ve teknolojinin kesiştiği noktalara odaklanarak önemli bir mesaj verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında vurguladığı noktalar, teknolojinin özellikle yapay zeka alanında kadınlara yönelik fırsat ve riskleri nasıl barındırdığına dair derin bir bakış sunuyor. Ancak bu yalnızca bir zirve ya da sıradan bir konuşma değildi; kadınların güçlenmesi, dijital kültürün birey üzerindeki etkisi ve adalet arayışları açısından önemli bir uyarı niteliğindeydi.
Dijitalleşmenin Gölgesinde Kadın
Erdoğan’ın altını çizdiği gibi, teknolojinin sunduğu imkanlar insan yaşamını köklü şekilde değiştirirken, bu değişim sürecinin herkes için eşit şartlar sunmadığını görüyoruz. Dijital kültür, bireyin görünürlük arayışıyla giderek nesnelleşen bir toplum yapısı yarattı. Artık sadece yaptıklarımız değil, dijital dünyada nasıl göründüğümüz daha fazla dikkat çekiyor. Sosyal medya ve dijital platformlar, bireylerin hayatlarının en mahrem detaylarını dahi sergileme eğiliminde oldukları bir alana dönüştü.
Bu yeni kültür, kadınları da derinden etkiliyor. İş başvurularında ve sosyal medyada yapay zeka algoritmalarının kadınlara karşı önyargılı davranabildiğini biliyoruz. Kadınların iş hayatında kendilerini kanıtlamaya çalışırken bile, dijital dünyanın bu önyargılı filtresine takıldıkları bir gerçek. Teknolojinin daha fazla adalet sunması gerekirken, mevcut eşitsizlikleri derinleştiriyor. İşte bu noktada, yapay zekanın adaletli bir şekilde tasarlanması gerektiği fikri önem kazanıyor.
Yapay Zeka Sistemlerinde Eşitlik Arayışı
Kadınların haklarını savunan KADEM gibi kuruluşların bu süreçte aktif bir rol almasının altı çiziliyor. Yapay zeka algoritmaları, çoğu zaman toplumsal önyargılardan beslenerek adaletsiz sonuçlar yaratabiliyor. Bu sebeple, kadınları nesneleştiren, onları fırsatlardan mahrum bırakan algoritmaların değiştirilmesi gerekiyor. Erdoğan’ın da belirttiği gibi, yapay zeka sistemleri adaleti gözeten prensipler üzerine inşa edilmediği sürece, teknolojik ilerleme insanlığa faydadan çok zarar getirebilir.
Türkiye’de Kadın Hakları Mücadelesi: Geçmişten Günümüze
Türkiye, özellikle son 22 yılda kadın hakları alanında büyük yol kat etti. Erdoğan, başörtüsü yasağının eğitim ve çalışma hayatında yarattığı engellerden bahsederken, bu yasakların artık kötü bir hatıra olarak geride bırakıldığını belirtiyor. Kadınların iş gücüne katılım oranının 2024 yılı itibarıyla %34,3’e yükselmesi, bu alandaki ilerlemelerin bir göstergesi. Hedeflenen %40 oranı, kadınların ekonomik hayatta daha aktif ve güçlü bir konuma ulaşması için atılan adımlardan yalnızca biri.
Ancak, kadınların dijital dünyada daha görünür olmaları yetmez; toplumsal adaleti sağlamak için tüm fırsatlardan eşit bir şekilde yararlanmaları gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda kadınların iş gücüne katılımını daha da artırma hedefi önemli bir adım.
Gazze’de Kadınların Direnişi: Bir Vicdan Yarası
Kadınların adalet arayışları yalnızca Türkiye sınırları içinde değil, Gazze’de de devam ediyor. Erdoğan’ın konuşmasında Gazze’de süren insanlık dramına vurgu yapması, dünyadaki tüm kadınların adalet mücadelesine dikkat çekiyor. Kadınlar, savaşın en ağır yükünü taşırken bile çocuklarına, ailelerine ve toplumlarına sahip çıkmaya devam ediyor. Türkiye’nin bu konuda uluslararası arenada sesini yükseltmeye devam edeceği mesajını vermesi, sadece siyasi bir duruş değil, aynı zamanda insanlık onurunu savunmanın bir gereği olarak görülebilir.
Adalet ve Eşitlik İçin Teknolojiyi Yeniden Tanımlamak
Zirvede yapılan konuşmalar, teknolojinin ve özellikle yapay zekanın doğru bir yönlendirme ile adaleti nasıl sağlayabileceğini gösteriyor. Ancak burada en önemli unsur, kadınları dışlayan ya da onları nesneleştiren dijital bir dünyanın toplumun yararına olmayacağı gerçeği. Toplumsal adalet, kadınların hayatın her alanında eşit şekilde yer alabilmeleriyle mümkün olacaktır.
Güçlü bir Türkiye Yüzyılı vizyonu için, kadınların iş gücüne katılımını artırmak, onları dijitalleşmenin getirdiği eşitsizliklerden korumak, adaletli bir toplumu inşa etmek adına atılacak adımlar için yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın desteği gerekiyor. Yapay zekanın cinsiyet eşitliğine zarar vermeyecek şekilde tasarlanması, adil bir gelecek için şarttır. Kadınların sesi ve mücadelesi, yeni yüzyılın şekillenmesinde en önemli gücü oluşturmaya devam edecektir.