Türkiye’nin gündeminde, CHP’li belediyelere yönelik başlatılan harcama soruşturmaları yer alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu soruşturmaların siyasi bir operasyon olduğu iddiasını dile getirdi. İmamoğlu, “Yargı tacizi yapılıyor,” derken, Özel de “Asıl hedef su yüzüne çıkmıştır,” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise, “Gizlediğiniz bir şey mi var ve bu kabul edilemez,” açıklamasıyla tartışmalara katıldı. Bakan Tunç’un açıklamaları, siyasi arenada adalet mekanizmasının araçsallaştırıldığı eleştirilerine yol açtı.
Adalet Sistemine Yönelik Eleştiriler
Konuyla ilgili olarak uzmanlar, yargının siyasi tartışmaların malzemesi haline getirilmesine tepki gösterdi. Hukukçular, adalet mekanizmasının bağımsızlığına vurgu yaparken, “Hukuk, herkes için eşit şekilde işletilmelidir,” çağrısında bulundu. Bu noktada, İmamoğlu’nun ilk açıklamalarında “Rutin bir süreçtir,” ifadesi dikkat çekerken, sonrasında sürecin bir operasyon niteliği taşıdığını iddia etmesi, meselenin siyasi boyutunu gündeme taşıdı.
CHP İçindeki Güç Mücadelesi mi?
Uzman yorumlarına göre, soruşturmalar yalnızca iktidar-muhalefet gerilimiyle sınırlı değil; aynı zamanda CHP içerisindeki liderlik mücadelesinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel arasında süregelen rekabetin bu tartışmalar üzerinde etkili olduğu iddia ediliyor. Bazı gözlemciler, bu durumun CHP içindeki güç dengelerini yeniden şekillendirme çabası olduğunu ifade ediyor.
Çifte Standart İddiaları
Yargının tarafsızlığı konusundaki eleştiriler de gündemde. Verilen örneklerde, AK Partili belediyelerin benzer durumlarda daha az soruşturmayla karşı karşıya kaldığı iddia edildi. Verilere göre, 2019-2023 arasında CHP’li belediyelere yönelik soruşturmaların oranı %41 iken, AK Partili belediyelerde bu oran %33 seviyesinde. Uzmanlar, bu farkın yargının çifte standart uyguladığı yönündeki eleştirileri güçlendirdiğini belirtiyor.
Sanat ve kültür harcamaları
Soruşturmalarda özellikle belediyelerin konser ve kültürel etkinlik harcamalarının hedef alınması, tartışmanın bir diğer boyutunu oluşturuyor. Sanat ve kültüre yapılan harcamaların kriminalize edilmemesi gerektiği vurgulanırken, kültürel gelişimin toplumsal ilerleme için önemine dikkat çekiliyor.
CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalar, hem siyasi hem de adalet sistemi açısından derin bir tartışmayı beraberinde getirdi. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki eleştiriler, Türkiye’nin hukuk sisteminde köklü reform ihtiyacını bir kez daha gündeme taşıyor. Bu süreçte, toplumun adalete olan güveninin korunması, hukukun üstünlüğü ilkesinin titizlikle uygulanmasına bağlı olacak.