İmamoğlu ve Etrafında Dönen Patolojik Psikoloji

İmamoğlu ve Etrafında Dönen Patolojik Psikoloji

Türkiye’de muhalefet yalnızca siyasi programlar ya da kurumsal yapılanmalar üzerinden şekillenmiyor. Asıl belirleyici olan, bu yapıların arkasında giderek daha görünür hâle gelen bir zihinsel örgütlenme biçimi.
Nisan 20, 2025
konu yorum

Bazı toplumsal ruh hâlleri vardır ki, sadece siyasetle açıklanamaz. Orada artık birey yoktur, mantık yoktur, tutarlılık hiç yoktur. Geriye yalnızca çarpık bir haklılık hissi, seçmeli bir ahlak ve saldırgan bir masumiyet kalır. etrafında şekillenen atmosfer, işte tam da böyle bir kolektif çarpılmanın ortasında duruyor.

Bir yanda kendini mağdur gören, demokrasi adına savaştığını söyleyen bir kitle… Öte yanda hukukun tartışmalı alanlarında dolaşan ama asla sorgulanmayan bir lider figürü. Ve bütün bunların merkezinde, suçluluk duymadan linç eden, nefret ederken mağdur rolü oynayan, laiklik ve özgürlük adına ayrımcılık yapan bir kolektif zihin var.

Bu yazı, İmamoğlu’nu değil; onu destekleyen kitledeki siyasal çelişkileri ve psikanalitik savunma mekanizmalarını birlikte inceliyor. Çünkü burada sadece bir politik strateji değil; aynı zamanda bastırılmış duygularla kurulmuş, patolojik bir bağ söz konusu.

Kurban Rolüne Bürünen Fail: Bastırılmış Öfkenin Siyasi Kanalları

İmamoğlu’nu destekleyen kesim kendini sistematik bir baskının mağduru olarak konumlandırıyor. Ancak bu mağduriyet anlatısı, içerik açısından sorgulandığında ciddi bir terslik beliriyor: Kitle hem mağdur gibi konuşuyor, hem de iktidar kurma arzusu taşıyan bir zihniyetle hareket ediyor.

  • Sığınmacılara karşı düşmanlık.
  • Kürtleri potansiyel tehdit olarak görüyor.
  • Dindarları aşağılıyor, muhafazakârları toplum dışına itmek istiyor.
  • Azınlık haklarının geçersizliğini savunuyor.
  • Yalnızca kendi politik dünyalarında tartışıyor.

Ve bu dışlayıcılığı, demokrasi, hukuk ve laiklik gibi evrensel değerlerin arkasına saklanarak meşrulaştırıyor. Bu bir fikir çelişkisi değil; bu bir savunma mekanizması. Kolektif vicdan, kendini iyi hissetmek için suçu rasyonalize ediyor: “Biz haklıyız, çünkü biz temiziz.” Bastırılan suçluluk yerini öfkeye, empati ise yerine nefretin etikle cilalanmış versiyonuna bırakıyor.

İmamoğlu: Bu Patolojiyi Seyretmiyor, Yönlendiriyor

İmamoğlu bu zeminde pasif değil. Aksine, bu çarpıklığı okuyor, kullanıyor, üzerine siyasal bir pozisyon kuruyor. Onun siyasi dili, kitledeki bu parçalı ruh halini besleyecek biçimde inşa edilmiş. Yolsuzluk iddiaları, diploma tartışmaları, hukuki açıklar – hiçbirine doğrudan yüzleşmeyle yaklaşmıyor. Hepsi sistemin kendisine açtığı “siyasi savaş” olarak yeniden kodlanıyor.

Bu, rastgele bir savunma dili değil; bilinçli bir tercihin ürünü. Çünkü biliyor ki bu kitle, gerçekle yüzleşmeye hazır değil. Onlara “doğruyu” değil, “haklı olduklarını” hissettirecek bir figüre ihtiyaç var. O da tam olarak bunu sağlıyor.

Böylece lider ile kitle arasında kurulan ilişki rasyonel değil; duygusal bir ittifak, hatta psikolojik bir “iş birliği” hâline geliyor. Lider, kitledeki çarpıklığı onaylayarak güç devşiriyor; kitle, lidere sorgusuz sadakat göstererek kendi vicdanını rahatlatıyor.

Kolektif Narsisizm: Ahlakı Kimlik Üzerinden Yeniden Tanımlamak

İmamoğlu çevresindeki yi anlamanın anahtarı burada gizli: Bu insanlar yalnızca bir lideri savunmuyor, aynı zamanda kendilerini kutsuyor. “Bizim mahallemiz”, “bizim değerlerimiz”, “bizim çocuk” söylemi, evrensel ahlakı geçersiz kılıyor. Ahlaki ölçüt, “ne söylendiği” değil, “kimin söylediği” üzerinden yeniden tanımlanıyor.

İmamoğlu’nun şu cümlesi bu zihinsel yapının doğrudan bir yansıması:
“Ben bu ülkenin evladıyım. Türk bayrağını, Mustafa Kemal Atatürk’ü temsil ediyorum. Beni terörle yan yana getirmeye kalkışanın alnını karışlarım!”

Bu ifadede, bir siyasetçiden çok, “milli kimliği” şahsında temsil ettiğini söyleyen bir figür görüyoruz. Bu noktada artık birey eleştirilmiyor; bir kutsal kimliğe dokunulmuş oluyor. Bu strateji, eleştirinin içeriğini etkisizleştirirken, liderle özdeşleşmiş kitlede bir tür dokunulmazlık hissi yaratıyor. Her eleştiri, “bizim olana saldırı” olarak kodlanıyor.

Bu, in en çıplak halidir. Grup kendini aynı anda hem mağdur, hem masum, hem üstün görmek istiyor. Eleştiri yalnızca siyasi bir argüman değil; kimliğe yönelik bir tehdit olarak algılanıyor. Suçluluk ortadan kalkıyor; çünkü artık “bizim taraf”tan gelen her şey meşru, diğerlerinden gelen her şey tehlikeli sayılıyor.

Böyle bir psikolojik düzlemde demokrasi yalnızca bir söylem olarak kalır. Çünkü burada savunulan şey hukuk ya da evrensel değerler değil; yalnızca kendi duygusal konforudur.

Gerçek Yerine Geçen Duygu: Siyasal Post-truth’un Psikolojik Kökü

İmamoğlu’nu çevreleyen bu kolektif atmosfer, artık rasyonel bir tartışma alanı sunmuyor. Hukuksal süreçler teknik değil, otomatik olarak “siyasi operasyon” etiketiyle açıklanıyor. Oysa aynı kişiler, geçmişte benzer durumlar başkalarının başına geldiğinde “hukuk yerini buldu” diyordu.

Bu farkındalık yok değil; bastırılmış. Psikanalitik düzlemde, bu bastırma bir “ü” işaret eder. Kendi çelişkisini göremeyen birey, onunla yüzleşmektense, gerçeği yeniden şekillendirmeyi seçer. “Gerçek değil ama iyi hissettiriyor” dediğin noktada, hakikatin yerini duygu almıştır.

İşte tam burada, demokrasi bir tercihten çıkıp bir araca dönüşüyor. Liderin söyledikleri, doğruluğuyla değil; bizim bastırdığımız arzulara ses verip vermemesiyle değerlendiriliyor.

Aynaya Bakmadan Demokrasi Olmaz

Ekrem İmamoğlu’nun çevresinde oluşan yapı sadece bir lider kültü değil. Bu, toplumsal bilinçdışının dışavurumu. ların, kimlik temelli öfkelerin, sorgulanmayan üstünlük duygularının kolektif olarak meşrulaştırılması.

Bu patolojiyle yüzleşmeden, gerçek bir hukuk devleti kurmak mümkün değil.

Çünkü burada mesele İmamoğlu değil; mesele, onun etrafında kurulan aynaya hiç bakmadan “doğru yerdeyim” hissiyle yaşamaya devam eden kalabalık.

Latest from Yorum

Trump’ın Göçmen Operasyonu ABD’de Yargıya Takıldı
Önceki Hikaye

Trump’ın Göçmen Operasyonu ABD’de Yargıya Takıldı

Mor ve Ötesi’nin “Darbe” Şarkısının Politik Alt Metni
Sonraki Hikaye

Mor ve Ötesi’nin “Darbe” Şarkısının Politik Alt Metni

Git

Don't Miss