İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın Kiev ziyareti, Ukrayna ile derinleşen ilişkiler ve bu bağlamda atılan adımlarla uluslararası siyasette yeni bir dönemin kapısını aralıyor. “100 yıllık ortaklık” adı altında imzalanan anlaşma, sadece iki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda Rusya’ya yönelik dolaylı bir stratejik hamle olarak da yorumlanıyor.
“100 Yıllık Ortaklık” Ne Anlama Geliyor?
Londra’nın “100 Yıllık Ortaklık” olarak adlandırdığı anlaşma, savunma, bilim, teknoloji, sağlık ve kültür gibi geniş bir yelpazede işbirliği öngörüyor. Bu kapsamda belirlenen hedefler arasında şu başlıklar dikkat çekiyor:
- Savunma ve Teknoloji İşbirliği: Ukrayna’nın savunma kapasitesinin artırılmasına yönelik adımlar, İngiltere’nin bölgesel güvenlikte daha aktif bir rol üstlenmek istediğini gösteriyor. Uzay teknolojisi ve drone geliştirme konusundaki işbirliği, bu kapsamda özellikle önem taşıyor.
- Kültürel ve Eğitimsel Programlar: 100 Ukrayna okulunda uygulanacak projelerle öğrencilerin iki ülke arasındaki kültürel bağları kuvvetlendirmesi hedefleniyor. Bu programlar, uzun vadede kamu diplomasisi açısından etkili bir araç olarak değerlendirilebilir.
- Sağlık ve Ekonomik Yardımlar: İngiltere’nin Ukrayna’ya yönelik 100 milyon sterlinlik sağlık yardımı ve 40 milyon sterlinlik ekonomik destek paketleri, sadece insani yardımın ötesine geçerek Ukrayna’nın ekonomik direncini artırmayı hedefliyor. Bu girişimler, Ukrayna’yı dış yardımlara bağımlı bir ülke olmaktan çıkararak kendi ayakları üzerinde duran bir aktöre dönüştürme niyetini ortaya koyuyor.
Rusya’ya Karşı Yeni Bir Hamle mi?
Anlaşmanın zamanlaması ve içeriği, açıkça Rusya’ya bir mesaj niteliği taşıyor. İngiltere Başbakanı Starmer’ın, Rusya’nın Ukrayna’yı izole etme planlarını “stratejik bir hata” olarak nitelendirmesi, bu durumu daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Ukrayna ile ilişkilerin derinleştirilmesi, Rusya’nın nüfuz alanını daraltmayı ve Batı’nın Ukrayna üzerindeki etkisini artırmayı hedefliyor.
Bu adımların Moskova’ya yönelik stratejik etkileri şöyle sıralanabilir:
- Ukrayna’nın Ekonomik Bağımsızlığı: İngiltere’nin sunduğu ekonomik destekler, Ukrayna’yı hem Rusya’nın ekonomik baskılarından kurtarmayı hem de Batı ile daha güçlü bir ekonomik entegrasyon sağlamayı hedefliyor. Özellikle “Yatırım, Büyüme ve ekonomik dayanıklılık programı,” Ukrayna’nın Batı ile bağımsız bir ekonomik yapı oluşturmasını hızlandırabilir.
- Tahıl Koridoru Diplomasisi: “Tahıl Onay Uygulaması,” Rusya’nın tarım sektöründeki manipülasyonlarına karşı önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu girişim, Ukrayna’nın tarımsal üretim ve ihracat kapasitesini güvence altına almayı amaçlıyor.
- Savunma Alanındaki Güçlenme: İngiltere’nin askeri desteği, Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırarak Rusya’nın olası saldırgan adımlarını caydırıcı bir etkiye sahip olabilir.
İngiltere İçin Stratejik Avantajlar
Starmer hükümetinin bu adımları, sadece Ukrayna’ya destek olmanın ötesinde İngiltere’nin uluslararası alandaki konumunu yeniden tanımlama çabasını da yansıtıyor. Brexit sonrası dış politikada daha bağımsız hareket etme arayışında olan Londra, Ukrayna ile işbirliğini derinleştirerek şu hedeflere ulaşmayı amaçlıyor:
- Uluslararası Liderlik Rolü: İngiltere, Ukrayna’ya verdiği kapsamlı destekle, Batı’nın lider ülkelerinden biri olduğunu yeniden teyit etmek istiyor.
- Ekonomik İşbirliği Fırsatları: Ukrayna’nın yeniden inşasında aktif bir rol almak, İngiliz firmalarına büyük ticari fırsatlar sunabilir. Savunma sanayisinden tarıma kadar birçok alanda İngiliz şirketlerinin Ukrayna pazarında önemli rol oynaması bekleniyor.
- Jeopolitik Güvenlik: Ukrayna’nın bağımsız ve müreffeh bir devlet olarak varlığını sürdürmesi, Avrupa’nın doğu sınırlarında bir tampon bölge oluşturacak ve İngiltere’nin de güvenlik çıkarlarına hizmet edecektir.
Ortaklık Geleceği Nasıl Şekillendirecek?
İngiltere’nin Ukrayna ile imzaladığı “100 Yıllık Ortaklık,” Batı’nın Ukrayna’ya olan desteğinin uzun vadeli bir taahhüt olduğunu gözler önüne seriyor. Bu adımlar, Ukrayna’nın yeniden inşası sürecinde önemli bir dönüm noktası olabileceği gibi, Rusya’nın bölgedeki stratejik etkisini sınırlama çabalarının bir parçası olarak da değerlendiriliyor.
Ancak İngiltere’nin bu hamlesi, Moskova-Londra hattında gerilimi artırabilir. Rusya’nın bu gelişmelere tepkisi ve Batı ile gireceği olası yeni bir güç mücadelesi, bölgedeki dengeleri daha da karmaşık hale getirebilir.