Ekonomik Güvenin Sessiz Çığlığı
Ekonomik göstergeler bazen bir çığlık gibi yankılanmaz. Sessizdirler, ama derindirler. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Nisan 2025 verilerine göre ekonomik güven endeksi %4,2 oranında azalarak 96,6 seviyesine geriledi. Kulağa teknik gelebilir. Ama aslında bu rakam, sokaktaki insanın umut terazisinde ibrenin yeniden negatife döndüğünü gösteriyor.
Endekste yaşanan bu düşüş, tüketici güveninden inşaat sektörüne kadar geniş bir yelpazeye yayılmış durumda. Tüketici güveni %2,3 azalarak 83,9 seviyesine indi. Reel kesim, hizmet ve perakende ticaret sektörlerinde de benzer gerilemeler yaşandı. İnşaat sektöründeki %4,2’lik düşüş ise sadece tuğla ve çimento değil, geleceğe dair yatırım motivasyonunun da zayıfladığını işaret ediyor.
Peki mesele sadece ekonomik mi? Elbette hayır. Türkiye’de ekonomik güvenin seyri, çoğu zaman siyasi istikrara, hukuk sistemine ve toplumsal morale endeksli olmuştur. Tüketici, sadece alım gücünü değil, geleceğini de tartar. Üretici, sadece maliyeti değil, istikrarı ve öngörülebilirliği de hesaplar.
Bu güvenin kırılması, sadece enflasyon rakamlarıyla açıklanamaz. Hukuki belirsizlikler, siyasi tansiyonun sürekli yüksek seyretmesi ve ekonomik karar alma süreçlerinde şeffaflığın eksikliği, endeksin düşüşünü hızlandırıyor.
Ekonomik güven, soyut bir duygu değil; elle tutulur sonuçları olan bir göstergedir. İnsanlar kredi çekmemeye, yatırım yapmamaya, harcamalarını kısmaya başladığında domino etkisi başlar. Bu düşüş de tam olarak bunu yansıtıyor.
Bu noktada şu soru önem kazanıyor: Güven yeniden nasıl inşa edilir? Cevabı kısa ama etkili: Tutarlılık, öngörülebilirlik ve şeffaflık. Ekonomide güven, lafta değil uygulamada inşa edilir. Karar alma süreçlerinin hesap verebilir olması, siyasi polemiklerden çok yapısal reformların konuşulması ve kurumlara güvenin yeniden tesis edilmesi şart.
Ekonomik güven endeksi, sadece sayılarla oynayan bir grafik değil; aynı zamanda toplumsal ruh halimizin barometresidir. Bu barometre düşüyorsa, gökyüzünün bulutlandığını kabul etmek gerekir. Mesele artık sadece ekonomi değil, mesele umut.