Avrupa Parlamentosu’nda son dönemde artan sınır kontrolleri tartışması, Schengen vizesinin geleceğine dair soru işaretlerini beraberinde getirdi. Schengen Anlaşması, 29 Avrupa ülkesinde pasaportsuz seyahati mümkün kılıyor. AB dışından gelen ziyaretçiler, bu vize sayesinde bölgede serbestçe dolaşabiliyor. Ancak son yıllarda güvenlik endişeleri, göç krizi ve siyasi baskılar nedeniyle birçok ülke yeniden iç sınır kontrollerine yönelmiş durumda. Bu eğilim, Schengen sisteminin sürdürülebilirliği açısından kritik bir kırılma noktasına işaret ediyor.
Sınır Kontrolleri Neden Geri Geldi?
2025 itibarıyla en az 12 Schengen ülkesinde geçici sınır kontrolleri uygulanıyor. Bu kontrollerin nedenleri şöyle özetlenebilir:
-
Göç ve Güvenlik Endişeleri: Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkeler, düzensiz göçmen hareketliliği ve insan kaçakçılığı gibi güvenlik gerekçeleriyle sınır kontrollerini yeniden başlattı. Almanya, Polonya, Çekya ve İsviçre ile olan sınırlarında kontrolleri 2024 Aralık ayına kadar uzattı. Fransa ise terör tehdidini gerekçe göstererek uygulamaya devam ediyor.
-
Siyasi Baskılar: Avrupa’da popülist ve aşırı sağ partilerin yükselişi, hükümetleri sınır politikalarında daha katı adımlar atmaya zorluyor. Özellikle Almanya’da AfD gibi partilerin seçim başarısı, hükümetin göç konusundaki reflekslerini sertleştirdi.
-
Domino Etkisi: Bir ülkenin sınır kontrollerine başlaması, diğerlerini de aynı yönde hareket etmeye teşvik ediyor. Almanya’nın adımına karşılık olarak Polonya ve Slovenya da geçici sınır kontrolleri uygulamaya başladı.
Schengen Vizesi Ne Ölçüde Etkileniyor?
Bu gelişmeler, Schengen vizesi ile seyahat eden milyonlarca kişi için bazı sorunları beraberinde getiriyor:
-
Seyahat Kolaylığı Zedeleniyor: İç sınır kontrolleri, yolculuklarda bekleme sürelerini artırıyor ve Schengen vizesinin sunduğu “kesintisiz hareket özgürlüğünü” pratikte sınırlıyor.
-
Belirsizlik Ortamı: Seyahat edenler, hangi ülkelerde kontrolle karşılaşacaklarını önceden kestiremeyebiliyor. Bu durum, çok ülkeli seyahat planlamasını zorlaştırıyor ve potansiyel ziyaretçilerin başka destinasyonlara yönelmesine neden olabiliyor.
-
Vize Süreçlerinde Sıkılaşma Riski: Eğer iç kontroller kalıcılaşırsa, ülkeler vize başvuru süreçlerini de daha katı hale getirebilir. Bu da Schengen vizesine ulaşmayı daha zor hale getirebilir.
Tüm bu gelişmelere rağmen Schengen vizesinin tamamen ortadan kalkması beklenmiyor. Schengen sistemi, Avrupa bütünleşmesinin en önemli sembollerinden biri olarak kabul ediliyor ve turizm, ticaret, eğitim gibi alanlarda büyük ekonomik ve kültürel katkılar sağlıyor.
Peki, Çözüm Ne Olabilir?
Schengen sisteminin karşılaştığı bu yeni baskılar, bazı reformları zorunlu kılıyor:
-
Dış Sınırların Güçlendirilmesi: AB, dış sınır güvenliğini artırarak iç sınır kontrollerine olan ihtiyacı azaltmayı hedefliyor. Daha gelişmiş teknolojik sistemler, sınır altyapılarının yenilenmesi ve komşu ülkelerle iş birliği bu kapsamda değerlendiriliyor.
-
Göç Politikalarında Yeni Yaklaşımlar: 2024 yılında kabul edilen AB Göç ve İltica Yeni Paktı, göç yönetiminde daha birleşik bir sistem öngörüyor. Bu reformların başarılı olması, iç kontrollerin azaltılmasını sağlayabilir.
-
Geçici Önlem Vurgusu: Şu anda uygulanan sınır kontrolleri “geçici” olarak tanımlanıyor. Avrupa Birliği, yaşanan krizler çözüldüğünde tam işleyen bir Schengen sistemine geri dönme hedefini sürdürüyor.
Ancak bu adımlar yeterli olmaz ve ülkeler ulusal güvenlik gerekçesiyle sınır politikalarını kalıcılaştırırsa, Schengen vizesi eski etkisini kaybedebilir. Yine de sistemin tamamen çökmesi ihtimali, kısa vadede zayıf bir senaryo olarak görülüyor.
Sonuç: Schengen Bitiyor mu?
Avrupa Parlamentosu’ndaki tartışmalar, AB’nin temel yapı taşlarından biri olan Schengen sisteminin ciddi bir stres testinden geçtiğini gösteriyor. Güvenlik ve siyasi baskılar nedeniyle artan sınır kontrolleri, vize sisteminin sunduğu avantajları gölgede bıraksa da, bu durumun kalıcılaşacağına dair güçlü bir işaret henüz yok.
Avrupa Birliği, bu soruna çözüm üretmekte kararlı görünürse, Schengen sistemi ayakta kalabilir. Ancak gerekli adımlar atılmazsa, Avrupa’nın serbest dolaşım hayali, ulusal sınırlar arasında sıkışıp kalabilir.