1950’lerde dönemin BM Genel Sekreteri Dag Hammarskjold, ünlü bir şekilde “Bu organizasyon bizi cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için kuruldu” demiştir. Bugün, cehennemin alevleri dünyayı sararken, BM belki eskisi kadar etkili olmayabilir, ancak varlığı hâlâ hayati önem taşımaktadır.
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Büyük Millet Meclisi, UNICEF’in küresel ofisinin İstanbul’da kurulmasına ilişkin bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesini onayladı. Ajans, insan kaynakları, acil durum operasyonları ve büyük mali işler ve idari birimler de dahil olmak üzere kilit operasyonlarını İstanbul’daki ofisine taşıyacak. Türk tarafı, bu taşınmanın Türkiye’nin, İstanbul’u New York ve Cenevre gibi BM’nin bir merkezi haline getirme vizyonu ile uyumlu olduğunu ve ülkenin insani dış politikasını yansıttığını belirtti.
UNICEF, dünya genelinde çocuklara insani ve kalkınma yardımı sağlayan BM ajansıdır. Çocuk Haklarının uluslararası düzeyde izlenmesi ve uygulanması konusunda en yetkili organ, BM’ye bağlı olan Çocuk Hakları Komitesi’dir. Ayrıca, UNICEF çocuk haklarının korunması için savunuculuk yapma, çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlama ve çocuklar için gerekli fırsatları oluşturma görevlerini üstlenmiştir. Bu bağlamda UNICEF Türkiye, binlerce çocuk ve aileye sosyal koruma, çocuk koruma ve eğitim hizmetleri sağlayacaktır.
Çocukların güvenliği ve korunması, özellikle günümüzde yaşanan birçok yeni savaş ve jeopolitik çatışmalar ışığında küresel bir endişe konusudur. Birçok çocuk, temel haklarının her geçen gün daha fazla ihlal edildiği bir dünyada yaşamaktadır. Son yıllarda, çocukların ölüm, istismar ve şiddet görmesine ilişkin yıkıcı raporlarla karşı karşıya kaldık — uluslararası toplumun utanarak önleyemediği trajediler.
Örneğin, Ağustos ayında Türkiye’de 8 yaşındaki Narin Guran’ın öldürülmesi, çocukların güvenliği konusundaki endişeleri daha da artırdı, çünkü bu olay tek başına bir vaka değildi. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin raporuna göre, sadece 2024’ün ilk yarısında Türkiye’de en az 343 çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı hayatını kaybetti. Bu çocuklardan 95’i trafik kazalarında, 32’si intihar sonucu ve 33’ü iş kazalarında öldü — bu da çocuk işçiliğinin hâlâ ciddi bir sorun olduğunu açıkça ortaya koyuyor. En endişe verici olan ise, 23 çocuğun çeşitli şiddet biçimlerine maruz kalmış olması.
Resmi verilere ulaşmak zor olsa da, savunucular ve gazeteciler, Türkiye’de kayıp çocuk vakalarının binlerle ifade edildiğini iddia ediyor ki bu son derece endişe verici bir durumdur. Çocukların güvenliği ve savunmasızlığıyla ilgili endişeler, 6 Şubat 2023’teki Türkiye ve Suriye depremlerinin ardından daha da arttı. Türk parlamentosunun deprem araştırma komisyonu, Türkiye’deki etkilenen bölgede hayatta kalan 1.118 çocuğun kayıp veya muhtemelen kaçırıldığını bildirdi.
BM ve tüm üye devletler, özellikle çocuk işçiliği yapan, çocuk asker olan veya cinsel ve/veya fiziksel şiddet kurbanı olan çocukların korunmasını önceliklendirmelidir. Ayrıca, mülteci çocukların haklarının korunması da büyük önem taşımaktadır. Tüm bunlara ek olarak, her yıl çeşitli nedenlerle binlerce çocuk kaçırılmakta veya kaybolmaktadır.
Mülteci çocuklar, temel çocuk haklarından yoksun bırakılan başka bir grubu oluşturmaktadır. Dünya nüfusunun üçte birinden daha azını çocuklar oluşturmasına rağmen, ne yazık ki dünya mülteci nüfusunun neredeyse yarısını çocuklar oluşturmaktadır.
Türkiye ve BM arasında Kasım 2022’de imzalanan bir anlaşmaya göre, BM ayrıca İstanbul’da İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi de açacaktır. Türkiye şu anda dünyadaki en büyük kayıtlı mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Mülteci ailelerin bir parçası olan çocukların daha fazla bakıma ihtiyaçları vardır. OCHA, Türkiye’den Suriye’ye ulaştırılan insani yardımların hızlandırılmasına yardımcı olacak; burada birçok çocuk yerinden edilmiş veya temel ihtiyaçlardan mahrum kalmıştır.
Dünya genelinde çocuk koruma alanında sistematik bir başarısızlık söz konusudur. Çocuk hakları alanı, insan hakları ve küresel politikalarla doğrudan bağlantılıdır. Türkiye, mülteci çocukların korunmasını sağlamak için gerekli araçlara sahiptir; ancak BM ajanslarıyla iş birliği yapması, çocuk koruma önlemlerini geliştirme ve çocuk haklarının ulusal ve uluslararası gündemlerde önceliklendirilmesini sağlama yolunda önemli bir adımdır. BM ajanslarıyla yakın çalışarak Türkiye, politikalarını geliştirebilir, destek sistemlerini iyileştirebilir ve çocukların savunmasızlığının temel nedenlerini ele alarak tüm çocuklar, özellikle mülteci çocuklar için daha güvenli ve adil bir ortam oluşturabilir.
Çocuklar, şefkatli bir aile ortamında istikrarlı ve güvenli alanlara ihtiyaç duyar. Bu hedef doğrultusunda güçlü ve sürdürülebilir bir sivil toplum, değişim için önemli bir kaldıraçtır. Çocuk hakları BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile en geniş anlamda güvence altına alınmış olsa da, bu hakların korunması ve uygulanması süreçlerinde devletlere, sivil toplum kuruluşlarına ve topluluklara büyük sorumluluklar düşmektedir. Devletler tarafından etkili önlemler alınmalıdır. Siyasi, ekonomik ve iklim sorunları ne kadar kritik olursa olsun, çocuk haklarının korunması da en az bu kadar önemlidir çünkü bu çocuklar bizim geleceğimizdir.