editor
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı yeni yasa teklifi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Gündemdeki düzenlemeler arasında özellikle Kredi kartı limiti 100 bin TL’yi aşan kullanıcılar için getirilen 750 TL’lik savunma sanayii Katkı Payı, dikkat çeken bir madde olarak öne çıkıyor. Peki, bu düzenleme neden bu kadar tartışılıyor?
Yeni Düzenlemeler Neler Getiriyor?
Kredi kartı kullanıcılarına yönelik bu katkı payı, hükümetin savunma sanayiine finansman sağlamaya yönelik bir adımı olarak sunuluyor. Güler, bu düzenlemenin bütçeye yıllık 70-80 milyar TL gelir sağlayacağını öngörüyor. Ancak kredi kartı sahipleri, özellikle yüksek limitli kart kullanıcıları, bu zorunlu katkı payına tepki göstermekte gecikmediler. Kredi kartı limiti 100 bin TL’nin üzerinde olanlara yıllık 750 TL’lik bir katılma payı yükümlülüğü, gelir adaleti tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Savunma Sanayisine Katkı Ne Kadar Doğru?
Kamuoyunun bu düzenlemeye yönelik eleştirilerinden biri, bireylerin harcamalarından alınacak bu katkı payının savunma sanayisi gibi özel bir sektöre yönlendirilmesi oldu. Aslında, savunma sanayiine yapılan yatırımların ülke güvenliği açısından elzem olduğu bir gerçek. Ancak, bunu vatandaşın doğrudan omuzlarına yüklemenin adaletli olup olmadığı tartışmalı. Vergilendirme ve katkı payı gibi ekonomik düzenlemelerde, dengeli bir yük dağılımının sağlanması gerekir. Bu bağlamda, özellikle kredi kartı borçluluğunun arttığı bir dönemde bu tür ek yükümlülüklerin bireyler üzerinde baskı oluşturması kaçınılmaz.
Noter Ücretleri de Artıyor
Teklifin yalnızca kredi kartı katkı payı ile sınırlı kalmadığını, noterlik hizmetlerinde de önemli değişiklikler getirdiğini görüyoruz. Özellikle araç alım satım işlemlerinde ve taşınmaz satışlarında alınacak noter ücretleri, vatandaşların cebini daha da zorlayacak gibi duruyor. İlk el araç alımlarında 3 bin TL, ikinci el araçlarda ise 1.500 TL’lik tescil ücreti de aynı pakette yer alıyor. Bu rakamlar, otomobil almayı düşünenler için ciddi bir ek maliyet anlamına geliyor. Taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı alınacak 750 TL’lik katılma payı da gayrimenkul piyasasında yeni bir yük oluşturuyor.
Lüks Tüketim Ürünlerine Vergi
Bir diğer dikkat çeken düzenleme ise lüks tüketim ürünlerine getirilen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV). 5 bin TL’den yüksek değerli kol saatlerinden ve drone’lardan artık vergi alınacak. Özellikle üst segment saatlerin hedeflendiği bu düzenleme, lüks tüketim alışkanlıklarına sahip olan tüketicileri yakından ilgilendiriyor. Akıllı saatler de bu kapsamda değerlendirilecek olursa, geniş bir tüketici kitlesi bu vergiden etkilenecek.
Drone’lar ise ticari veya hobi amaçlı kullanımlarda vergiye tabi olacak. Askeri amaçlarla kullanılan insansız hava araçları ise bu verginin dışında tutulacak. Bu durum, teknoloji meraklıları ve drone kullanıcıları arasında tartışmalara neden oldu. Hobi olarak kullanılan bir ürünün askeri ürünlerle aynı kategoriye sokulması ve vergiye tabi tutulması, birçok kişi tarafından gereksiz bir maliyet olarak görülüyor.
Hükümetin yeni düzenlemeleri, birçok alanda ekonomik sıkıntılar yaşayan vatandaşlar için yeni mali yükler getiriyor. Özellikle kredi kartı katkı payı ve noter ücretlerinde yapılan artışlar, orta ve alt gelir gruplarını zorlarken, lüks tüketim ürünlerine getirilen vergiler, toplumun daha varlıklı kesimlerini hedef alıyor. Ancak bu düzenlemeler, gelir adaleti ve sosyal denge konularında tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Ekonomik sıkıntılarla mücadele eden bir toplumda, devletin bu tür düzenlemeleri daha geniş bir toplumsal mutabakatla ele alması gerektiği ortada. Vergi adaletini sağlamak ve toplumsal huzuru korumak, sadece ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluktur.
