1147’deki Dorileon muharebesi, Haçlı Seferleri’nin karmaşık dinamiklerini ve Ortaçağ’daki güç mücadelesini sembolize ederken, günümüz Türkiye’sinin jeopolitik sorunlarıyla çarpıcı benzerlikler sunuyor. O dönemde Selçuklu Türklerinin, Haçlı ordusunu Anadolu’da durdurma çabası, bugünün Türkiye’sinin karşı karşıya kaldığı stratejik sınamalarla paralellikler taşıyor. Bu tarihsel olay, modern çağın zorluklarıyla başa çıkarken ders alınabilecek pek çok unsuru barındırıyor.
1147’de Selçuklu kuvvetleri, coğrafyanın avantajlarını kullanarak güçlü bir Haçlı ordusunu durdurmuştu. Bu, savunma stratejisinin ne kadar kritik olabileceğinin bir göstergesiydi. Günümüzde ise Türkiye, coğrafi konumunun getirdiği stratejik yükü hâlâ sırtında taşıyor. Suriye iç savaşı, Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti, mülteci krizi ve terör tehdidi gibi sorunlarla boğuşurken, tarihsel mirasın yükü ve dersleriyle de yüzleşmek zorunda. Selçuklu dönemindeki gibi, bugünün Türkiye’si de kendi topraklarını ve çıkarlarını koruma gayreti içinde; ancak bu kez meydan okuma çok katmanlı ve karmaşık.
Dorileon’un öğrettikleri arasında en önemlisi, doğru stratejinin belirsizlik ve baskı anlarında hayatta kalmak için şart olduğudur. Selçuklular, Haçlıların gücüne karşı ani ve beklenmedik taktiklerle cevap vererek zafere ulaşmışlardı. Günümüzde Türkiye, savunma sanayiinde yaptığı yatırımlarla benzer bir savunma refleksi geliştiriyor. Yerli ve milli teknolojilere yapılan yatırımlar, drone teknolojisi ve savunma sanayiindeki yenilikler, modern bir “Dorileon” savunması anlamına gelebilir. Ancak bu sefer savaş meydanı sadece toprak değil; aynı zamanda diplomasi masası, ekonomik baskılar ve siber alan.
Bugün, Dorileon’un derslerini akılda tutarak modern meydan okumalar karşısında stratejik bir duruş sergilemek şart. Batı ile ilişkilerdeki dalgalanmalar, NATO üyeliği etrafında dönen tartışmalar ve bölgesel ittifaklar, Türkiye’nin manevra kabiliyetini sınırlıyor. Ancak geçmişin deneyimlerinden alınan dersler, esnek ve akıllıca bir stratejiyle bu sınamaların üstesinden gelmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Dorileon’un ruhunu yaşatmak, sadece savunma stratejileriyle sınırlı kalmayıp, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda da dirençli ve yenilikçi bir yaklaşım benimsemesiyle mümkün olacaktır.
Özetle, 1147’deki Dorileon Muharebesi, Türkiye’nin bugün karşılaştığı jeopolitik sorunlara ışık tutan bir tarihsel metafor olarak değerlendirilebilir. O dönem Selçukluların başarıyla savunduğu Anadolu, şimdi de çağdaş Türkiye’nin bölgesel ve küresel meydan okumalar karşısında direncini sürdürebilmesi için aynı kararlılık ve stratejiye ihtiyaç duyuyor.