Ortadoğu’daki kaosun yeni perdesi Suriye’de açıldı. Son birkaç gündür Halep, Hama ve Humus’ta yaşanan hareketlilik, bölgedeki güç boşluklarının çatışmaya nasıl zemin hazırladığını gözler önüne seriyor. Bölgedeki dengeler hızla değişirken, uluslararası ve bölgesel aktörlerin pozisyonları yeniden şekilleniyor.
Suriye’de Taşlar Yerinden Oynuyor
Halep’te muhalif grupların ilerleyişi ve rejim güçlerinin geri çekilmesi, bir dizi soruyu gündeme getirdi. Bu ilerleyiş, sahadaki karmaşık güç dengelerini bir kez daha alt üst etti. HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) gibi grupların sahada aktif rol oynaması, uluslararası meşruiyet tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Aynı zamanda, bu grupların homojen bir yapı sergilememesi, ilerleyen günlerde iç çatışmaların yaşanabileceği yönünde endişeleri artırıyor.
Rejim güçlerinin Halep’ten çekilmesi, sadece askeri bir kayıp değil, aynı zamanda stratejik ve sembolik bir darbe olarak değerlendiriliyor. Halep, hem tarihi hem de stratejik açıdan Suriye iç savaşında kilit bir rol oynadı. Bu nedenle, şehrin kontrolünü kimin elinde tutacağı, Suriye’nin geleceğini şekillendiren önemli bir gösterge olacak.
Güç Boşluklarının Doğurduğu Çatışmalar
Suriye’de yaşanan bu ani gelişmeler, güç boşluklarının ne denli etkili olduğunu bir kez daha gösterdi. İran, Hizbullah’ın Lübnan’daki savaşta yıpranması nedeniyle Suriye sahasında zayıf bir performans sergiliyor. İsrail’in düzenlediği saldırılar sonucunda Hizbullah, üst düzey yöneticilerini kaybetti ve Suriye’deki etkisini büyük ölçüde kaybetti. Aynı zamanda, İran’ın Lübnan’a kaydırdığı paramiliter güçler, Suriye sahasında rejimin yanında duran unsurların zayıflamasına yol açtı.
Rusya’nın Ukrayna savaşıyla meşgul olması, bölgedeki askeri müdahalelerinin sınırlı kalmasına neden oldu. Rusya’nın Halep’teki olaylara gösterdiği cılız tepki, muhalif grupların ilerleyişini kolaylaştırdı. Ancak bu durum, Rusya’nın ilerleyen günlerde sahadaki etkisini artırmak için harekete geçeceği yönünde güçlü sinyaller barındırıyor.
Irak ve Bölgesel Denge Arayışları
Suriye rejiminin, İran ve Rusya dışında bir başka müttefik arayışı içinde olduğu dikkat çekiyor. Beşar Esad’ın yaptığı açıklamada, Irak’tan destek beklediğini vurgulaması, bölgedeki yeni bir angajmanın habercisi. Irak’taki Haşdi Şabi gruplarının Suriye’ye yönlendirilmesi planı, bölgedeki iç savaşın daha da derinleşmesine yol açabilir.
Ancak Irak da bu karmaşadan etkilenmek istemeyen bir pozisyonda. Bağdat yönetimi, bölgedeki istikrarı sağlamak için Türkiye ile işbirliğini artırıyor. Türkiye’nin, Irak ve Suriye sınırındaki gelişmelere yönelik askeri ve diplomatik adımları, hem göç dalgalarını önlemek hem de sınır güvenliğini sağlamak açısından kritik önemde.
Türkiye ve Uluslararası Toplumun Pozisyonu
Türkiye’nin İdlib’deki varlığı ve muhalif gruplara verdiği destek, sahadaki dengeleri etkileyen en önemli unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Özellikle olası bir göç dalgası durumunda Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği, bölgesel dengeleri doğrudan etkileyecek.
ABD ise bu süreci yakından takip ediyor. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda, Esad rejiminin Rusya ve İran’a olan güveninin bölgedeki sorunları derinleştirdiği ifade ediliyor. ABD’nin PYD’ye verdiği destek, Suriye’nin kuzeyindeki güç dengelerini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bölgedeki Satranç Oyunu Devam Ediyor
Suriye’deki bu yeni dönemde, bir yanda rejim güçleri ve müttefikleri (Rusya, İran), diğer yanda muhalif gruplar ve bölgesel aktörler, büyük bir satranç oyununun içindeler. Her hamle, sahadaki dengeleri yeniden şekillendiriyor. Ancak bu satranç tahtasında taşlar, sahadaki karmaşa ve güç boşlukları nedeniyle her an yerinden oynayabilir.
Önümüzdeki günlerde, bölgedeki çatışmaların nasıl evrileceği ve uluslararası aktörlerin ne tür pozisyonlar alacağı, Suriye’nin geleceği için belirleyici olacak. Ancak bir gerçek var ki, bu satranç oyununda hiçbir hamle kesin bir zafer anlamına gelmiyor.