Küresel jeopolitik rekabet, 21. yüzyılın en çetin ve karmaşık mücadele alanlarından biri haline gelmiştir. Uluslararası sistemde güç dengesizliklerinin artması, sadece bölgesel çatışmaların yoğunlaşmasına değil, aynı zamanda yeni ittifakların, ekonomik koridorların ve hegemonya mücadelelerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 2023 yılında dünyada kaydedilen 183 ihtilaf, bu rekabetin ne kadar yoğunlaştığını gözler önüne sermektedir. Bu rakam, son otuz yılın en yüksek seviyesi olarak tarihe geçerken, uluslararası toplumun istikrar arayışında karşılaştığı zorlukların altını çizmektedir.
Antonio Gramsci’nin “hegemonya” kavramı, bu yeni güç mücadelelerini anlamada önemli bir analitik çerçeve sunar. Gramsci’ye göre hegemonya, yalnızca ekonomik ve askeri üstünlükten ibaret değildir; aynı zamanda ideolojik, kültürel ve siyasi alanlarda etkili bir hâkimiyeti de içerir. Günümüzde bu kavram, ekonomik koridorlar, enerji ticareti, teknolojik gelişmeler ve stratejik iş birlikleri üzerinden yeniden tanımlanmaktadır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi ve yeni ekonomik koridorların inşası, bu mücadelenin somut yansımalarıdır.
2023 yılı, yalnızca büyük güçler arasındaki rekabetin değil, aynı zamanda bölgesel aktörlerin jeopolitik dengeleri yeniden şekillendirdiği bir yıl olmuştur. Çin’in Tahran ve Riyad arasındaki diplomatik yakınlaşmadaki rolü, Suudi Arabistan ve Hindistan’ın artan iş birliği, İran ve İsrail arasındaki gerginlikler ile Mısır, Irak ve Umman gibi bölgesel oyuncuların denge politikaları, küresel rekabetin yerel düzeydeki izdüşümlerini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu makale, küresel rekabetin 2023’teki yeni dinamiklerini ve bu süreçte ortaya çıkan güç mücadelelerini incelemeyi amaçlamaktadır. Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramından hareketle, hem büyük güçlerin stratejik girişimlerini hem de bölgesel aktörlerin pozisyonlarını ele alarak, bu yeni dönemin uluslararası sisteme etkilerini değerlendireceğiz.
I. Küresel Güç Mücadelelerinin Yeni Dinamikleri
Büyük güçlerin bölgesel ve küresel hegemonyayı yeniden tanımlama çabaları, ekonomik koridorların inşası, enerji ticareti ve diplomatik hamleler üzerinden gerçekleşmektedir. Bu yeni dinamiklerin en dikkat çekici unsurlarından biri, hem geleneksel hegemonik aktörlerin hem de yükselen güçlerin artan rekabetidir. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ve Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru, bu rekabetin iki ana eksenini oluşturmaktadır.
1. Kuşak ve Yol Girişimi (BRI): Çin’in Hegemonya Hamlesi
Çin’in başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi (BRI), Asya, Afrika ve Avrupa’yı kapsayan devasa bir ticaret ve altyapı ağı oluşturmayı hedeflemektedir. Bu girişim, Çin’in yalnızca ekonomik bir süper güç değil, aynı zamanda küresel düzeyde hegemonik bir aktör olma niyetini yansıtmaktadır. BRI’nin stratejik yönleri, enerji koridorlarının kontrolü, ticaret yollarının güvenliği ve dijital altyapının geliştirilmesi üzerinden şekillenmektedir.
2023 yılında Çin, sadece ekonomik araçlarla değil, diplomatik hamlelerle de bu hedeflerini pekiştirmiştir. Tahran ve Riyad arasındaki diplomatik yakınlaşmayı sağlamak, Çin’in Ortadoğu’da artan etkisinin somut bir örneği olarak öne çıkmıştır. Yıllardır süren İran-Suudi Arabistan geriliminin Çin’in arabuluculuğuyla hafifletilmesi, Pekin’in uluslararası alanda yalnızca ekonomik değil, siyasi bir aktör olarak da konumlandığını göstermiştir. Ayrıca, bu girişim, ABD’nin Ortadoğu’daki geleneksel hegemonyasına bir alternatif oluşturma çabası olarak değerlendirilmektedir.
2. Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru: ABD’nin Yeni Stratejik Hamlesi
ABD ve müttefikleri, Çin’in BRI girişimine bir alternatif olarak Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) geliştirme planını 2023 yılında hızlandırmıştır. Bu proje, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Avrupa Birliği arasındaki ekonomik bağları güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
IMEC’nin temel stratejik hedefleri şunlardır:
- Enerji Güvenliği: Körfez ülkelerinden Avrupa’ya enerji taşımacılığı için güvenli ve maliyet etkin bir rota sağlamak.
- Ticaretin Çeşitlendirilmesi: Hindistan’ın artan ekonomik gücünü Orta Doğu ve Avrupa ile entegre ederek Çin’e bağımlılığı azaltmak.
- Bölgesel İstikrar: Suudi Arabistan ve Hindistan arasında artan iş birliğiyle, Körfez bölgesinde yeni bir ekonomik ve siyasi düzen oluşturmak.
Bu koridor, özellikle Suudi Arabistan ve Hindistan arasında derinleşen stratejik ilişkilerle güç kazanmaktadır. Suudi Arabistan’ın Vision 2030 programı kapsamında Hindistan ile teknoloji, enerji ve altyapı alanlarındaki iş birliğini artırması, IMEC’nin bölgesel etkinliğini artıran önemli bir faktördür.
3. Bölgesel Aktörlerin Rolü
Büyük güçler arasındaki bu rekabet, bölgesel aktörler üzerinde de derin etkiler yaratmaktadır. Özellikle Orta Doğu’da İran, İsrail, Mısır, Irak ve Umman gibi ülkeler, hem Çin’in hem de ABD’nin stratejik çıkarlarının kesiştiği alanlarda önemli roller oynamaktadır.
- İran ve İsrail: İran, Çin ile artan ekonomik ve siyasi ilişkilerini ABD ve İsrail’e karşı bir denge unsuru olarak kullanırken, İsrail, ABD’nin bölgede güvenilir bir müttefiki olarak konumunu sürdürmektedir. Bu iki ülke arasındaki çatışma, küresel güç mücadelelerinin bölgesel düzeyde nasıl yankılandığını göstermektedir.
- Mısır, Irak ve Umman: Bu ülkeler, jeopolitik olarak stratejik konumları nedeniyle hem Çin hem de ABD için önemli partnerler haline gelmiştir. Mısır, Süveyş Kanalı’nın kontrolü üzerinden enerji ve ticaret yollarında kilit bir role sahipken, Irak ve Umman, enerji politikalarında büyük güçler arasındaki rekabetin etkilerini doğrudan hissetmektedir.
4. Teknoloji ve Dijital Rekabet
Küresel güç mücadelesi, yalnızca ekonomik ve askeri alanlarla sınırlı kalmamış, dijital teknolojiler ve altyapılar üzerinden yürütülen yeni bir rekabet alanına evrilmiştir. Teknoloji ve dijitalleşme, hem ekonomik üstünlük hem de jeopolitik etki yaratmada kritik bir araç haline gelmiştir. Bu süreçte özellikle 5G altyapısı, yapay zeka (AI), siber güvenlik, dijital para birimleri ve uzay teknolojileri, büyük güçlerin hegemonya yarışında önemli rekabet unsurları olarak öne çıkmaktadır.
Çin: Dijital Altyapı ve Kuşak ve Yol Girişimi
Çin, dijitalleşme ve teknoloji odaklı projelerini, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çerçevesinde genişleterek bu alandaki liderliğini sağlamlaştırmayı hedeflemektedir. Huawei gibi Çin teknoloji devleri, 5G altyapısı kurulumunda dünya çapında öncü bir rol oynamış, özellikle Asya, Afrika ve Güney Amerika’da geniş bir etki alanı oluşturmuştur. Bu altyapı projeleri, yalnızca ticari değil, aynı zamanda stratejik bir hamle olarak değerlendirilmekte ve Çin’in “dijital hegemonya” stratejisinin bir parçası olarak görülmektedir.
- 5G Ağları: Çin, BRI kapsamında 5G teknolojisini yaygınlaştırarak, veri iletişimini kontrol etme ve dijital ekonomi alanında üstünlük sağlama çabalarını hızlandırmıştır. Bu durum, birçok Batılı ülke tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak yorumlanmış ve ABD liderliğindeki bir karşı hamleye yol açmıştır.
- Dijital İpek Yolu: Çin, BRI’nin bir uzantısı olarak Dijital İpek Yolu kavramını geliştirmiştir. Bu girişim, gelişmekte olan ülkelerde dijital altyapıyı inşa ederek Çin’in ticari ve jeopolitik nüfuzunu artırmayı hedeflemektedir.
ABD ve Müttefikleri: Teknoloji Transferleri ve Yapay Zeka Rekabeti
ABD ve Batılı müttefikleri, Çin’in teknoloji ve dijital altyapıdaki hızlı yükselişine karşı stratejik bir dengeleme politikası izlemektedir. ABD, özellikle teknoloji transferleri, yapay zeka geliştirme ve siber güvenlik alanlarında küresel liderliğini koruma çabalarını sürdürmektedir.
- Yapay Zeka (AI) ve Kuantum Teknolojileri: ABD, yapay zeka ve kuantum hesaplama alanlarında Ar-Ge çalışmalarına milyarlarca dolarlık yatırımlar yapmaktadır. Bu teknolojiler, ekonomik büyümenin yanı sıra askeri sistemlerde ve siber güvenlikte devrim niteliğinde gelişmelere kapı açmaktadır.
- Siber Güvenlik: ABD ve NATO, dijital altyapıyı koruma ve siber saldırılara karşı savunma mekanizmaları geliştirme konusunda öncü girişimlerde bulunmaktadır. Özellikle Çin ve Rusya kaynaklı tehditlere karşı siber tatbikatlar ve ortak güvenlik protokolleri hayata geçirilmiştir.
Dijital Para Birimleri ve FinTech Rekabeti
Teknoloji alanındaki rekabet, sadece altyapı ve yapay zeka ile sınırlı kalmamış, finans teknolojileri (FinTech) ve dijital para birimleri üzerinden de yoğunlaşmıştır.
- Çin’in Dijital Yuan Projesi: Çin, dijital yuan’ı (DCEP) geliştiren ilk büyük ekonomi olarak dikkat çekmektedir. Dijital yuan, uluslararası ticarette ABD dolarına olan bağımlılığı azaltma hedefiyle kullanılmaktadır. Özellikle Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerde bu para biriminin kullanımı teşvik edilmektedir.
- Batı’nın Cevabı: ABD ve Avrupa Birliği, kripto para birimlerini düzenleme ve kendi dijital para birimlerini geliştirme yönünde adımlar atmaktadır. Batılı ekonomiler, bu alanda Çin’in teknolojik üstünlük kurmasını engellemeye yönelik bir yaklaşım benimsemiştir.
Uzay Teknolojileri: Yeni Bir Rekabet Alanı
Dijital rekabetin önemli bir boyutu da uzay teknolojileri ve uydu altyapılarıdır. Çin, kendi uydu sistemlerini (Beidou) geliştirerek ABD’nin GPS sistemine olan bağımlılığı azaltmayı başarmış ve bu teknolojiyi BRI ülkelerine sunarak dijital etkisini artırmıştır. Buna karşın ABD, SpaceX ve NASA öncülüğünde yenilikçi uzay teknolojileri geliştirmeye devam etmekte ve müttefik ülkelerle ortak uydu sistemleri kurmaktadır.
Gelecekteki Dinamikler
Teknoloji ve dijitalleşme, uluslararası sistemin geleceğini şekillendirecek en kritik faktörlerden biri olmaya devam edecektir. Dijital altyapıların kontrolü, yalnızca ekonomik büyüme ve güvenlik için değil, aynı zamanda ülkelerin ideolojik ve kültürel etkisini artırmak için de kullanılacaktır. Bu bağlamda, dijital hegemonya mücadelesinin önümüzdeki yıllarda daha da sertleşmesi beklenmektedir.
Kaynakça
- Gramsci, A. (1971). Selections from the Prison Notebooks. Edited and Translated by Q. Hoare & G. Nowell Smith. New York: International Publishers.
- Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramının detaylı bir şekilde ele alındığı temel eser.
- United Nations (2023). Global Conflict Tracker: 183 Conflicts Worldwide in 2023. Retrieved from www.un.org
- 2023 yılı itibarıyla dünyada tespit edilen çatışma sayısına dair güncel veri.
- Xiang, L. (2020). The Belt and Road Initiative and Global Geopolitics. Journal of Contemporary China, 29(123), 695-710.
- Kuşak ve Yol Girişimi’nin uluslararası sistemdeki etkileri üzerine kapsamlı bir inceleme.
- Nye, J. (2021). Do Morals Matter? Presidents and Foreign Policy from FDR to Trump. New York: Oxford University Press.
- ABD dış politikalarının Trump dönemi ve sonrasındaki değişimleri hakkında analitik bir değerlendirme.
- Indian Ministry of External Affairs (2023). The India-Middle East-Europe Economic Corridor: Strategic Framework. Retrieved from www.mea.gov.in
- Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun resmi dokümanı ve stratejik hedefleri.
- Al-Rasheed, M. (2021). The Rise of Saudi Arabia’s Regional Role: Vision 2030 and Beyond. Middle East Policy, 28(2), 54-68.
- Suudi Arabistan’ın Vision 2030 kapsamındaki bölgesel ve küresel iş birliği stratejileri.
- Cohen, R. (2022). Iran and Israel: The Regional Rivalry in a Multipolar World. Foreign Affairs, 101(4), 36-44.
- İran ve İsrail arasındaki çatışmanın küresel güç rekabetine etkisi üzerine analiz.
- Fahmy, N. (2023). Middle Eastern Geopolitics in Transition: Egypt, Iraq, and Oman’s Balancing Act. Journal of International Affairs, 77(1), 89-104.
- Mısır, Irak ve Umman gibi bölgesel aktörlerin denge politikaları üzerine kapsamlı bir inceleme.
- Kamel, E. (2023). China’s Role in the Iran-Saudi Diplomatic Thaw: Implications for US Influence in the Middle East. Brookings Institution Report. Retrieved from www.brookings.edu
- Çin’in Tahran ve Riyad arasındaki diplomatik yakınlaşmadaki rolü ve bu durumun ABD’nin bölgedeki etkisine olan etkisi.
- Zakaria, F. (2020). The Post-American World: Release 2.0. New York: W.W. Norton & Company.
- Çok kutuplu dünya düzenine geçiş süreci ve ABD’nin küresel güç yarışındaki konumunu değerlendiren önemli bir eser.