Burke’ün Perspektifinden Bir Bakış: PKK Kürtlere Ne yaptı?

Burke’ün Perspektifinden Bir Bakış: PKK Kürtlere Ne yaptı?

Ocak 15, 2025
konu yorum

“Toplum bir anda yeniden inşa edilebilecek bir yapı değildir”

Fransız Devrimi’ne yönelik en etkili eleştirileri sunan ve modern muhafazakâr düşüncenin temel metinlerinden birini oluşturan Edmund Burke, devrimci şiddeti, toplumsal düzeni bozma potansiyelini ve geleneklerin göz ardı edilmesini derinlemesine ele alır. Edmund Burke’ün toplum ve gelenek üzerine geliştirdiği fikirler, radikal değişimlerin toplumların iç dengesi üzerindeki etkilerini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Ona göre, toplumlar bir gecede yeniden inşa edilebilecek yapılar değil; nesiller boyunca biriken deneyimlerin ve alışkanlıkların doğal bir sonucudur. Bu nedenle, radikal müdahaleler bu dengeleri bozarak ciddi toplumsal sorunlara yol açabilir. Kürt toplumunun PKK’nın ideolojik söylemleri ve yla yaşadığı dönüşüm, Burke’ün bu yaklaşımıyla değerlendirildiğinde çarpıcı örnekler oluşturmaktadır..

Geleneksel Yapıların Zayıflatılması

Kürt toplumu, tarihsel olarak güçlü aile bağları, aşiret yapıları ve yerel geleneklerle şekillenmiş bir toplumsal düzen içinde varlık göstermiştir. Ancak PKK’nın leri, bu yapıların doğal dengelerini bozarak toplumun dayanışma ağlarını zayıflatmıştır.

Aşiret Bağlarının Çözülmesi: PKK, bölgedeki aşiret yapılarını “gerici” veya “feodal” olarak niteleyerek bunları ortadan kaldırmayı bir öncelik haline getirdi. Oysa bu yapılar, kriz anlarında toplumun dayanışma ihtiyacını karşılayan birer güven mekanizmasıydı. Aşiretlerin etkisiz hale getirilmesi, Kürt toplumu içinde aidiyet duygusunu zayıflattı ve toplumsal boşluklar yarattı.

Aile Bağlarının Kopması: PKK’nın bireyleri örgüte kazandırma stratejisi, geleneksel aile yapılarında derin çatlaklar oluşturdu.  Gençlerin örgüte katılımı, aile içinde otorite dengelerini altüst etti. Geleneksel Kürt ailesinde yaşlıların sözü dinlenir, ebeveynler çocuklarının kararlarında belirleyici bir role sahip olur. Ancak, gençlerin örgüt tarafından kazanılması, ailedeki bu doğal hiyerarşiyi bozdu. Aile içindeki rollerin sorgulanması, otoriteye karşı güvensizlik ve iletişim kopukluğuna neden oldu. Özellikle, çocuklarının örgüte katılımına karşı çıkan ebeveynler, kendi evlerinde bile dışlanma ve yalnızlık hissiyle karşı karşıya kaldı.

Bunun yanı sıra, örgüte katılan gençlerin aileden uzaklaşması, toplumsal bağları da zayıflattı. Geleneksel Kürt ailesi, sadece bireylerden oluşan bir çekirdek yapı değil; geniş aile bağlarıyla güçlenen bir dayanışma ağını temsil eder. Gençlerin bu bağdan koparılması, sadece bir bireyin kaybı değil, geniş ailenin bütünlüğünü de tehdit etti. Aileler arasındaki sosyal ağlar zayıfladı, ortak değerler ve gelenekler üzerindeki uzlaşma yitirildi.

PKK’nın bireyleri örgüte kazandırma stratejisinin yol açtığı bu durum, toplumsal yapıların en temel birimi olan aileyi hedef alarak, Kürt toplumunun organik nı zayıflattı. Aile bağlarının kopması, sadece bireysel düzeyde değil, toplumsal yapının geneli üzerinde derin bir kırılma yarattı. Bu kırılma, toplumun kendini yeniden toparlama kapasitesini de ciddi şekilde sınırlayan bir faktör olarak öne çıkıyor.

Kültürel Çeşitliliğin Göz Ardı Edilmesi

Burke, toplumların güçlü bir geçmişle bağ kurarak istikrarlı bir gelecek inşa edebileceğini savunur. PKK’nın ideolojik projeleri ise Kürt toplumunun bu bağlarını koparmış, kültürel çeşitliliği yok sayarak homojen bir ideolojik yapı yaratmaya çalışmıştır.

İdeolojik Tek Tipleştirme: Kürt toplumu tarihsel olarak din, mezhep ve yerel gelenekler açısından büyük bir çeşitlilik gösterir. Ancak PKK, bu farklılıkları reddederek seküler ve Marksist bir ideolojiyi tüm Kürtlere dayatma yolunu seçti. Bu yaklaşım, özellikle dindar kesimlerin dışlanmasına ve toplum içinde gerilimlerin artmasına neden oldu.

PKK’nın ideolojik söylemleri, Kürt toplumundaki dinsel ve mezhepsel kimlikleri dışladı. Dindar kesimler, özellikle de İslam inancına sıkı sıkıya bağlı olanlar, örgütün söyleminde “gerici” olarak damgalandı. Bu damgalama, sadece ideolojik bir ayrışmayı değil, aynı zamanda toplum içinde sosyal bir dışlanmayı da beraberinde getirdi. PKK’nın bu tutumu, Kürt toplumundaki muhafazakâr ve dindar aileleri kendisini tehdit altında hissetmeye zorladı. Özellikle geleneksel değerlerini ve dini inançlarını koruma çabasındaki gruplar, örgütün baskıcı ideolojik projelerine direndi. Bu durum, toplumun farklı kesimleri arasında giderek artan bir güvensizlik ve gerilim ortamı yarattı.

PKK’nın ideolojik tek tipleştirme çabası, yalnızca dinsel kimlikleri değil, aynı zamanda yerel gelenekleri ve mezhepsel farklılıkları da hedef aldı. Kürt toplumu içinde Alevi, Sünni ve Ezidi topluluklar gibi farklı dinsel gruplar, yüzyıllardır kendi özgün gelenekleriyle bir arada yaşamıştı. Ancak PKK, bu farklılıkları ortadan kaldırmak ve tüm toplumu tek bir ideolojik çerçevede yeniden şekillendirmek amacıyla hareket etti. Bu yaklaşım, Kürt toplumundaki yerel kimliklerin ve kültürel özgünlüklerin erimesine neden oldu. Özellikle, mezhepsel çeşitliliğin görmezden gelinmesi, toplum içinde derin çatlaklar yarattı.

Yerel Kültürün Dönüşümü: PKK’nın söylemleri, Kürt kültürünün folklorik ve yerel öğelerini ya ideolojik çerçeveye göre yeniden şekillendirdi ya da tamamen dışladı. Bu, Kürt toplumunun kendi kimliğinden uzaklaşarak bir aidiyet krizi yaşamasına yol açtı.

Folklor ve Geleneklerin Manipülasyonu

Kürt kültürünün en belirgin unsurlarından biri, halk edebiyatı, müzik, dans ve el sanatları gibi folklorik öğelerdir. Bu unsurlar, toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve bireylerin kimliklerini tanımlamalarına yardımcı olan önemli araçlardır. Ancak PKK, bu folklorik değerleri kendi ideolojik mesajlarını iletmek için bir araç olarak kullanmıştır. Geleneksel Kürt müziği, halk oyunları ve şiirler, örgütün ideolojik söylemlerine uygun şekilde dönüştürülmüş veya yeniden şekillendirilmiştir. Bu manipülasyon, yerel halkın kendi kültürel mirasına yabancılaşmasına neden olmuştur.

Örneğin, Kürt halkının tarihsel mücadeleleriyle ilgili hikâyeler ve destanlar, örgütün ideolojisine hizmet edecek şekilde yeniden yazılmıştır. Geleneksel kahramanlık anlatıları, PKK’nın devrimci kahramanlık temasına entegre edilmiştir. Bu durum, Kürt toplumunda geçmişle kurulan bağların zayıflamasına yol açmış, yerel halkın kendi tarihsel anlatılarını sorgulamasına neden olmuştur.

Dini ve Ritüel Uygulamaların Marjinalleştirilmesi

PKK’nın seküler ve Marksist ideolojisi, Kürt kültürünün önemli bir parçası olan dini ritüelleri ve inanç pratiklerini de hedef almıştır. Özellikle İslam’ın ve Ezidi inançlarının Kürt toplumunda oynadığı rol, örgüt tarafından göz ardı edilmiş veya küçümsenmiştir. Geleneksel dini bayramlar, toplu ibadetler ve kutsal mekânlara yapılan ziyaretler gibi ritüeller, örgütün ideolojik çerçevesine uygun bulunmadığı için marjinalleştirilmiş veya baskı altına alınmıştır.

Bu durum, Kürt toplumunda dini inançların toplumsal bağlar üzerindeki birleştirici etkisini zayıflatmıştır. Özellikle, dini ritüeller aracılığıyla kurulan toplumsal dayanışma ağları, PKK’nın müdahaleleri sonucunda işlevini kaybetmiştir. Dini ve kültürel pratiklerin marjinalleştirilmesi, toplum içinde kimlik krizine yol açarak bireylerin kendi geçmişlerine ve geleneklerine duyduğu güveni sarsmıştır.

Şiddetin Toplumu Parçalayışı

Şiddet, Burke’ün toplumsal düzeni koruma konusundaki temel kaygılarından biriydi. Ona göre şiddet, yalnızca fiziksel zarar vermekle kalmaz; aynı zamanda toplumun manevi dokusunu da parçalar. PKK’nın şiddete dayalı stratejileri, Kürt toplumunda tam da böyle bir sonuç doğurdu.

Toplum İçi Ayrışma: PKK, ideolojisine destek vermeyen Kürtleri hain olarak damgalayarak, toplum içinde güvensizlik ve düşmanlık ortamı yarattı. Bu durum, bireyler arasındaki bağların daha da zayıflamasına neden oldu.

Göç ve Toplumsal Kopuş: PKK’nın faaliyetleri ve bölgedeki , Kürt toplumunu kitlesel göçe zorlayarak köklü toplumsal değişimlere neden oldu. Köylerinden, kasabalarından ya da aşiret bağlarının güçlü olduğu yerel topluluklarından koparılan Kürtler, büyük şehirlere göç ettiklerinde sadece coğrafi bir yer değiştirme değil, aynı zamanda kültürel ve kimliksel bir ayrışma sürecine girdiler. Bu süreç, Kürt toplumunda toplumsal bağların zayıflamasına, kimlik krizlerine ve bireysel düzeyde yabancılaşmaya yol açtı.

Yerel Dayanışma Ağlarının Çözülmesi

Kürt köylerinde ve küçük yerleşim yerlerinde, toplumsal düzenin temelini oluşturan yerel dayanışma mekanizmaları bulunmaktaydı. Bu mekanizmalar, aileler arasında yardımlaşmayı, kriz anlarında dayanışmayı ve toplumsal düzeni sağlayan geleneksel ağlardı. Göç eden bireyler ve aileler, bu mekanizmalardan uzaklaştıkça, yalnızlık ve sosyal izolasyonla karşı karşıya kaldılar. Büyük şehirlerde, geleneksel toplumsal rollerin işlevini yitirmesiyle bireyler arasındaki bağlar gevşedi, toplumsal dayanışma hissi zayıfladı.

Kimlik Krizinin Derinleşmesi

Göç eden Kürtler, büyük şehirlerde yalnızca coğrafi anlamda değil, aynı zamanda kültürel anlamda da büyük bir kopuş yaşadılar. Özellikle çocuklar ve gençler, köydeki geleneksel kültür ile şehirdeki modern yaşam tarzı arasında sıkışıp kaldı. Bu ikilem, genç nesillerde kimlik krizine yol açtı. Kendi kültürel köklerinden kopan gençler, şehir hayatının hızlı dönüşen ve bireyselleşen yapısına adapte olmaya çalışırken, toplumsal aidiyet duygusunu yitirdi.

Şehirlerdeki Kürt topluluklarının kendi kültürlerini koruma çabası genellikle sınırlı kaldı. Dil kullanımının azalması, geleneksel ritüellerin terk edilmesi ve sosyal baskılar, göç eden Kürtler arasında u hızlandırdı. Kendi kimliğinden uzaklaşan bireyler, hem Kürt kültürünün bir parçası olma hissini kaybetti hem de şehirlerde kendilerini tam anlamıyla kabul ettiremedikleri için çift yönlü bir dışlanmışlık yaşadı.

Burke’ün Perspektifinden Geleceğe Bakış

Burke’ün fikirleri, toplumun geçmişle bağlarını koparmadan geleceğe yönelmesi gerektiğine işaret eder.

Geleneksel Yapıları Güçlendirme: Aile ve aşiret bağlarının yeniden güçlendirilmesi, toplumsal dayanışmayı ve aidiyet duygusunu yeniden inşa edebilir.

Kültürel Çeşitliliği Kabul Etme: Kürt toplumunun dinsel, mezhepsel ve kültürel çeşitliliğinin tanınması, barış içinde bir arada yaşamanın önünü açabilir.

Şiddetin Sonlandırılması: Şiddetin son bulması, toplum içindeki güvensizliğin ortadan kalkmasına ve bireyler arasındaki bağların yeniden kurulmasına yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, toplumsal dengenin korunması, radikal müdahalelerden kaçınarak geleneklere ve toplumsal çeşitliliğe saygı duyan bir yaklaşımı gerektirir. Burke’ün “toplum bir anda yeniden inşa edilebilecek bir yapı değildir” fikri, Kürt toplumunun geleceğini şekillendirmek isteyen herkes için önemli bir perspektifin geliştirilmesini gerektirir.

Kaynakça

  1. Burke, E. (1790). Reflections on the Revolution in France. Oxford University Press (çeşitli edisyonları mevcuttur).
  2. Van Bruinessen, M. (1992). Agha, Shaikh and State: The Social and Political Structures of Kurdistan. Zed Books.
  3. McDowall, D. (2004). A Modern History of the Kurds. I.B. Tauris.
  4. White, P. J. (2000). Primitive Rebels or Revolutionary Modernizers? The Kurdish National Movement in Turkey. Zed Books.
  5. Bozarslan, H. (2000). La question kurde: États et minorités au Moyen-Orient. Presses de Sciences Po.
  6. Gellner, E. (1983). Nations and Nationalism. Cornell University Press.
  7. Yavuz, M. H. (2001). “Five Stages of the Construction of Kurdish Nationalism in Turkey.” Nationalism and Ethnic Politics, 7(3), 1-24.
  8. Romano, D. (2006). The Kurdish Nationalist Movement: Opportunity, Mobilization and Identity. Cambridge University Press.
  9. Zürcher, E. J. (1993). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.
  10. Kirişçi, K. & Winrow, G. M. (1997). The Kurdish Question and Turkey: An Example of a Trans-State Ethnic Conflict. Routledge.
  11. Ahmad, F. (1993). The Making of Modern Turkey. Routledge.
  12. Olson, R. (1989). The Emergence of Kurdish Nationalism and the Sheikh Said Rebellion, 1880-1925. University of Texas Press.
  13. İçduygu, A., Romano, D., & Sirkeci, I. (1999). “The Ethnic Question in an Environment of Insecurity: The Kurds in Turkey.” Ethnic and Racial Studies, 22(6), 991-1010.
  14. Natali, D. (2005). The Kurds and the State: Evolving National Identity in Iraq, Turkey, and Iran. Syracuse University Press.

Latest from Hayati Esen

Suriye’de Fransızlar kötü de İngilizler iyi mi?
Önceki Hikaye

Suriye’de Fransızlar kötü de İngilizler iyi mi?

Gazze’de Ateşkes: Umut ve Belirsizlik Arasında
Sonraki Hikaye

Gazze’de Ateşkes: Umut ve Belirsizlik Arasında

Git

Don't Miss