Trump, Amerikan teknoloji şirketlerinin 'denizaşırı haraçlarını' hedef alıyor: AB-ABD anlaşmazlığı derinleşiyor

Trump, Amerikan teknoloji şirketlerinin ‘denizaşırı haraçlarını’ hedef alıyor: AB-ABD anlaşmazlığı derinleşiyor

Mart 4, 2025
konu yorum

ABD’nin OECD ’ndan Çekilmesinin Ardından Tırmanıyor

21 Şubat 2025’te Başkan Trump, “ şirketlerinin küresel rekabet gücünü engelleyen” ülkelere gümrük vergisi uygulanmasını öngören bir genelge yayımladı. Bu adım, Beyaz Saray’ın “denizaşırı baskılar ve haksız para cezalarından mağdur olduğunu” iddia ettiği ABD teknoloji sektörünü korumayı hedefliyor. , Kanada, Fransa, İtalya, , Türkiye ve Birleşik Krallık, dijital hizmetlere yönelik vergi, ücret veya düzenlemeler getirdikleri gerekçesiyle özellikle hedef alınıyor. Trump, ticaret ortaklarını yalnızca “ulusun refahına katkı sağlaması gereken gelirleri gasp etmekle” suçlamakla kalmıyor, aynı zamanda “Amerikan egemenliğini ihlal etmekle” ve “ABD’nin ekonomik ve ulusal güvenlik çıkarlarını tehlikeye atmakla” da itham ediyor. Bu hamleyle Trump yönetimi, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yabancı mevzuatları açıkça etkilemeye çalışıyor. AB ve üye devletlere karşı bu saldırgan tutum, dijital alanda transatlantik iş birliğinin giderek zorlaştığını teyit ederken, Avrupa’nın Amerikan Big Tech şirketlerine bağımlılığını acilen azaltması gerektiğini de vurguluyor.

AB-ABD Dijital Teknolojiler İş Birliği: Derinleşen Ayrılıklar

Genelge, ABD ile AB arasında tırmanan ekonomik tedbirler serisinin son halkası. Donald Trump’ın Grönland’ı kontrol etme girişimi de dahil olmak üzere gümrük vergilerini baskı aracı olarak kullanmasına tepki olarak Avrupa Komisyonu’nun ABD teknoloji şirketlerine karşı “anti-baskı aracını (ACI)” devreye alma tehdidi, bu adımı tetikledi. Ek vergiler öngören genelge, dijital meselelerin artık transatlantik iş birliği kapsamında değil, büyüyen bir ekonomik savaşta kaldıraç olarak kullanıldığını gösteriyor.

Başkanlık Açıklaması ve AB-ABD Veri Anlaşmazlığı

Başkanlık açıklamasında, “yabancı yasal rejimlerin sınır ötesi veri akışını kısıtladığı” iddia edilerek, ABD bulut sağlayıcılarını hedef alan veri yerelleştirme önlemlerine dolaylı gönderme yapılıyor. Ancak bu argüman, Temmuz 2023’te imzalanan AB-ABD veri transfer anlaşması Veri Gizliliği Çerçevesi (Data Privacy Framework – DPF)‘nin kaderini bizzat Trump’ın belirlediği gerçeğini göz ardı ediyor. Trump’ın göreve başladığı gün, Gizlilik ve Sivil Özgürlükler Denetleme Kurulu (Privacy and Civil Liberties Oversight Board – PCLOB) üyelerinin istifasını talep etmesi, kurulun çalışamaz hale gelmesine yol açtı. ABD istihbarat faaliyetlerini denetleyen ve DPF’ye uyumu izleyen PCLOB’un devre dışı kalması, AB Adalet Divanı (CJEU)‘nun zaten tartışmalı olan bu anlaşmayı geçersiz kılma olasılığını artırıyor.

Ticaretin Ötesinde: Derinleşen İdeolojik Uçurum

Bu genelge, ABD ile AB arasındaki uzlaşmaz farklılıkları bir kez daha gözler önüne seriyor. Trump, Avrupalılar tarafından kullanıldığında eleştirilen “egemenlik” kavramını savunurken ironik bir şekilde, “tek taraflı ve rekabet karşıtı politikaları” kınadığını belirtiyor. Ancak bu argüman, Enflasyonu Azaltma Yasası gibi uluslararası rekabeti baltalayan veya Yabancı İstihbarat Gözetim Yasası (FISA) gibi Avrupa’nın veri güvenliğini tehdit eden ABD yasalarını görmezden geliyor.

Dijital Oligarşi ve Siyaset İlişkisi

Trump’ın, ABD’li teknoloji devlerine yönelik düzenlemeleri “ayrımcı” ve “orantısız” olarak nitelemesi, bu şirketlerin oligopolünü korumaya yönelik agresif bir stratejiyi yansıtıyor. Biden’ın “teknoloji-endüstriyel kompleks” olarak tanımladığı yapı, ABD siyasetiyle iç içe geçerek Avrupa’nın değerlerini tehdit ediyor. Örneğin, Meta CEO’su Mark Zuckerberg, AB’nin rekabet karşıtı cezalarına tepki olarak “Avrupa düzenlemelerine karşı harekete geçme” çağrısı yaptı. X (eski Twitter) CEO’su Elon Musk gibi Zuckerberg de platformlarında “doğruluk kontrolü” ve “çeşitlilik programlarını” sonlandırdı.

AB Düzenlemelerine ABD’den Sert Tepkiler

Teknoloji lobisi, ABD siyasetinde geniş destek buluyor. Başkan Yardımcısı JD Vance, “ABD platformlarında ifade özgürlüğü kısıtlanırsa NATO üyeliğinin gözden geçirilebileceği” tehdidinde bulundu. Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi Başkanı Jim Jordan ise, Dijital Hizmetler Yasası (DSA)‘yı “küresel sansür yasası” olarak nitelendirip AB’nin Dijital Piyasalar Yasası (DMA)‘nı “Amerikan şirketlerine karşı silahlandırdığını” iddia etti. Jordan’a göre AB, bu adımla “Avrupa’nın ekonomik durgunluğunu telafi etmeye” çalışıyor. Bu gelişmeler, dijital egemenlik mücadelesinin ticaretten jeopolitiğe evrildiğini gösteriyor. AB’nin, dijital alanda kendi normlarını oluşturması ve teknoloji bağımsızlığını sağlaması artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldi.

AB’nin Dijital Egemenliği İçin Kritik Bir An

ABD ile dijital alandaki iş birliğinin giderek daha fazla gerilim yaratması, AB’nin “dijital egemenliğini” güçlendirmesini ve müttefikine karşı sağlam bir duruş sergilemesini her zamankinden daha acil hale getiriyor. Bu doğrultuda üç temel adım atılmalıdır.

İlk olarak, AB’nin ABD baskısına boyun eğmemesi büyük önem taşıyor. Özellikle Dijital Hizmetler Yasası (DSA), Dijital Piyasalar Yasası (DMA) ve Yapay Zekâ Yasası (AI Act) gibi güvenli ve kapsayıcı bir dijital ortam oluşturmayı amaçlayan düzenlemelerin zayıflatılmasına yönelik girişimlere karşı kararlı bir tutum sergilenmelidir. Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu’nun, Paris Yapay Zekâ Zirvesi ve JD Vance’in ortak AI bildirgesini imzalamayı reddetmesinin ardından, AB Yapay Zekâ Sorumluluk Direktifi’ni (AILD) geri çekmesi endişe verici bir gelişmedir. Düzenleyici yükleri azaltma amacı güden bu adım, aynı zamanda Avrupa’daki start-up’lar ve KOBİ’ler için hukuki belirsizlik yaratma riski taşımaktadır.

İkinci olarak, AB’nin dijital sanayi kapasitesini güçlendirmesi gerekmektedir. Bu, Avrupa’nın dijital politikalarının temel önceliklerinden biridir. Güçlü altyapılar inşa etmek, arka plan teknolojilerini geliştirmek ve Avrupa şirketlerinin bölgesel pazara erişimini kolaylaştırarak ölçeklenmelerini ve rekabet gücünü artırmalarını sağlamak büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan, AB’nin 200 milyar avroluk yapay zekâ yatırımı doğru yönde atılmış bir adımdır. Güçlü bir Avrupa sanayi ekosistemi, dış baskılara karşı direnç oluşturmanın temel taşıdır.

Üçüncü olarak, AB’nin dış ortaklıklarını çeşitlendirmeye devam etmesi ve iç bölünmelerini aşması gerekmektedir. Çeşitli ortaklarla iş birliğini güçlendirmek, giderek daha düşmanca bir tavır sergileyen ve NATO ile uluslararası güvenlik konularını vergi ve düzenleme anlaşmazlıklarıyla ilişkilendiren bir muhataba aşırı bağımlı olmanın önüne geçmek açısından kritik bir adımdır. Bazı Avrupa siyasetçileri ABD’nin söylemini tekrar etse de, üye devletlerin ortak hedefler doğrultusunda hareket etmeleri ve birlik içinde bir duruş sergilemenin çıkarlarını daha etkili bir şekilde koruyacağını anlamaları gerekmektedir.

Başkan Trump’ın yayımladığı memorandum, Avrupa’ya yönelik ilgisiz bir tutum sergilemekte ve küresel teknoloji yarışında ABD’nin AB ile iş birliğine ihtiyacı olduğunu göz ardı etmektedir. Jeopolitik istikrarsızlık ve artan ekonomik rekabet ortamında, AB kaynaklarını parçalamak yerine, kendi direnç ve özerkliğini güçlendirmeye odaklanmalıdır. Dijital alanda bağımsızlığını sağlamlaştırmak, AB için artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur.

www.iss.europa.eu

Latest from EKONOMİ

ABD NATO’dan Ayrılacak mı? Yetkililer Artan Şüphelere Karşı Çıkıyor – Analiz
Önceki Hikaye

ABD NATO’dan Ayrılacak mı? Yetkililer Artan Şüphelere Karşı Çıkıyor – Analiz

İkinci Silahsızlanma Çağrısı Başarısız Olur mu?
Sonraki Hikaye

İkinci Silahsızlanma Çağrısı Başarısız Olur mu?

Git

Don't Miss