ABD ve AB Ayrışıyor: Türkiye’nin Stratejik Hamlesi Ne Olmalı?

ABD ve AB Ayrışıyor: Türkiye’nin Stratejik Hamlesi Ne Olmalı?

ABD ve Avrupa Birliği arasındaki kriz, küresel dengeleri sarsarken Türkiye için yeni fırsatlar sunuyor. NATO'nun geleceği, Avrupa'nın güvenlik stratejisi ve Türkiye’nin stratejik rolü üzerine derinlemesine bir analiz.
Mart 8, 2025
konu yorum

Son yıllarda uluslararası arenada yaşanan gelişmeler, ABD ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin ciddi bir kırılma noktasına geldiğini gösteriyor. Özellikle Ukrayna krizi sonrası yaşanan gelişmeler, Batı ittifakında derin çatlaklara yol açtı. ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın NATO ve Avrupa güvenliği konusundaki tutumu, zaten kırılgan olan Avrupa-ABD ilişkilerini daha da sarsmış durumda. Avrupa’nın bu kriz karşısında aldığı yeniden silahlanma kararı ve Türkiye’ye yönelik sıcak mesajları, bu kırılmanın aynı zamanda yeni fırsatlar da yaratabileceğine işaret ediyor.

ABD-Avrupa Ayrışması: NATO ve Kolektif Güvenlik

NATO, tarih boyunca kolektif güvenlik anlayışına dayalı bir yapı oldu. Ancak günümüzde, kurucusu olan ABD tarafından sarsılıyor. Trump’ın 2016’dan itibaren NATO’nun yükünü Avrupa’nın üstlenmesi gerektiğine dair söylemleri, bu ittifakın geleceğine dair ciddi soru işaretleri doğurdu. Avrupa, uzun yıllardır askeri güvenliğini ABD’ye dayandırmıştı. Ancak son gelişmeler gösteriyor ki, ABD artık Avrupa’nın güvenliğini eskisi kadar umursamıyor.

Özellikle Almanya’nın Fransa ve İngiltere’den nükleer koruma talep etmesi, Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltmaya yönelik adımlar atmaya çalıştığını gösteriyor. Ancak Avrupa’nın askeri gücü tek başına yeterli değil. Bu noktada Türkiye’nin sahip olduğu güçlü ordu ve jeopolitik konumu, Avrupa için kaçınılmaz bir müttefik haline gelmesini sağlıyor.

Türkiye İçin Bir Fırsat mı?

Türkiye, bu yeni küresel dengede önemli bir aktör olarak ortaya çıkıyor. AB ile ilişkilerde uzun süredir askıda kalan tam üyelik süreci, Batı dünyasının yeni güvenlik arayışlarıyla birlikte yeniden gündeme gelebilir. Fransa ve Almanya gibi Avrupa’nın önde gelen ülkeleri, Türkiye’nin NATO’daki rolünü ve bölgedeki stratejik önemini yeniden değerlendiriyor. Polonya gibi ülkeler ise Türkiye’yi bölgesel güvenliğin sağlanmasında kilit bir ortak olarak görüyor.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var: Türkiye, Avrupa’nın geçici ihtiyaçlarına dayalı bir ortak olarak mı kalacak, yoksa AB ile uzun vadeli bir stratejik işbirliği mi inşa edilecek? Geçmişte AB’nin Türkiye’ye karşı sergilediği iki yüzlü politikalar unutulmamalıdır. Türkiye, Rusya ile dengeli ilişkilerini koruyarak ve Avrupa’nın güvenlik ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir denge politikası izlemeli.

AB’nin Geleceği Belirsiz

AB’nin bugünkü yapısı, içinde bulunduğu krizleri aşmakta zorlanıyor. Almanya’da hızla yükselen sağcı AFD partisi ve Fransa’da Marine Le Pen’in artan popülaritesi, AB’nin geleceğine dair ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Avrupa Birliği içinde yaşanan iç siyasi çalkantılar, Türkiye’nin tam üyelik sürecini zorlaştırıyor.

Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerinde, geçmişte olduğu gibi müzakerelere bağlı kalmaktan ziyade, kendi stratejik önceliklerini ön plana çıkarması gerekiyor. Avrupa, Türkiye’ye olan ihtiyacını fark etmiş durumda. Ancak bu ihtiyaç geçici mi, yoksa uzun vadeli bir işbirliğine mi evrilecek, bunu zaman gösterecek.

Sonuç olarak, Türkiye bu süreçte hem AB hem de ABD ile ilişkilerini dengede tutmalı ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmelidir. değişirken, Türkiye’nin etkin bir diplomasi ile kendisini bu yeni düzende güçlü bir aktör olarak konumlandırması gerekmektedir.

Latest from Yorum

Aspergillus fumigatus’un Artan Direnci: Yeni Antifungal Tedaviler Tehdit Altında
Önceki Hikaye

Aspergillus fumigatus’un Artan Direnci: Yeni Antifungal Tedaviler Tehdit Altında

Türkiye’nin Avrupa’da Yeni Rolü: Güvenlik, Strateji ve Ortaklıkların Dönüşümü
Sonraki Hikaye

Türkiye’nin Avrupa’da Yeni Rolü: Güvenlik, Strateji ve Ortaklıkların Dönüşümü

Git

Don't Miss