ABD’nin Yemen’deki Varlığı, Trump’ın Stratejik Oyunu ve Sessiz Diplomasi
ABD Başkanı Donald Trump’ın, “Husiler artık savaşmak istemiyor, biz de onları bombalamayacağız” açıklaması ilk bakışta barışçıl bir jest gibi görünebilir. Ancak bu açıklamanın satır aralarında, Washington’un bölgedeki çıkarları, Körfez ülkeleriyle kurduğu askeri denge, İran’la yürütülen üstü kapalı savaş ve Başkanlık seçimleri öncesindeki kamuoyu yönetimi stratejileri yatıyor olabilir.
1. Beyaz Saray’dan Barış Mesajı mı, Seçim Manifestosu mu?
Trump’ın bu açıklamasının zamanlaması, iç politikaya yönelik bir hamle olabilir. Yemen’deki çatışmalar, ABD kamuoyunda genellikle “gereksiz bir savaş” olarak görülüyor. Trump, seçim döneminde kendisini “savaşları sonlandıran başkan” olarak konumlandırmak istiyordu. Afganistan’dan çekilme, Kuzey Kore ile diyalog, hatta İran’la yeni bir müzakere çağrısı… Tüm bu hamleler, savaş yorgunu bir Amerikan halkına hitap etmeyi hedefliyordu.
2. Yemen Savaşının Perde Arkası: İran Mesajı mı?
Husiler, doğrudan İran destekli bir yapı olarak biliniyor. Trump yönetimi, İran’a maksimum baskı politikası çerçevesinde Yemen’i de bir cephe olarak kullanıyordu. Ancak İran’a yönelik askeri baskının sonuç vermemesi ve Çin’in Suudi Arabistan-İran ilişkilerini normalleştirme çabaları sonrası, Yemen sahasında “çıkış stratejisi” arayan ABD, bu açıklamayla dolaylı bir geri çekilme işareti veriyor olabilir.
Özellikle “çok güvenilir bir kaynak” ifadesi, bu tür diplomatik diyalogların Birleşik Arap Emirlikleri ya da Umman gibi arabulucu ülkeler üzerinden yürütüldüğü ihtimalini güçlendiriyor.
3. Husiler Gerçekten Teslim mi Oldu? Yoksa Yeni Bir Konumlanma mı?
Trump’ın açıklamasında geçen “teslim oldular” ifadesi fazlasıyla indirgemeci ve gerçeklerden uzak görünüyor. Zira sahada hâlâ güçlü bir askeri ve lojistik kapasiteye sahip olan Husiler, özellikle Kızıldeniz’deki gemi saldırılarıyla uluslararası ticareti sekteye uğratabiliyor. Bu nedenle, bu açıklama daha çok bir pazarlık dili olarak okunmalı. ABD, Husilere “geri çekilin, aksi halde sizden daha fazlasını alırız” mesajı verirken, Husiler ise “şimdilik saldırmıyoruz” diyerek bir tür bekleme politikasına girmiş olabilir.
4. Gemiler ve enerji güvenliği: Küresel Ekonomiye Yönelik Bir Sinyal
Yemen meselesi yalnızca bir iç savaş değil, aynı zamanda bir deniz savaş alanı. Kızıldeniz ve Bab’ül Mendeb Boğazı üzerinden geçen enerji ve ticaret yolları, Çin’den Avrupa’ya kadar tüm ekonomileri ilgilendiriyor. Husilerin bu koridoru hedef alması, aslında küresel bir baskı kartıydı. Trump’ın “artık gemilere saldırmayacaklar” sözü, uluslararası piyasalara da bir tür güven telkin etme hamlesidir. Buradaki amaç, ticari risk algısını düşürmek ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmaları kontrol altına almak olabilir.
Sonuç: Barışın Dili Değil, Güç Dengelerinin Dili
Trump’ın Husilerle ilgili açıklamaları, yüzeyde diplomatik bir başarı olarak sunulsa da, aslında bunun ardında:
-
İç politikaya dönük bir imaj çalışması,
-
İran’a dolaylı bir mesaj,
-
Yemen sahasında kontrollü geri çekilme,
-
Uluslararası ticaret yollarında güven telkini gibi çok katmanlı stratejik hedefler yatıyor.
Bu nedenle meseleye yalnızca “barışçıl bir gelişme” olarak bakmak yanıltıcı olur. Aslında bu açıklama, büyük güçlerin Ortadoğu’daki yeniden konumlanma sürecinin bir parçasıdır.
Yararlanılan Kaynaklar:
-
Reuters, Al Jazeera English, Foreign Policy dergisi
-
Yemen üzerine Chatham House raporları
-
Trump dönemindeki dış politika belgeleri (White House archives)
-
Uluslararası deniz ticareti analizleri (UNCTAD)