editor
Dünya tarihine baktığımızda, emperyalizmin en büyük gücünün, kendisinin her şeyin arkasında olmadığını inandırmak olduğu defalarca gözler önüne serilmiştir. Tıpkı “Olağan Şüpheliler” filmindeki meşhur replikte şeytanın var olmadığını insanlara inandırma gücüne atıfta bulunulduğu gibi, emperyalizm de aynı yöntemle hareket ediyor. Ancak, günümüz olaylarına baktığımızda, bu oyunun perdesi aralanıyor ve perde arkasında neler döndüğünü görmek mümkün hale geliyor. İsrail’in son dönemlerde Mescid-i Aksa’ya yönelik tutumu ve buna paralel olarak yayımladığı tehditkâr mesajlar, bu emperyalist oyunun bir parçası olarak değerlendirilebilir.
İsrail’in bir animasyon videosuyla Mescid-i Aksa’nın yakıldığını ve yıkıldığını göstermesi, bu tehlikeli oyunun bir parçası. Bu sadece basit bir animasyon değil; yıllardır süregelen bir planın habercisi gibi. Bu tür provokatif eylemlerle, İsrail, sadece Filistin halkını değil, tüm İslam dünyasını hedef alıyor. Bu tür adımlar, maalesef ki, tarih boyunca radikal fanatikleri harekete geçirmede etkili olmuştur. Küçük çocukları öldürmekten çekinmeyen bir zihniyetin, kutsal mekânları hedef alması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.
Bölgesel Dengesizlik ve İslam Dünyasının Sessizliği
İsrail’in bu tür provokasyonlarının temelinde, Ortadoğu’daki İslam ülkelerinin zayıflığı yatıyor. Lübnan’ın ekonomik krizi, Irak’ın iç karışıklıkları, Suriye’nin iç savaş sonrası durumu ve Suudi Arabistan’ın sessizliği, İsrail’in bu kadar rahat hareket etmesine olanak sağlıyor. Bir zamanlar Filistin davasında aktif rol oynayan bu ülkeler, bugün ya iç karışıklıklarla boğuşuyor ya da emperyalizmin tuzağına düşmüş durumda. Bu durum, İsrail’in bölgedeki planlarını daha kolay gerçekleştirmesine zemin hazırlıyor.
Filistin davasına en güçlü desteği veren Türkiye’nin dışında, diğer İslam ülkelerinin sessizliği, İsrail’in bu cesur adımları atmasına yol açıyor. Oysa ki, bu tür durumlarda, İslam dünyasının bir bütün olarak hareket etmesi ve ortak bir duruş sergilemesi hayati öneme sahip. Ancak ne yazık ki, Filistin davası konusunda etkin olan ülkelerin birçoğu, ya emperyalist güçler tarafından mahvedilmiş ya da kendi iç sorunlarıyla boğuşuyor.
Geçmişten Ders Almak ve Geleceği Şekillendirmek
Tarih, bize birçok ders verir. Ancak önemli olan bu dersleri doğru okuyabilmek ve geleceği şekillendirmek için kullanabilmektir. Türkiye’nin geçmişteki hatalarından ders alarak, bugün daha doğru politikalar izlemeye çalıştığı bir gerçek. Ancak bu, geçmişte yapılan yanlışların unutulması gerektiği anlamına gelmiyor. Tam tersine, bu yanlışlardan ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrarlanmaması için çaba sarf etmek gerekiyor.
Bu bağlamda, geçmişteki olayları doğru kişilerden dinlemek, geçmişi doğru okumak ve bugünü şekillendirmek için hayati önem taşıyor. Kıbrıs Harekâtı’ndan PKK ile mücadeleye kadar birçok önemli süreçte yer almış kişilerin tecrübeleri, bugünkü durumu anlamamıza ve geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlememize yardımcı olabilir.
İsrail’in Mescid-i Aksa’yı hedef alan provokatif eylemleri, sadece bir animasyonla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Bu tür adımlar, İslam dünyasını derinden yaralarken, emperyalizmin ne kadar sinsi ve tehlikeli olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ortadoğu’daki dengesizliklerin ve İslam dünyasının sessizliğinin bu duruma zemin hazırladığı bir gerçek. Ancak geçmişten ders alarak, bu tehlikeli oyunlara karşı durmak ve geleceği daha sağlam temeller üzerine inşa etmek mümkün. Bu noktada, İslam dünyasının bir bütün olarak hareket etmesi ve Filistin davasını yeniden sahiplenmesi hayati öneme sahip.
