Bir Amerikan başkanı ya da başkan adayı için seçimden bir ay önce görmek isteyeceği son şey, kuşkusuz, İsrail semalarında yaşanan bu olaylardır. Özellikle bir seçim yılında ABD’de bu tür sahneler iyi karşılanmaz, bu konuda hiçbir şüphe yok. Aynı şekilde, Biden’ın bu durumu kendisinin ve yönetiminin yarattığı da aşikâr.
Göreve başladığından bu yana Biden, savaşın genişlemesine karşı olduğunu dile getirdi – ancak bu gerçekte ne anlama geliyor? Biden yönetimi için savaşın genişlemesi, İsrail’in Lübnan, Gazze, Batı Şeria, Suriye ve hatta İran’a saldırması değil. Ancak bu ülkeler İsrail’e saldırdığında, işte o zaman ABD’nin müdahalesini gerektiriyor.
[irp posts=”2424 “]
İsrail’in Gazze’deki soykırımına, Batı Şeria’daki suçlarına ve Lübnan’daki operasyonlarını genişletmesine, hatta Tahran’daki suikastlarına devam etmesiyle birlikte, bir karşılığın geleceği zaten belli olmuştu.
Biden, bu durumun kaçınılmaz olarak politikasının trajik bir sonla sonuçlanacağını görmeliydi. Üstelik ne zaman? Seçimlerin hemen öncesinde.
Geleneksel görüşün aksine, Biden’ın hala bir gücü olduğuna inanıyorum – hatta bir “topal ördek” başkan olsa bile. Sorun, Biden’ın gücü olmaması değil; bu gücü kullanmaması. İsrail, ABD’ye göre yapmaması gereken her şeyi yaptığında, cezalandırılmak yerine ödüllendirildi.