editor
Ortadoğu‘da son dönemde yaşanan çatışmalar ve özellikle İsrail’in askeri operasyonları, sadece bölgesel çatışmalarla sınırlı kalmayacak kadar geniş bir stratejik hedefin parçaları olarak görünüyor. İsrail’in son hamlelerinin ardında ne yatıyor? Bu yazıda, İsrail’in mevcut ve olası gelecekteki hedeflerini tartışacağız.
Lübnan: Sadece Bir Başlangıç Mı?
İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a karşı başlattığı operasyonlarla dikkat çekse de, bu operasyonlar sadece bölgedeki milis gruplarına yönelik sınırlı hamleler değil. İsrail’in uzun vadeli hedeflerine baktığımızda, bu operasyonların çok daha geniş bir stratejinin parçaları olduğunu görüyoruz. Lübnan, tarih boyunca İsrail’in hedefinde olan bir bölge olmuştur. Hizbullah’ın varlığı, İsrail için hem güvenlik hem de stratejik bir tehdit oluşturmaktadır, ancak İsrail’in asıl amacı sadece Hizbullah’ı zayıflatmak değil, daha geniş toprak kazanımları elde etmektir.
İsrail, Lübnan’daki operasyonlarını bahanelerle genişletebilir ve bu süreç, daha büyük bir askeri müdahalenin kapısını aralayabilir. Hizbullah’ın varlığına dayanarak Lübnan’a müdahale eden İsrail, uzun vadede bu toprakları kontrol altına alma gibi daha derin hedeflere sahip olabilir. Üstelik bu, sadece Lübnan ile sınırlı kalmayıp Suriye ve hatta İran’a kadar uzanabilir.
İran ve Nükleer Tehdit
İsrail’in asıl büyük stratejik hedeflerinden biri de İran’dır. İran’ın nükleer programı, İsrail için bir varoluşsal tehdit olarak algılanmaktadır ve bu nedenle İsrail, bölgedeki askeri gücünü İran’a karşı bir saldırıya çevirebilir. İsrail’in İran’daki nükleer tesisleri vurma olasılığı uzun süredir konuşuluyor. Ancak bu saldırı için İsrail’in herhangi bir bahaneye ihtiyacı yok gibi görünüyor. Son yıllarda İsrail, İran topraklarında çeşitli suikastlar düzenleyerek, İran’ın stratejik noktalarını vurma konusunda cesaretini gösterdi. Bu da, İsrail’in olası bir saldırıya zemin hazırladığını gösteriyor.
İsrail’in, sadece Lübnan ve Gazze ile yetinmeyip, İran’ın nükleer altyapısını hedef alması halinde, bölgedeki dengeler tamamen değişebilir. İran’ın bu saldırılara vereceği karşılık ise, bölgesel savaşı tetikleyebilir ve bu da nükleer bir çatışma riskini artırabilir. Ancak İsrail, Batı’nın desteğiyle kendini güçlü hissederek bu adımı atmakta tereddüt etmeyebilir.
Batı’nın Desteği ve İsrail’in Sınırsız Güvenlik Politikası
Batı’nın İsrail’e verdiği koşulsuz destek, İsrail’in bölgedeki pervasız politikalarını destekleyen en önemli unsurlardan biri. ABD ve birçok Batı devleti, İsrail’in kendini savunma hakkını mutlak bir şekilde savunarak, İsrail’in bölgedeki askeri operasyonlarına göz yummakta. Bu destek, İsrail’e neredeyse sınırsız bir hareket alanı sağlıyor. İsrail, Batı’nın bu desteğiyle, İran’a karşı saldırgan politikalarını daha da sertleştirebilir.
İsrail’in, sadece Lübnan, Gazze ve Suriye ile sınırlı kalmayıp, İran’ı hedef almasının en büyük nedeni de bu destekten güç almasıdır. İsrail’in, İran’ın nükleer programını bahane ederek, daha geniş bir stratejik müdahaleye hazırlanması sürpriz olmayacaktır.
İsrail’in Nihai Hedefi Ne?
İsrail’in bölgedeki hedefleri, yalnızca güvenlik ve terörle mücadele kapsamında değerlendirilmemelidir. Lübnan’da Hizbullah, Gazze’de Hamas ve İran’ın nükleer programı gibi konular, İsrail’in daha geniş çaplı stratejik hedeflerine ulaşmak için kullandığı gerekçelerdir. İsrail’in nihai hedefi, bölgedeki askeri ve stratejik üstünlüğünü sağlamlaştırmak, bu süreçte de Batı’nın desteğini kullanarak, bölgede istediği müdahaleleri yapmaktır.
Ortadoğu’da savaş isteyen tek ülke olarak İsrail öne çıkıyor gibi görünse de, bu stratejik hamleler İsrail’i büyük bir riskin içine sürükleyebilir. Bölgedeki diğer aktörlerin vereceği tepkiler ve olası bir geniş çaplı savaş, İsrail’in hedeflerine ulaşmasını engelleyebilir. Ancak mevcut durumda, İsrail’in durmaya niyeti yok gibi görünüyor.
KonuYorum editör: Medya haberleri taranarak analiz metni oluşturulmuştur.
