AB tüketicileri ABD mallarına güvenmiyor: Trump’ın ticaret açığı iddialarına bir bakış

AB tüketicileri ABD mallarına güvenmiyor: Trump’ın ticaret açığı iddialarına bir bakış

Şubat 18, 2025
konu yorum

ABD-AB hız kazanıyor. 12 Mart’tan itibaren çelik ve alüminyum ithalatına %25 gümrük vergisi getirilmesinin ardından, Başkan Trump 1 Nisan veya sonrasında tüm ülkelere yönelik “karşılıklı” tarifeler uygulama planlarını duyurdu. Bu, ABD’nin diğer ülkelerin ithalat vergilerini misilleme yoluyla eşleştireceği anlamına geliyor. Trump’ın ifadesiyle, “Onlar bize vergi koyuyorsa, biz de onlara koyarız.”

Bu tür önlemler, AB’nin otomotiv endüstrisi üzerinde yıkıcı bir etki yaratabilir. Trump, yeni tarifelerin AB’nin Katma Değer Vergisi (KDV) ve sübvansiyonlarını da yansıtmasını istiyor ve bu durum, Avrupa’dan ABD’ye giren otomobiller için fiilen %30’a varan bir tarife uygulanmasına yol açabilir.

Trump, AB’ye yönelik şikayetlerini defalarca dile getirerek, “Onlar bizim arabalarımızı almıyor, tarım ürünlerimizi almıyor, neredeyse hiçbir şey almıyorlar ama biz onlardan her şeyi alıyoruz. Milyonlarca araba, muazzam miktarda gıda ve tarım ürünü… Avrupa Birliği, yaptıkları tam bir rezalet,” şeklinde konuştu.

Ancak Trump’ın şikayetleri ne kadar haklı? ABD gerçekten adaletsiz bir şekilde mi muamele görüyor? Ve iki güç arasındaki nın temel sebebi ne?

Trump, nı göz ardı ediyor

Son 15 yılda AB, ABD’ye ithal ettiğinden daha fazla mal ihraç etti. Eurostat verilerine göre, 2023 yılında ABD’nin AB ile mal ticaretinde verdiği açık 158 milyar dolar oldu. 2013-2023 yılları arasında AB’nin ABD ile mal ticaretindeki fazlası 2013’te 81 milyar avro iken, 2021’de 166 milyar avroya ulaştı.

Ancak hizmetler alanında, ABD 2023 yılında AB’ye karşı 104 milyar avro ihracat fazlası verdi. Bu, toplam ticaret açığını önemli ölçüde azaltarak “sadece” 54 milyar avroya düşürüyor ki bu miktar, 27 trilyon dolarlık ABD ekonomisinin büyüklüğüyle kıyaslandığında oldukça küçük.

Buna rağmen Trump, yalnızca mal ticaretindeki açığa odaklanıyor ve diğer ülkeler tarafından artırılan tarifelere karşılık vererek ticarette eşit koşullar yaratmayı hedefliyor. Ancak, genel olarak ABD ve AB arasındaki ortalama gümrük vergisi oranları oldukça benzer; ABD ürünleri için %3,95, AB ürünleri için ise %3,5. Bununla birlikte, bazı sektörlerde önemli farklılıklar mevcut.

Trump’ın otomobil, tarım ve gıda tarifeleri konusundaki endişeleri tamamen temelsiz değil. Örneğin, AB’nin ithal otomobillere uyguladığı tarife oranı %10 iken, ABD’de bu oran sadece %2,5. Ayrıca, AB’nin gıda ve içeceklere uyguladığı tarifeler, ABD’den ortalama 3,5 puan daha yüksek. Kimyasallar üzerindeki tarifeler de AB’de ABD’ye kıyasla ortalama 1 puan daha yüksek.

Bu alanlarda, AB ciddi tarife tehditleriyle karşı karşıya kalabilir ve zor müzakerelerle başa çıkmak zorunda kalabilir.

AB düzenlemeleri ABD ni dizginleyebilir

AB, çelik ve alüminyuma uygulanan %25’lik tarifelere ve olası ek tarifelere karşı “kesin ve orantılı” bir yanıt vereceğini taahhüt etti. AB üye ülkeleri, 4,8 milyar avro değerindeki ABD ithalatına %50’ye varan tarifeler getirilmesini onayladı ve bu tarifeleri yürürlüğe koymak için hızla bir oylama gerçekleştirebilir.

Hedeflenen ürünler arasında bourbon viskisi, Harley-Davidson motosikletleri, motorlu tekneler ve belirli çelik ve alüminyum ürünleri bulunuyor. Bu tarifeler, AB ülkelerinin çoğunluğu daha erken uygulamaya karar vermediği takdirde, Mart ayı sonunda otomatik olarak yürürlüğe girecek.

AB’nin bir diğer önemli koz kartı ise düzenleyici gücü, özellikle de büyük teknoloji şirketleri üzerindeki etkisi. Washington için bu ciddi bir endişe kaynağı çünkü X ve Meta gibi ABD’li devler, içerik düzenlemesi ve yetkililerle veri paylaşımı konusunda AB’nin sıkı denetimi altında.

Dünyanın en büyük hizmet ihracatçısı olan ABD, AB’nin sert misillemeleriyle karşı karşıya kalabilir. Brüksel, Amerikan danışmanlık ve finans şirketlerine yönelik kısıtlamaları artırabilir, ABD merkezli dijital platformlara ek vergiler getirebilir veya fikri mülkiyet haklarını iptal edebilir.

Bu alanda avantajlı bir konumda olmasına rağmen, AB müzakereleri çatışmaya tercih ettiğini belirtiyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile yaptığı son görüşmede, AB’nin “ABD ile adil ticaret ilişkisine olan bağlılığını” yeniden teyit etti. Ayrıca, ticaret açığını daraltmak için AB’nin sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) gibi ABD ürünlerini daha fazla satın alabileceğini önerdi.

Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange, kısa süre önce yaptığı bir açıklamada, bloğun ithal otomobillere uyguladığı %10’luk vergiyi ABD’nin %2,5 oranıyla daha uyumlu hale getirmek için düşürmeye açık olduğunu belirtti. Bir diğer olası taviz ise savunma harcamalarını artırmak ve ABD’den silah ve askeri teçhizat satın almak olabilir.

Ancak, tarife farklarının ötesinde, ABD ile AB arasındaki uzun süredir devam eden ticaret açığını açıklayan başka büyük faktörler var ve bunları çözmek o kadar kolay değil.

AB, ABD mallarına – özellikle de gıdaya – güvenmiyor

Tüketici davranışları ve tercihler, ABD-AB ticaret ilişkilerinde büyük bir rol oynuyor. Ticaret açığı genellikle üretim maliyetleri ve ürün kalitesindeki farklılıkları yansıtır. Genel olarak, Amerikalı tüketiciler Avrupalı ürünleri yerli alternatiflere tercih ederken, Avrupalılar kendi ürünlerini Amerikan ürünlerine kıyasla daha çok benimsemektedir. Bu durum, AB lehine bir ticaret açığı oluşmasına neden oluyor.

Özellikle ABD’den AB’ye gıda ihracatını etkileyen en önemli faktörlerden biri, bloğun tarım alanındaki katı düzenlemeleri. ABD, uzun süredir AB’nin hijyen, pestisitler (bitki sağlığı ve hijyen standartları – SPS) ve ler (GI) konusundaki kurallarına karşı çıkıyor. Tarım ürünleriyle ilgili süregelen ve çözülemeyen ticari anlaşmazlıklar, ABD’nin sığır eti, kümes hayvanları ve süt ürünleri ihracatını büyük ölçüde sınırladı.

AB’nin SPS kuralları, biyoteknoloji ve ABD’de yaygın olarak kullanılan diğer üretim yöntemlerini içeren gıda ürünlerinin ticaretini de engelleyebilir. Bu konuda öne çıkan bir örnek, 1996’dan 2009’a kadar süren AB-ABD hormonlu sığır eti anlaşmazlığıdır.

AB, sağlığa zararlı olabileceği gerekçesiyle ABD’den ithal edilen sığır etine 13 yıl boyunca tam bir yasak uyguladı. AB’nin “ihtiyat ilkesi” (“önlem almak her zaman daha iyidir”) kapsamında aldığı bu karar, ABD tarafından defalarca itiraz edildi ve Dünya Ticaret Örgütü’ne taşındı. 2009 yılında, AB belirli bir kota dahilinde hormonsuz ABD sığır eti ithal etmeyi kabul etti.

Ancak anlaşmazlık, ABD’nin AB’nin bu kotayı yerine getirmediğini öne sürmesiyle yeniden alevlendi. Sonunda, 2019 yılında yapılan bir anlaşmayla AB, yıllık 35.000 ton hormonsuz ABD sığır eti ithal etmeyi kabul etti.

AB’nin coğrafi işaret (GI) düzenlemeleri de belirli gıda, şarap ve içkilerin ticaretini kısıtlıyor. AB tarafından korunan isimlerle satılan ürünlerin, yalnızca ilgili coğrafi bölgede üretilmesi gerekiyor. Örneğin, ABD’de üretilen parmesan veya asiago peyniri, AB’de satılamıyor çünkü bu isimler yalnızca GI kaydı bulunan bölgelerde üretilen peynirler için kullanılabiliyor.

ABD, bu düzenlemelerin korumacı politikalar olduğuna inanırken, AB ise sağlık ve hijyen standartlarının ABD’dekinden daha sıkı olduğunu ve bu kuralların yalnızca ABD’ye değil, tüm AB dışı ülkelere eşit şekilde uygulandığını savunuyor.

Ticaret savaşı kaçınılmaz görünüyor

ABD’nin şikayetlerinin haklı ya da temelsiz olduğuna bakılmaksızın, gerçek şu ki AB ve ABD görünürde sonu olmayan bir ticaret savaşında. AB, Trump 2.0’a karşı daha hazırlıklı olduğunu ileri sürerek, Anti-Zorlama Aracı ve ticari anlaşmazlıklar için güncellenmiş bir AB İcra Tüzüğü’nü içeren genişletilmiş bir misilleme araç setine sahip olduğunu belirtiyor.

Bu önlemlerin ABD’yi caydırmaya yetip yetmeyeceği ise belirsizliğini koruyor. Ancak açık olan bir şey var ki o da tarihin dikkat çekici bir şekilde tersine döndüğüne tanık olduğumuzdur. Son 80 yıldır serbest ticareti savunan ABD, şimdi AB, ABD ve dünyanın geri kalanı için potansiyel olarak yıkıcı sonuçlar doğuracak şekilde, çok taraflı ticaret sisteminin temelini oluşturan kural ve ilkelere aktif bir şekilde meydan okuyor.

Yazar: Laura Hood (Politika Editörü ve Editör Yardımcısı, The Conversation UK)

Kaynak link: theconversation

Latest from DÜNYA

Asteroitlerden Dünyaya: Suyun Kozmik Yolculuğu
Önceki Hikaye

Asteroitlerden Dünyaya: Suyun Kozmik Yolculuğu

Federasyon kapsamında Öcalan’ın yol haritası Erbil’e aktarıldı!
Sonraki Hikaye

Federasyon kapsamında Öcalan’ın yol haritası Erbil’e aktarıldı!

Git

Don't Miss