Bir zamanlar Rusya’nın küresel güç projeksiyonunun en önemli aracı olan Gazprom, artık tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor. 2023 yılında yaklaşık 7 milyar dolarlık net zarar açıklayan dev şirket, 1999’dan bu yana ilk kez zararla karşı karşıya kaldı. Bu çöküş yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik dengeleri de etkileyen çok katmanlı bir dönüşümün habercisi.
Sovyet Mirasından Devlet Gücüne
Gazprom’un temelleri, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında atıldı. Başlangıçta oligarklar tarafından kısmen özelleştirilen şirket, 2000 yılında Vladimir Putin’in iktidara gelişiyle devletin doğrudan kontrolüne geçti. Putin’in sadık isimlerinin yönetimi devralması ve devletin şirket hisselerini yüzde 50’nin üzerine çıkarmasıyla, Gazprom yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir silaha dönüştü.
Bir dönem Rusya GSYİH’sinin %5’ine katkı sağlayan Gazprom, televizyon kanallarından bankalara, spordan altyapı projelerine kadar ülke içinde dev bir imparatorluk kurdu. Avrupa’ya doğalgaz tedariki konusunda sahip olduğu tekel, Kremlin’in dış politikasında da etkili bir koz haline geldi.
Avrupa’nın Uyanışı ve Gaz Krizi
2005 yılında Ukrayna ile yaşanan fiyat kriziyle birlikte Avrupa, Rus gazına bağımlılığının ne denli tehlikeli olabileceğini ilk kez deneyimledi. Ancak asıl kırılma noktası, 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik tam ölçekli işgalinin ardından yaşandı. Moskova’nın Avrupa’dan ruble ile ödeme talebi, AB ülkeleriyle ipleri kopma noktasına getirdi. Gazprom’un Avrupa’ya yaptığı ihracat bir yıl içinde yarıdan fazla düştü; şirketin Avrupa’daki pazar payı %35’ten %7’ye geriledi.
Bu dramatik düşüş, Avrupa’nın enerji stratejisini kökten değiştirdi. Rus boru hattı gazı yerine Amerikan ve Katarlı sıvılaştırılmış doğalgaza (LNG) yönelen AB ülkeleri, Rusya ile enerji bağlarını koparmaya başladı. Fakat ilginç bir çelişki de doğdu: Avrupa LNG ithalatını artırsa da, Rusya’dan gelen LNG’yi ambargoya dahil etmedi. Ancak Gazprom bu alanda etkisiz kaldı çünkü LNG üretimi yapan özel rakibi Novatek karşısında rekabet gücünü kaybetti.
Finansal Çöküş ve Kurtuluş Arayışı
Gazprom’un 2024’te döviz rezervleri bir önceki yıla göre %98,5 oranında eridi. Şirketin piyasa değeri son on yılın en düşük seviyelerine gerilerken, yüzlerce personel işten çıkarıldı, lüks gayrimenkuller satışa çıkarıldı. Kremlin için bu tablo sadece ekonomik değil; aynı zamanda siyasi bir kayıp anlamına geliyor.
Peki, Gazprom bu krizden çıkabilir mi?
Şirket şu anda üç ana eksende yeniden yapılanma süreci yürütüyor:
-
Küçülme ve konsolidasyon: Bazı departmanlar kapatılıyor, finans ve hukuk gibi birimler merkezileştiriliyor.
-
Kazançlı birime odaklanma: Gazprom’un en kârlı yan kuruluşu olan petrol kolu “Gazprom Neft”, daha sıkı bir denetim altına alındı.
-
Yurtdışı projelerden iç piyasaya dönüş: Bolivya ve Özbekistan gibi ülkelerdeki projelerden çekilen Gazprom, iç piyasadaki fiyatların devlet eliyle artırılmasını talep ediyor.
Doğuya Yönelme ve Yeni İttifaklar
Avrupa defteri şimdilik kapanmış görünse de, Gazprom rotasını Çin ve İran gibi doğu pazarlarına çevirmiş durumda. Çin’e yapılan gaz ihracatı artarken, Tahran ile yıllık 55 milyar metreküp gaz tedariki için yeni bir anlaşma imzalandı. Ancak asıl dikkat çekici gelişme, olası bir Trump başkanlığında Nord Stream hattının yeniden aktif hale gelebileceği beklentisi.
Almanya ve Fransa’daki bazı büyük enerji şirketleri, AB’nin sanayide rekabet gücünü kaybettiğini ve Amerikan LNG’sine olan bağımlılığın artık sürdürülemez hale geldiğini savunuyor. Bu nedenle, Gazprom’a yeniden kapı aralanabileceği konuşuluyor.
Sonuç: Gazprom’un Geleceği, Rusya’nın Kaderi
Gazprom’un yaşadığı kriz, yalnızca bir şirketin finansal çöküşü değil; aynı zamanda Rusya’nın dış politikadaki araçlarının ne kadar zayıfladığını da gösteriyor. Ancak Kremlin’in hâlâ bu şirketten vazgeçmeye niyeti yok. Enerji, hâlâ Moskova’nın en güçlü kozlarından biri ve bu kozun yeniden işlevsel hale gelmesi için diplomasi, enerji fiyatları ve küresel siyasi dalgalar belirleyici olacak.