ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise yönelik hava saldırısının ardından küresel piyasalarda tedirginlik hızla arttı. Uzmanlar, bu operasyonun hem enerji piyasalarını hem de finansal dengeleri ciddi şekilde etkileyebileceğine dikkat çekiyor.
Özellikle İran’ın Hürmüz Boğazı üzerinden geçen petrol sevkiyatını hedef alabileceği ihtimali, piyasaların en büyük endişesi. Sydney merkezli MST Marquee’den enerji analisti Saul Kavonic, “İran daha önce tehdit ettiği şekilde karşılık verirse, Petrol Fiyatları hızla 100 dolar seviyesine yükselebilir” diyerek riskin büyüklüğüne işaret ediyor.
Saldırı sonrası Brent petrol fiyatı, son beş ayın zirvesine çıkarak 79,04 dolara ulaştı; bu da 10 Haziran’dan bu yana yüzde 18’lik bir artış anlamına geliyor. Bölgedeki gerilimin devam etmesi, petrol fiyatlarındaki bu yükselişin hızlanmasına neden olabilir.
Enflasyon ve Faiz Beklentileri
Petrol fiyatlarındaki artışın küresel enflasyon üzerinde ciddi baskı yaratması bekleniyor. Yükselen enerji maliyetleri, hem gıda hem de taşımacılık sektörlerinde zincirleme fiyat artışlarını tetikleyerek, hanehalkı bütçelerine ek yük getirebilir. Uzmanlar, bu durumun tüketici güveninde bozulmaya ve merkez bankalarının faiz indirimi hamlelerini zorlaştırmaya yol açacağını öngörüyor.
Finansal Piyasalar: borsa ve Döviz
Körfez ülkeleri borsalarında şimdilik sert bir satış dalgası yaşanmasa da, ABD borsalarının haftaya düşüşle başlaması bekleniyor. Kripto para piyasalarında ise (örneğin Ether) şimdiden değer kaybı gözlendi. Analistlere göre, ABD’nin savaşa doğrudan müdahil olmasıyla dolar güvenli liman işlevi görecek ve kısa vadede güçlenecek. IBKR’den Steve Sosnick, “Tahvil getirilerinde düşüş, dolarda ise yükseliş görülebilir. Ancak hisse senetlerinde olumsuz bir tepki kaçınılmaz” değerlendirmesini yapıyor.
Tarihsel Perspektif: İlk Şok ve Sonrası
Geçmiş örnekler, jeopolitik krizlerde piyasalarda önce bir şok dalgası yaşandığını, ancak sonrasında toparlanmanın mümkün olabildiğini gösteriyor. 2003 Irak Savaşı ve 2019’daki Suudi Arabistan rafineri saldırısı sonrası S&P 500 endeksi ilk haftalarda düşse de, izleyen iki ayda ortalama %2,3 yükselmişti. Bu tablo, ilk panik atlatıldıktan sonra yatırımcıların yeniden risk alabilme eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor.
Fakat bu defa hem küresel petrol arzının riski hem de jeopolitik tansiyonun şiddeti daha yüksek. Olası yeni misillemeler ve Hürmüz Boğazı’nda yaşanacak bir tıkanma, ekonomik zincirleme etkileri küresel ölçekte daha da büyütebilir.