Türkiye ile Irak arasında imzalanan Kalkınma Yolu projesi, her iki ülke için büyük umutlar taşıyor. Türkiye ve Irak medyası bu projeyi yücelterek, hem ekonomik kalkınmanın hem de stratejik işbirliğinin yeni bir mihenk taşı olarak tanımlıyor. İktidar yanlısı çevreler, projeyi Ortadoğu’nun yeni İpek Yolu olarak lanse ederken, projeyle bölgedeki ticaret yollarının yeniden canlanacağı ve Türkiye’nin enerji merkezi olacağı beklentisi yüksek. Ancak Çinli uzmanların gözünden bakıldığında, Kalkınma Yolu projesi bu kadar parlak görünmüyor. Çin’in koyduğu şerhler, projenin geleceği üzerine ciddi soru işaretleri barındırıyor.
Çin’in Tereddütleri: Ekonomik Gerçekçilik
Çinli ekonomistlerin bu proje hakkındaki değerlendirmeleri, işin ekonomik boyutunda duruyor. Çin asıllı Amerikalı ekonomist Firde Z., Kalkınma Yolu’nun başarısının belirsiz olduğunu savunuyor. Ona göre, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin Çin’e uyguladığı ticari ambargolar, bu projeyi zayıflatabilir. Çin’den Basra Körfezi’ne ulaşan ticaret mallarının Avrupa’ya geçişinde bu engellemeler, Kalkınma Yolu’nun beklenen ticaret hacmini önemli ölçüde azaltabilir. Yani, proje ne kadar umut verici görünse de, küresel ticaret dinamiklerinin bu projeyi ciddi şekilde sekteye uğratması muhtemel. Bu noktada Türkiye’nin beklediği ticaret canlanmasının, ambargolar ve gümrük kısıtlamaları nedeniyle hayal kırıklığı yaratma ihtimali bulunuyor.
Güvenlik ve İstikrar: Bölgesel Sorunlar
Projenin karşılaştığı diğer büyük engel ise güvenlik ve siyasi istikrar meselesi. Irak’taki mevcut siyasi yapı, proje için ciddi bir risk oluşturuyor. Yolsuzluklar, etnik ve mezhepsel çatışmalar, DEAŞ gibi terör örgütlerinin bölgede etkinliği gibi faktörler, projenin hayata geçirilmesini zorlaştıran unsurlar. Firde Z., Bağdat hükümetinin istikrarsız yapısına dikkat çekiyor ve bölgedeki bu kaos ortamının projeyi güvenilir kılmayacağını öne sürüyor. Özellikle Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve PKK arasındaki güç mücadelesi, projenin güvenlik açısından sürdürülebilirliğini şüpheye düşürüyor.
Çin’in Alternatif Yolları ve Yeni Rakipler
Çin’in bölgedeki projelere olan yaklaşımını daha iyi anlamak için, Çin’in kendi küresel girişimi olan Yol ve Kuşak projesine bakmak gerekiyor. Kalkınma Yolu’nun Çin’in büyük projelerine rakip olup olamayacağı önemli bir soru işareti. Çin’in Pakistan üzerinden kurmayı planladığı ticaret koridorları, Kalkınma Yolu’nun hacmini küçültebilir. Yani, Çin kendi ticaret yollarını geliştirdikçe, Kalkınma Yolu’nun cazibesi ve kapasitesi azalacaktır. Bunun yanı sıra, Hindistan ve ABD’nin öncülüğünde geliştirilen IMEC projesi, Körfez ülkeleri ve Avrupa arasında ticareti yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Bu tür rakip projelerin varlığı, Kalkınma Yolu’nun küresel ölçekte etkisini sınırlayabilir.
Kalkınma Yolu’nun Geleceği: Çin’in Şüpheleri
Sonuç olarak, Kalkınma Yolu projesi Türkiye ve Irak için büyük bir ekonomik umut vaat etse de, Çinli uzmanlar bu projeye temkinli yaklaşıyor. Küresel ticaret dengeleri, bölgesel güvenlik sorunları ve rakip projelerin varlığı, Kalkınma Yolu’nun sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor. Çin’in Yol ve Kuşak girişimine rakip olamayacağı gibi, tamamlayıcı bir hat olarak kalma ihtimali yüksek. Eğer bölgesel sorunlar çözülemezse ve küresel ticaret engelleri ortadan kalkmazsa, Kalkınma Yolu, hayal edilen ekonomik faydayı getirmeyebilir.
Türkiye ve Irak, bu projeyi bölgesel bir kalkınma hamlesi olarak öne sürerken, Çin gibi küresel aktörlerin şüpheleri dikkate alındığında, projenin geleceği belirsizliklerle dolu. Önemli olan, bu belirsizliklere karşı daha gerçekçi ve uzun vadeli bir strateji geliştirip geliştiremeyecekleri.
Sonraki süreçte, projeyi izlemek ve gelişmeleri değerlendirmek, hem bölge ülkeleri hem de küresel aktörler için kritik öneme sahip olacak.