Türkiye'nin BRICS Yolculuğu: Batı'ya Mesaj mı, Yeni Bir Başlangıç mı?

Türkiye’nin BRICS Yolculuğu: Batı’ya Mesaj mı, Yeni Bir Başlangıç mı?

Türkiye'nin BRICS'e yönelimi, Batı ile ilişkilerde stratejik bir dönüm noktasını mı işaret ediyor? Türkiye'nin çok yönlü diplomasi hamlesi, ekonomik bağımsızlık ve yeni ittifak arayışı üzerinden BRICS üyeliğini nasıl şekillendiriyor?
Ekim 26, 2024
konu yorum

Konu Yorum: , Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ’daki katılımıyla dikkat çekici bir dönüm noktasına sahne oldu. Türkiye’nin BRICS’e üyelik isteği, dış politikada yeni yönelimler geliştirme ve Batı ile ilişkilere stratejik mesafe koyma arzusunun açık bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “sevgili dostum” hitabıyla yakın ilişkilerini vurgulaması da, bu yeni yönelimi ve Türkiye’nin bölgesel politikadaki rolünü pekiştirir nitelikteydi.

Türkiye’nin BRICS ile ilgisinin altında, ekonomiden politikaya pek çok katman yatmaktadır. Türkiye, tarih boyunca Batı ile yakın ilişkiler geliştirmiş olsa da, AB üyelik sürecinin yıllardır sonuçlanmaması ve ABD ile zaman zaman yaşanan gerilimler, Türkiye’yi alternatif güç odaklarına yönelmeye teşvik ediyor. Bu bağlamda BRICS, Batı merkezli ekonomik ve politik sistemlere karşı bir alternatif olarak dikkat çekmektedir. Türkiye’nin BRICS’e olası üyeliği, yalnızca Batı’ya verilen bir mesaj değil; aynı zamanda çok yönlü dış politika vizyonunun bir parçasıdır.

Türkiye’nin BRICS’e Yönelme Sebepleri ve Stratejik Çıkış Arayışı

BRICS, küresel dengelerde Batı hegemonyasına karşı bir platform olarak dikkat çekiyor. Güney Afrika, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan bu topluluk, Batı dışı ülkelerin sesini duyurmayı hedefliyor. Türkiye’nin bu platforma olan ilgisi, çok yönlü bir dış politika hamlesi olarak okunabilir. Türkiye, ekonomide alternatifler yaratmak amacıyla enerji, ticaret ve kalkınma gibi alanlarda BRICS ülkeleriyle yakın iş birliği arayışında. Ancak bu arayış, Batı ile köprüleri tamamen atmak anlamına gelmiyor. Ankara, çok yönlü diplomasi anlayışı çerçevesinde Batı ile olan ilişkilerini de gözden geçirerek kendi stratejik çıkarlarına uygun bir denge oluşturma arzusunda.

Batı ile İlişkiler: Dönüşüm ve Meydan Okuma

Türkiye’nin BRICS ile olan ilişkileri, Batı’da bazı tepkiler uyandırmış olsa da, NATO ve AB, Türkiye’nin bölgesel ve küresel dengelerdeki öneminin farkında. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye’nin BRICS ile olan ilişkisine dair yaptığı açıklamalar, Batı’nın Türkiye’nin çok yönlü ilişkilerine hoşgörüyle yaklaştığını ve Türkiye’yi kaybetme riskinin farkında olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, Türkiye’nin BRICS’e resmi üyeliği gerçekleşirse, NATO ve Batı’nın bu dengeyi nasıl yöneteceği henüz net değil. Bu süreçte, Türkiye’nin her iki taraf arasında güçlü bir konum elde etme hedefi, Batı’nın tepkilerini doğurabilir.

Batı’nın Hegemonyasına Karşı Alternatif Bir Dünya Düzeni Arayışı

Erdoğan, uzun süredir Batı’nın küresel düzen üzerindeki egemenliğini eleştiriyor. Türkiye’nin AB üyelik sürecindeki belirsizlik ve ABD ile yaşanan sıkıntılar, Türkiye’yi Batı dışı güçlerle alternatif ittifaklara yönelmeye teşvik ediyor. Türkiye, Batı merkezli düzenin son bulacağına inanıyor ve bu dönüşümde yer almayı amaçlıyor. Bu bağlamda BRICS, Türkiye için Batı’nın çifte standartlarına ve hegemonik tutumlarına bir yanıt niteliği taşıyor.

Örneğin, Batı’nın Filistin ve Gazze konusundaki tutumu, Türkiye açısından “çifte standart” olarak değerlendiriliyor. Batı’nın insan hakları ve adalet gibi değerleri seçici bir şekilde uygulaması, Türkiye için artık Batı’nın güvenilir bir müttefik olmadığı düşüncesini doğurmuş durumda. Bu noktada, Türkiye, BRICS ülkeleriyle güç birliği yaparak bağımsız bir dış politika yürütme eğiliminde.

“Stratejik Özerklik” mi, “Bağlantısızlık” mı?

Türkiye’nin BRICS’e yönelik ilgisi, tamamen bağlantısızlık arayışından ziyade, stratejik özerklik arzusuna dayanıyor. Soğuk Savaş döneminden bu yana ABD’nin müttefiki olan ve NATO’nun önemli bir üyesi olarak konumlanan Türkiye, son yıllarda Çin ve Rusya ile geliştirdiği ilişkilerle Batı merkezli güvenlik ve ekonomik ittifaklardan daha bağımsız bir politika yürütmeye başladı. Batı’nın eleştirilerine rağmen, Türkiye, kendi çıkarlarını önceleyen bir strateji izliyor.

Türkiye’nin Mesajı: Bağımsızlık ve Çok Yönlü Diplomasi

Erdoğan’ın Kazan’daki varlığı, Türkiye’nin Batı’ya mesajını daha açık bir şekilde duyurmasını sağladı. Türkiye’nin BRICS’e katılım sürecinin geleceği belirsizliğini koruyor; ancak bu hamle, Türkiye’nin Batı’nın baskılarına boyun eğmeden kendi çıkarlarını savunma niyetini açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye’nin BRICS yolculuğu, yalnızca bir dış politika değişimi değil, aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu bağlamda Türkiye, kendi çıkarlarını önceleyerek çok yönlü ve pragmatik bir dış politika vizyonunu hayata geçiriyor ve bu vizyon, Türkiye’yi yeni bir döneme taşıyacak gibi görünüyor.

Latest from DÜNYA

Dem Parti’nin Stratejik Adımı: Erdoğan ve Bahçeli ile Randevu Gündemde
Önceki Hikaye

Dem Parti’nin Stratejik Adımı: Erdoğan ve Bahçeli ile Randevu Gündemde

Erdoğan Hatay’da Depremzedeler İçin Konutları Teslim Etti: ‘Türkiye’yi Huzur ve Kardeşlikle İnşa Edeceğiz
Sonraki Hikaye

Erdoğan Hatay’da Depremzedeler İçin Konutları Teslim Etti: ‘Türkiye’yi Huzur ve Kardeşlikle İnşa Edeceğiz

Git

Don't Miss